17 Kasım 2011 Perşembe

PİRAMİTLER

Piramit (Eski Yunanca: πύρ = (pýr) ateş + μέσο/μέση = (méso/mése)) orta kelimelerinden kökleniyor.

Mısır Piramitleri


Mısır'daki en önemli piramitler sayılan: Gize Piramitleri.
Mısır Piramitleri, Mısır’da yer alan eski piramit şekillerde yapılardır. Mısır’da 100’den fazla piramit vardır. Piramitlerin çoğu Eski Krallık Dönemi'nden Orta Krallık Dönemi’ne kadar firavunların mezarı için inşa edilmiştir. Bilinen en eski piramit 3. Hanedan döneminde inşa edilen Basamaklı Piramit’tir. Bu piramit ve etrafını çevreleyen bloklar; mimar İmhotep tarafından tasarlanmıştır. Ayrıca bu yapılar dünyanın en eski şekilli taşlardan inşa edilmiş yapısıdır. En çok bilinen piramitler Gize’de bulunmuştur. Birkaç Gize Piramidi inşa edilmiş en büyük yapılardandır. Gize Piramitleri’nin en büyüğü olan Keops Piramidi şu ana kadar zarar görmeden ayakta duran, Dünya’nın Yedi Harikası’ndan biri olarak görülmektedir.

Çin Piramitleri 

  • Dohan Tapınağı
Türk piramitleri olarak adlandırılan yapılar, aslında piramit değil, tümülüstür. Çin'in Xiang kentinde bulunurlar. En büyükleri "beyaz piramit"tir. Çin hükümeti, bunları gizlemektedir. "Beyaz piramit"i bir dağ görünümüne sokmaya çalışmışlardır. Bu piramitler Mısır piramitlerinden de eskidir ve Beyaz Piramit dünyanın en büyük piramididir.Bölgeye zorunlu iniş yapan bir İngiliz Savaş Uçağı pilotu tarafından görülmüştür. Çok kısa bir süre sürdürelen arkeolojik kazılarda muhteşem mumyalar, altın işçilikleri bulunmuştur. Mısır piramitlerinden üstün mumyalanmıştır.

Meksika Piramitleri

Bolivya Piramitleri 

Günümüz 

Türkiye'deki piramit benzeri yapılar 

PİRAMİTLER

Piramit (Eski Yunanca: πύρ = (pýr) ateş + μέσο/μέση = (méso/mése)) orta kelimelerinden kökleniyor.

Mısır Piramitleri


Mısır'daki en önemli piramitler sayılan: Gize Piramitleri.
Mısır Piramitleri, Mısır’da yer alan eski piramit şekillerde yapılardır. Mısır’da 100’den fazla piramit vardır. Piramitlerin çoğu Eski Krallık Dönemi'nden Orta Krallık Dönemi’ne kadar firavunların mezarı için inşa edilmiştir. Bilinen en eski piramit 3. Hanedan döneminde inşa edilen Basamaklı Piramit’tir. Bu piramit ve etrafını çevreleyen bloklar; mimar İmhotep tarafından tasarlanmıştır. Ayrıca bu yapılar dünyanın en eski şekilli taşlardan inşa edilmiş yapısıdır. En çok bilinen piramitler Gize’de bulunmuştur. Birkaç Gize Piramidi inşa edilmiş en büyük yapılardandır. Gize Piramitleri’nin en büyüğü olan Keops Piramidi şu ana kadar zarar görmeden ayakta duran, Dünya’nın Yedi Harikası’ndan biri olarak görülmektedir.

Çin Piramitleri 

  • Dohan Tapınağı
Türk piramitleri olarak adlandırılan yapılar, aslında piramit değil, tümülüstür. Çin'in Xiang kentinde bulunurlar. En büyükleri "beyaz piramit"tir. Çin hükümeti, bunları gizlemektedir. "Beyaz piramit"i bir dağ görünümüne sokmaya çalışmışlardır. Bu piramitler Mısır piramitlerinden de eskidir ve Beyaz Piramit dünyanın en büyük piramididir.Bölgeye zorunlu iniş yapan bir İngiliz Savaş Uçağı pilotu tarafından görülmüştür. Çok kısa bir süre sürdürelen arkeolojik kazılarda muhteşem mumyalar, altın işçilikleri bulunmuştur. Mısır piramitlerinden üstün mumyalanmıştır.

Meksika Piramitleri

Bolivya Piramitleri 

Günümüz 

Türkiye'deki piramit benzeri yapılar 

türkiye cumhuriyetinin ilanı(kuruluşu)

Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanı



Atatürk Devrimleri

Siyasal
Saltanatın Kaldırılması
Cumhuriyetin İlanı
Halifeliğin Kaldırılması Kadınlara Siyasal Haklarının Verilmesi
Toplumsal
Kıyafet İnkılabı
Tekke, Zâviye ve Türbelerin Kapatılması
Soyadı Kanunu
Lâkap ve Unvanların Kaldırılması
Uluslararası Ölçülerin Kabulü
Eğitim ve kültür
Öğretimin Birleştirilmesi
Harf Devrimi
Millet Mektepleri
Türk Dil ve Türk Tarih Kurumlarının Kurulması
Üniversite Öğreniminin Düzenlenmesi
Güzel Sanatlarda Yenilikler
Ekonomi
Aşarın Kaldırılması
Çiftçinin Özendirilmesi
Toprak Reformu
Örnek Çiftliklerin Kurulması
Sanayi Teşvik Kanunu
I. ve II. Kalkınma Planları
Hukuk
Mecellenin Kaldırılması
Medeni Kanunun Kabülü
Cumhuriyet'in İlanı, milletin yönetilme şeklinin belirlenmiş olduğu, Atatürk'ün siyasi devrimlerinden bir tanesidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) 29 Ekim 1923'te ortaya çıkan kabine bunalımı sonucunda, bu yönetim şeklinin kusurları daha net ortaya çıkmış ve 29 Ekim'de Anayasanın ilgili maddeleri değiştirilerek, ülkenin yönetim şekli cumhuriyet olarak belirlenmiştir.

Nedenleri

23 Nisan 1920'de TBMM'nin açılışı ile Milli Egemenliğe dayalı yeni bir devlet kurulmuştu. Ancak Kurtuluş Savaşı devam ederken, milli birlik ve beraberliğin bozulmaması için rejimin adı konulmamıştı.
Saltanatın kaldırılmasının ve Lozan Antlaşması'nın ardından TBMM'de en çok tartışılan konulardan biri, yeni devletin niteliği sorunuydu. Hükümetinin dayandığı prensipler demokratikti ama bir taraftan da adı "Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti" idi.

Tarihçesi 

Mustafa Kemal Paşa`nın tavsiyesi ile 27 Ekim 1923'te Ali Fethi (Okyar) Bey başkanlığındaki hükümetin istifası ve Cumhuriyet Halk Fırkası grubunun yeni hükûmet listesi üstünde anlaşmaya varamaması üzerine, Mustafa Kemal Paşa 28 Ekim gecesi arkadaşlarını toplayarak sorunun gerçek çözümüyle ilgili düşüncesini açıkladı ve İsmet İnönü'yle o gece, devletin niteliğinin Cumhuriyet olduğunu öngören bir yasa tasarısı hazırlanmıştır.

Kazandırdıkları

  • Cumhuriyetin ilanı, Türk kurtuluş mücadelesinin askeri ve siyasi alanda zafere ulaşmasının bir sonucudur.
  • Osmanlı Monarşik yönetiminin Milli Mücadeleye karşı takındığı olumsuz tavır, batıdaki siyasi gelişmelere paralel olarak çizilmiştir. Fakat bu gelişmelerin sonucunda beklenilenin aksine bir Türk devleti yok olmamış rejim değiştirerek çağdaş bir devlet olarak varlığını sürdürmüştür.
  • Mustafa Kemal Atatürk'ün ilk Cumhurbaşkanı olarak seçilmesiyle, saltanatın kaldırılmasından sonra ortaya çıkan devlet başkanlığı sorunu da çözümlenmiştir. Cumhuriyetin ilanı, Türk Ulusu'nun çağdaş uygarlık seviyesine çıkaran inkılaplar için elverişli bir ortam hazırlamıştır.
  • Devletin yönetim şekli belirlenmiştir.
  • Mecliste hükümeti sistemi'nden kabine sistemi'ne geçilmiştir. Böylece Hükûmet bunalımı sorunu çözümlenmiştir.
- Demokratik bir anayasayla halk egemenliği üzerinde yükselen, yeni bir yönetim biçimi olarak Cumhuriyet yönetimine geçildi
- Saltanat ve Hilafet kaldırıldı
- Kapitülasyonlara son verildi
- Din ve devlet işleri birbirinden ayrıldı, laiklik ilkesi yerleştirildi
- Köylüye toprak, makina, tohumluk vb. dağıtıldı, tarım okulları, tohum ıslah istasyonları, örnek devlet tarım çiftlikleri kuruldu, Yüksek Ziraat Enstitüsü açıldı, Ziraat Bankası aracılığıyla köylüye kredi olanakları arttırıldı
- Anadolu'nun içlerini denizlere bağlayan yeni demiryolları yapıldı, yabancıların elindeki demiryolları bedelleri ödenerek kamulaştırıldı
- Duyun-u Umumiye'nin elindeki petrol, tuz, şeker, kibrit, tütün tekelleri devlet tekeli haline getirildi
- Üretim ve tüketim kooperatifleri kuruldu, kooperatifçilik teşvik edildi
- Dış ticaret devletleştirildi
- Ülkenin sanayileşmesi için KİT'ler kuruldu (Sümerbank, Etibank, TKİ, M.T.A. vb.)
- Özel sektör teşvik edildi
- Özellikle liman şehirlerindeki, azınlıklardan oluşan tüccarlara ağır vergiler getirildi
- 5 yıllık kalkınma planları yapıldı ve uygulandı
- Şeriat vergisi ÖŞÜR kaldırıldı
- Tekke ve tarikatlar kapatıldı
- Eğitim birliği temelinde eğitim parasız hale getirildi ve yaygınlaştınldı
- Halkın kültürel gelişimi ve örgütlenmesi için halk evleri kuruldu
- Köy aydınlanması ve toprak sorununu çözme amacıyla köy enstitüleri planlandı, ön uygulamaları yapıldı
- Millet mektepleri açıldı, okuma-yazma seferberliği ülkenin her yanına yayıldı
- Fikir ve sanat eserlerini koruma yasası çıkarılarak, tarihsel ve kültürel değerler koruma altına alındı
- Medeni Kanun kabul edilerek vatandaşlık hakları yerleştirildi
- Yeni ticaret yasası çıkarıldı, çağdaş ticari kurumlar kuruldu
- Soyadı Yasası çıkarıldı
- Ulusal bankacılık geliştirildi, İş Bankası, Emlak Bankası kuruldu
- Türk Tarih ve Türk Dil kurumları kurularak, ulusal tarihe ve Türkçeye sahip çıkıldı
- Uluslararası takvim ve saat kabul edildi
- Kabotaj hakkı ulusallaştırıldı, yerli üretim gümrük korumasına alındı
- Arapça yazıdan vazgeçildi, latin alfabesi getirildi
- Toprak yasası çıkarılarak, aşiretlerin bir kısım arazileri kamulaştırıldı ve yoksul köylülere dağıtıldı
- Kılık kıyafet yasasıyla peçe, çarşaf, sarık, fes vb. kaldırıldı
- Ağırlık ve mesafe ölçüleri uluslararası standartlara getirildi, okka, dirhem,arşın vb. yerine kg., gr. metre vb. kabul edildi
- Enerji santralları, barajlar, şeker, çimento ve tekstil fabrikaları kuruldu
- Hafta tatili Cuma'dan Pazar'a alındı
- Ordu modernleştirildi
- Kadın hakları geliştirildi, seçme seçilme ve çalışma hakları getirildi
- Kültürel gelişme devlet desteğine alındı, Devlet Tiyatro, Bale ve Operası kuruldu
- Yeni üniversiteler açıldı
- Büyük adli reformlar yapıldı, seri mahkemeler kapatıldı, çağdaş hukuk kurumları getirildi, mecelle kaldırıdı
- Defin ve mezarlık işleyişi yeni ve çağdaş kurallara bağlandı
- Madenler devletleştirildi
- Ormanlar ve göller kamulaştırıldı ve korumaya alındı
- Gerici ve ayrılıkçı isyanlar bastırıldı
- Barışçı dış politika egemen kılındı, özellikle komşu ülkelerle dostça ilişkiler geliştirildi
- Duyun-u Umumiye borçları düzenli olarak ödendi
- Karşılıksız para basılmadan, denk bütçe her yıl gerçekleştirildi
- Halk sağlığı ve kitle sporu geliştirildi, hastaneler, hemşire okulları ve spor tesisleri yapıldı
- Türk tarihinin ilk nüfus sayımı yapıldı
- Toprak envanteri çıkarıldı, kadastro örgütü kuruldu
- Sivil havacılık geliştirildi, uçak sanayi yatırımlarına özel önem verildi
- İletişim yatırımları yapıldı, Radyo, Telgraf ve Telefon işletmeleri kuruldu, devlet posta örgütü yeniden yapılandırıldı.

türkiye cumhuriyetinin ilanı(kuruluşu)

Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanı



Atatürk Devrimleri

Siyasal
Saltanatın Kaldırılması
Cumhuriyetin İlanı
Halifeliğin Kaldırılması Kadınlara Siyasal Haklarının Verilmesi
Toplumsal
Kıyafet İnkılabı
Tekke, Zâviye ve Türbelerin Kapatılması
Soyadı Kanunu
Lâkap ve Unvanların Kaldırılması
Uluslararası Ölçülerin Kabulü
Eğitim ve kültür
Öğretimin Birleştirilmesi
Harf Devrimi
Millet Mektepleri
Türk Dil ve Türk Tarih Kurumlarının Kurulması
Üniversite Öğreniminin Düzenlenmesi
Güzel Sanatlarda Yenilikler
Ekonomi
Aşarın Kaldırılması
Çiftçinin Özendirilmesi
Toprak Reformu
Örnek Çiftliklerin Kurulması
Sanayi Teşvik Kanunu
I. ve II. Kalkınma Planları
Hukuk
Mecellenin Kaldırılması
Medeni Kanunun Kabülü
Cumhuriyet'in İlanı, milletin yönetilme şeklinin belirlenmiş olduğu, Atatürk'ün siyasi devrimlerinden bir tanesidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) 29 Ekim 1923'te ortaya çıkan kabine bunalımı sonucunda, bu yönetim şeklinin kusurları daha net ortaya çıkmış ve 29 Ekim'de Anayasanın ilgili maddeleri değiştirilerek, ülkenin yönetim şekli cumhuriyet olarak belirlenmiştir.

Nedenleri

23 Nisan 1920'de TBMM'nin açılışı ile Milli Egemenliğe dayalı yeni bir devlet kurulmuştu. Ancak Kurtuluş Savaşı devam ederken, milli birlik ve beraberliğin bozulmaması için rejimin adı konulmamıştı.
Saltanatın kaldırılmasının ve Lozan Antlaşması'nın ardından TBMM'de en çok tartışılan konulardan biri, yeni devletin niteliği sorunuydu. Hükümetinin dayandığı prensipler demokratikti ama bir taraftan da adı "Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti" idi.

Tarihçesi 

Mustafa Kemal Paşa`nın tavsiyesi ile 27 Ekim 1923'te Ali Fethi (Okyar) Bey başkanlığındaki hükümetin istifası ve Cumhuriyet Halk Fırkası grubunun yeni hükûmet listesi üstünde anlaşmaya varamaması üzerine, Mustafa Kemal Paşa 28 Ekim gecesi arkadaşlarını toplayarak sorunun gerçek çözümüyle ilgili düşüncesini açıkladı ve İsmet İnönü'yle o gece, devletin niteliğinin Cumhuriyet olduğunu öngören bir yasa tasarısı hazırlanmıştır.

Kazandırdıkları

  • Cumhuriyetin ilanı, Türk kurtuluş mücadelesinin askeri ve siyasi alanda zafere ulaşmasının bir sonucudur.
  • Osmanlı Monarşik yönetiminin Milli Mücadeleye karşı takındığı olumsuz tavır, batıdaki siyasi gelişmelere paralel olarak çizilmiştir. Fakat bu gelişmelerin sonucunda beklenilenin aksine bir Türk devleti yok olmamış rejim değiştirerek çağdaş bir devlet olarak varlığını sürdürmüştür.
  • Mustafa Kemal Atatürk'ün ilk Cumhurbaşkanı olarak seçilmesiyle, saltanatın kaldırılmasından sonra ortaya çıkan devlet başkanlığı sorunu da çözümlenmiştir. Cumhuriyetin ilanı, Türk Ulusu'nun çağdaş uygarlık seviyesine çıkaran inkılaplar için elverişli bir ortam hazırlamıştır.
  • Devletin yönetim şekli belirlenmiştir.
  • Mecliste hükümeti sistemi'nden kabine sistemi'ne geçilmiştir. Böylece Hükûmet bunalımı sorunu çözümlenmiştir.
- Demokratik bir anayasayla halk egemenliği üzerinde yükselen, yeni bir yönetim biçimi olarak Cumhuriyet yönetimine geçildi
- Saltanat ve Hilafet kaldırıldı
- Kapitülasyonlara son verildi
- Din ve devlet işleri birbirinden ayrıldı, laiklik ilkesi yerleştirildi
- Köylüye toprak, makina, tohumluk vb. dağıtıldı, tarım okulları, tohum ıslah istasyonları, örnek devlet tarım çiftlikleri kuruldu, Yüksek Ziraat Enstitüsü açıldı, Ziraat Bankası aracılığıyla köylüye kredi olanakları arttırıldı
- Anadolu'nun içlerini denizlere bağlayan yeni demiryolları yapıldı, yabancıların elindeki demiryolları bedelleri ödenerek kamulaştırıldı
- Duyun-u Umumiye'nin elindeki petrol, tuz, şeker, kibrit, tütün tekelleri devlet tekeli haline getirildi
- Üretim ve tüketim kooperatifleri kuruldu, kooperatifçilik teşvik edildi
- Dış ticaret devletleştirildi
- Ülkenin sanayileşmesi için KİT'ler kuruldu (Sümerbank, Etibank, TKİ, M.T.A. vb.)
- Özel sektör teşvik edildi
- Özellikle liman şehirlerindeki, azınlıklardan oluşan tüccarlara ağır vergiler getirildi
- 5 yıllık kalkınma planları yapıldı ve uygulandı
- Şeriat vergisi ÖŞÜR kaldırıldı
- Tekke ve tarikatlar kapatıldı
- Eğitim birliği temelinde eğitim parasız hale getirildi ve yaygınlaştınldı
- Halkın kültürel gelişimi ve örgütlenmesi için halk evleri kuruldu
- Köy aydınlanması ve toprak sorununu çözme amacıyla köy enstitüleri planlandı, ön uygulamaları yapıldı
- Millet mektepleri açıldı, okuma-yazma seferberliği ülkenin her yanına yayıldı
- Fikir ve sanat eserlerini koruma yasası çıkarılarak, tarihsel ve kültürel değerler koruma altına alındı
- Medeni Kanun kabul edilerek vatandaşlık hakları yerleştirildi
- Yeni ticaret yasası çıkarıldı, çağdaş ticari kurumlar kuruldu
- Soyadı Yasası çıkarıldı
- Ulusal bankacılık geliştirildi, İş Bankası, Emlak Bankası kuruldu
- Türk Tarih ve Türk Dil kurumları kurularak, ulusal tarihe ve Türkçeye sahip çıkıldı
- Uluslararası takvim ve saat kabul edildi
- Kabotaj hakkı ulusallaştırıldı, yerli üretim gümrük korumasına alındı
- Arapça yazıdan vazgeçildi, latin alfabesi getirildi
- Toprak yasası çıkarılarak, aşiretlerin bir kısım arazileri kamulaştırıldı ve yoksul köylülere dağıtıldı
- Kılık kıyafet yasasıyla peçe, çarşaf, sarık, fes vb. kaldırıldı
- Ağırlık ve mesafe ölçüleri uluslararası standartlara getirildi, okka, dirhem,arşın vb. yerine kg., gr. metre vb. kabul edildi
- Enerji santralları, barajlar, şeker, çimento ve tekstil fabrikaları kuruldu
- Hafta tatili Cuma'dan Pazar'a alındı
- Ordu modernleştirildi
- Kadın hakları geliştirildi, seçme seçilme ve çalışma hakları getirildi
- Kültürel gelişme devlet desteğine alındı, Devlet Tiyatro, Bale ve Operası kuruldu
- Yeni üniversiteler açıldı
- Büyük adli reformlar yapıldı, seri mahkemeler kapatıldı, çağdaş hukuk kurumları getirildi, mecelle kaldırıdı
- Defin ve mezarlık işleyişi yeni ve çağdaş kurallara bağlandı
- Madenler devletleştirildi
- Ormanlar ve göller kamulaştırıldı ve korumaya alındı
- Gerici ve ayrılıkçı isyanlar bastırıldı
- Barışçı dış politika egemen kılındı, özellikle komşu ülkelerle dostça ilişkiler geliştirildi
- Duyun-u Umumiye borçları düzenli olarak ödendi
- Karşılıksız para basılmadan, denk bütçe her yıl gerçekleştirildi
- Halk sağlığı ve kitle sporu geliştirildi, hastaneler, hemşire okulları ve spor tesisleri yapıldı
- Türk tarihinin ilk nüfus sayımı yapıldı
- Toprak envanteri çıkarıldı, kadastro örgütü kuruldu
- Sivil havacılık geliştirildi, uçak sanayi yatırımlarına özel önem verildi
- İletişim yatırımları yapıldı, Radyo, Telgraf ve Telefon işletmeleri kuruldu, devlet posta örgütü yeniden yapılandırıldı.

dünyanın 7 harikası

Dünyanın Yedi Harikası

Dünyanın Yedi Harikası, tamamı insanoğlu tarafından inşa edilmiş, olağanüstü antik yapı ve yapıtlardır. Ayrıca Antik Dönemin Yedi Harikası adıyla da anılırlar. İlk olarak M.Ö. 5. yüzyılda tarihçi Heredot tarafından ortaya atılan bir kavramdır. M.Ö. 4. yüzyılda Sidon'lu Antipatros tarafından ilk olarak "Dünya'nın yedi harikası üzerine" (Περὶ τῶν Ἑπτὰ Θεαμάτων) adlı eserle oluşturulmuştur. Günümüzde geçerli kabul ettiğimiz 7 harika listesi, M.Ö. 2. yüzyılda son şeklini almıştır.
Günümüzde, Dünyanın Yedi Harikası'ndan sadece Keops Piramidi ayaktadır. Diğerleri yangın ya da deprem gibi nedenlerle yok olmuşlardır.

Keops Piramidi 

Giza Piramitleri'nin üçü birden dünyanın yedi harikası listesine dahil değildir. Piramitlerden sadece Keops Piramidi bu listeye girmiştir. Keops Piramidi, 4. Hanedanlık zamanında M.Ö. 2560 yılında Firavun Khufu (Keops) tarafından yaptırıldı. Yapımının 20 yılı aştığı sanılmaktadır. Piramit yapıldığında 145,75 m yüksekliğindeydi. Yapıldığından itibaren 43 yüzyıl boyunca dünyadaki en yüksek yapı olarak kayıtlara geçmiştir. Keops Piramidi ilk inşa edilen olmasına rağmen dünyanın yedi harikası arasında günümüzde ayakta duran tek yapıdır.

Babil'in Asma Bahçeleri

Milattan önce 7. yüzyılda Babil kralı Nebukadnezar tarafından yaptırılmıştır. Babil'in çorak Mezopotamya çölünün ortasında, ağaçlar, akan sular ve egzotik bitkilerin bulunduğu çok katlı bir bahçedir. Coğrafyacı Strabo'nun 1. yüzyıldaki tanımına göre:
"Bahçeler birbiri üzerinde yükselen büyük direklerden oluşuyordu. Bunların içleri çukurdu.Büyük bitkilerin ve ağaçların yetişebilmesi için toprakla doldurulmuştu. Kubbeler, sütunlar ve taraçalar pişmiş tuğla ve asfalttan yapılmıştı. Yüksekteki bahçeleri sulamak için Fırat Nehri'nden zincir pompalarla su yukarılara çıkarılıyordu. Bu şekilde üst seviyelere taşınan su, bahçeleri sulayarak teraslardan aşağıya yukarı Söylentiye göre Nebukadnezar bu yapıyı sıla hasreti çeken karısı Semiramis için yaptırmıştır. Semiramis Medes kralının kızıdır. Söylentiye göre Mezopotamyanın düz ve sıcak ortamı onu bunalıma itmiş, kral da karısının hasretini sona erdirmek için yapay dağların olduğu, suların aktığı yemyeşil bir bahçe yaptırmıştır.
Babil'in asma bahçelerinin günümüze gelen kesin izleri yoktur. Fakat, bölgede araştırma yapan arkeologlar, Babil'deki sarayın kuzeydoğusunda görünüşü garip olan temel ve tonozlar buldular. Bunların Babil'in Asma Bahçelerine ait olup olmadığını düşünülmektedir. Babil'in Asma Bahçeleri, klasik yazarlar tarafından ayrıntılı bir şekilde tanımlanmıştır. Günümüzde bu tanımlara göre çizilen resimler bulunmaktadır. Sanılanın aksine efsanevi bahçeler bir yerlere asılı değil, sadece sütunlarla desteklenen taraçalar üzerinde kurulmuştur.

Artemis Tapınağı

Efes'teki Artemis Tapınağı'nın temelleri milattan önce 7. yüzyıla kadar gitmektedir. Tanrıça Artemis'e ithafen yapılmıştır. Tamamiyle mermerden oluşuyordu. Lidya kralı Croesus tarafından yaptırılan yapı, Yunan mimar Chersiphron tarafından tasarlanmıştı ve dönemin en büyük heykeltıraşları Pheidias, Polycleitus, Kresilas ve Phradmon tarafından yapılmış olan bronz heykellerle süslenmişti. Tapınak hem bir pazaryeri, hem de bir dini müessese olarak kullanılıyordu. Artemis Tapınağı M.Ö. 21 Temmuz 356'da adını ölümsüzleştirmek isteyen Herostratus adlı bir Yunanlı tarafından yakıldı. Aynı gece Büyük İskender doğmuştur. Büyük İskender Anadolu’yu fethettiğinde Artemis Tapınağı’nın yeniden yapılması için yardım teklif etmiş fakat reddedilmiştir.

Zeus Heykeli

Olimpia'daki Zeus Heykeli
Zeus Heykeli M.Ö. 450 yıllarında, adına olimpiyat oyunları düzenlenen Tanrıların kralı Zeus için, Olimpiyatlar'a ismini veren Olimpia'da yapılmıştır. Zeus Heykeli, bir tahta iskelet üzerine altın, fildişi ve metal parçalar yerleştirilerek Partenon'un içinde yapılmıştır. Heykelin oturduğu taban 6,5 m genişliğinde ve 2 m yüksekliğinde, heykelin kendisi ise 12 m yüksekliğindeydi.

Rodos Heykeli 

Rodos Heykeli
32 metre yüksekliğinde, demir ve taşla desteklenmiş bronzdan yapılmış bir heykeldir. Rodoslular tarafından Güneş Tanrısı Helios'a ithafen yapılmıştır. Yapılışından yok oluşuna kadar yalnızca 56 yıl geçmesine rağmen, Rodos Heykeli dünyanın yedi harikasından biri olmayı başarmıştır. Bunun en büyük sebebi, devasa bir heykel olmasının yanı sıra Rodos adasındaki insanlar için beraberliğin simgesi olması idi. Rodos Heykeli’nin yapılması tam 12 yıl sürmüş ve heykel M.Ö. 282 yılında bitirilmiştir. Liman girişinde bulunan heykel M.Ö. 226 yılında bir deprem sonucunda en zayıf noktası olan dizinden kırıldı. Rodoslular, Firavun Ptolemy III Eurgetes’den restorasyon için yardım teklifi aldılarsa da, bir kâhine başvuruldu ve yardım reddedildi. Neredeyse 900 yıl boyunca heykel harabe halinde kaldı. 654 yılında Araplar Rodos’u feth ettiler. Heykelden kalanları Suriyeli bir Yahudi’ye sattılar.[kaynak belirtilmeli]

İskenderiye Feneri 

İskenderiye Feneri
Tehlikeli kıyı şeridi boyunca gemicileri yönlendirmek amacı ile Mısır'ın İskenderiye kenti kıyısındaki Faros (Pharos) adasında yapılmıştır. Proje Büyük İskender'in komutanları Ptolemy Soter zamanında M.Ö. 290 yılları sonunda başlamış, ölümünden sonra oğlunun hükümdarlığı zamanında bitirilmiştir. Şehrin batı limanında bulunan fener yaklaşık 166 m yüksekliğindedir. Sadece harikaların değil bugüne kadar yapılmış fenerlerin de en yükseğidir. Gemicilik için güvenli bir ortam sağlamak isteyen Yunanlı tüccar Sostratus tarafından finanse edilmiştir. Fener'in en gizemli yanı, gündüzleri bile güneş ışığını denize yansıtmak amacı ile tasarlanmış cilalı bronz aynalarıydı. Geceleri ise aynaların önünde ateşler yakılıyor, böylece aynanın yansıttığı ışık gece yaklaşık 50 km mesafeden görülebiliyordu. Yapı bir dizi depreme kadar bozulmadan kaldı. Fakat depremler ve doğal şartlar sonunda çöktü. Üst kısmı 955 yılında bir deprem ve fırtınada kopan fenerin gövde kısmı da 1302'de başka bir depremde çöktü. En sonunda 1480 yılında Memlük Sultanı Kait-bay tarafından fenerin olduğu yere yapılan bir kalede malzemeleri kullanılmak üzere tamamen yıkıldı.

Kral Mausollos'un Mezarı (Halikarnas Mozalesi) 

Halikarnas Mozolesi
Halikarnas Mozolesi, Kral Mausollos için karısı ve kız kardeşi tarafından yaptırılmış bir mezar. Bodrum civarında yapılmış ve yapımı M.Ö. 350 yılında tamamlanmış. Tabanın üstünde kenarları heykellerle süslenmiş basamaklı bir podyum bulunuyordu. Süslü su mermerinden yapılmış lahit ve mezar odası, podyumun üstünde bulunuyordu ve İyonya tarzı kolonlarla çevrilmişti. Sıra sütunlar, yine heykellerle süslenmiş bir piramit çatıyı destekliyordu. Dört tane savaş atıyla çekilen bir savaş arabası heykeli ise piramidin tavanını donatıyordu. Halikarnas Mozolesi'nin toplam yüksekliği 45 m. idi ve 4 tarafındaki 4 heykelin her birini ayrı bir heykeltıraş yapmıştı. Bu heykeller, tanrıların değil de insanlar ve hayvanların heykelleri olmasından dolayı tarihte özel birer yer tutarlar. 16. yüzyıl boyunca Halikarnas Mozolesi iyi bir durumda korundu. 15. yüzyılda Haçlı Seferleri sırasında St. John şövalyeleri bölgeye geldiler ve bugün Bodrum Kalesi olarak geçen büyük bir kale yaptılar. Bu kalenin yapımında Halikarnas Mozolesi'nin nerdeyse bütün taşları kullanıldı.

Diğer listeler

Yeni harikalar 

İsviçre merkezli "New7Wonders Vakfı", dünyanın yeni 7 harikasını belirlemek için başlattığı yarışmaya 21 finalist eser katıldı. Dünyanın dört bir yanından yaklaşık 100 milyon kişi cep telefonu ve Yeni Yedi Harika [1] adlı internet sitesinde 6 yıl boyunca oy kullanarak dünyanın yeni 7 harikasını seçti. Oylama 7 Temmuz 2007'de (07/07/07) sona erdi. Cep telefonu ve internet oylarıyla belirlenen dünyanın yeni 7 harikası, Portekiz'in başkenti Lizbon'da ilan edildi. Dünyanın yeni 7 harikası; Ürdün'deki Petra Antik Kenti, Çin Seddi, Brezilya'daki Kurtarıcı İsa Heykeli, Peru'daki Machu Picchu Antik Kenti, Meksika'daki Chichen Itza Piramidi, İtalya'nın Roma kentindeki Kolezyum ve Hindistan'daki Tac Mahal anıtmezarı şeklinde sıralandı.

dünyanın 7 harikası

Dünyanın Yedi Harikası

Dünyanın Yedi Harikası, tamamı insanoğlu tarafından inşa edilmiş, olağanüstü antik yapı ve yapıtlardır. Ayrıca Antik Dönemin Yedi Harikası adıyla da anılırlar. İlk olarak M.Ö. 5. yüzyılda tarihçi Heredot tarafından ortaya atılan bir kavramdır. M.Ö. 4. yüzyılda Sidon'lu Antipatros tarafından ilk olarak "Dünya'nın yedi harikası üzerine" (Περὶ τῶν Ἑπτὰ Θεαμάτων) adlı eserle oluşturulmuştur. Günümüzde geçerli kabul ettiğimiz 7 harika listesi, M.Ö. 2. yüzyılda son şeklini almıştır.
Günümüzde, Dünyanın Yedi Harikası'ndan sadece Keops Piramidi ayaktadır. Diğerleri yangın ya da deprem gibi nedenlerle yok olmuşlardır.

Keops Piramidi 

Giza Piramitleri'nin üçü birden dünyanın yedi harikası listesine dahil değildir. Piramitlerden sadece Keops Piramidi bu listeye girmiştir. Keops Piramidi, 4. Hanedanlık zamanında M.Ö. 2560 yılında Firavun Khufu (Keops) tarafından yaptırıldı. Yapımının 20 yılı aştığı sanılmaktadır. Piramit yapıldığında 145,75 m yüksekliğindeydi. Yapıldığından itibaren 43 yüzyıl boyunca dünyadaki en yüksek yapı olarak kayıtlara geçmiştir. Keops Piramidi ilk inşa edilen olmasına rağmen dünyanın yedi harikası arasında günümüzde ayakta duran tek yapıdır.

Babil'in Asma Bahçeleri

Milattan önce 7. yüzyılda Babil kralı Nebukadnezar tarafından yaptırılmıştır. Babil'in çorak Mezopotamya çölünün ortasında, ağaçlar, akan sular ve egzotik bitkilerin bulunduğu çok katlı bir bahçedir. Coğrafyacı Strabo'nun 1. yüzyıldaki tanımına göre:
"Bahçeler birbiri üzerinde yükselen büyük direklerden oluşuyordu. Bunların içleri çukurdu.Büyük bitkilerin ve ağaçların yetişebilmesi için toprakla doldurulmuştu. Kubbeler, sütunlar ve taraçalar pişmiş tuğla ve asfalttan yapılmıştı. Yüksekteki bahçeleri sulamak için Fırat Nehri'nden zincir pompalarla su yukarılara çıkarılıyordu. Bu şekilde üst seviyelere taşınan su, bahçeleri sulayarak teraslardan aşağıya yukarı Söylentiye göre Nebukadnezar bu yapıyı sıla hasreti çeken karısı Semiramis için yaptırmıştır. Semiramis Medes kralının kızıdır. Söylentiye göre Mezopotamyanın düz ve sıcak ortamı onu bunalıma itmiş, kral da karısının hasretini sona erdirmek için yapay dağların olduğu, suların aktığı yemyeşil bir bahçe yaptırmıştır.
Babil'in asma bahçelerinin günümüze gelen kesin izleri yoktur. Fakat, bölgede araştırma yapan arkeologlar, Babil'deki sarayın kuzeydoğusunda görünüşü garip olan temel ve tonozlar buldular. Bunların Babil'in Asma Bahçelerine ait olup olmadığını düşünülmektedir. Babil'in Asma Bahçeleri, klasik yazarlar tarafından ayrıntılı bir şekilde tanımlanmıştır. Günümüzde bu tanımlara göre çizilen resimler bulunmaktadır. Sanılanın aksine efsanevi bahçeler bir yerlere asılı değil, sadece sütunlarla desteklenen taraçalar üzerinde kurulmuştur.

Artemis Tapınağı

Efes'teki Artemis Tapınağı'nın temelleri milattan önce 7. yüzyıla kadar gitmektedir. Tanrıça Artemis'e ithafen yapılmıştır. Tamamiyle mermerden oluşuyordu. Lidya kralı Croesus tarafından yaptırılan yapı, Yunan mimar Chersiphron tarafından tasarlanmıştı ve dönemin en büyük heykeltıraşları Pheidias, Polycleitus, Kresilas ve Phradmon tarafından yapılmış olan bronz heykellerle süslenmişti. Tapınak hem bir pazaryeri, hem de bir dini müessese olarak kullanılıyordu. Artemis Tapınağı M.Ö. 21 Temmuz 356'da adını ölümsüzleştirmek isteyen Herostratus adlı bir Yunanlı tarafından yakıldı. Aynı gece Büyük İskender doğmuştur. Büyük İskender Anadolu’yu fethettiğinde Artemis Tapınağı’nın yeniden yapılması için yardım teklif etmiş fakat reddedilmiştir.

Zeus Heykeli

Olimpia'daki Zeus Heykeli
Zeus Heykeli M.Ö. 450 yıllarında, adına olimpiyat oyunları düzenlenen Tanrıların kralı Zeus için, Olimpiyatlar'a ismini veren Olimpia'da yapılmıştır. Zeus Heykeli, bir tahta iskelet üzerine altın, fildişi ve metal parçalar yerleştirilerek Partenon'un içinde yapılmıştır. Heykelin oturduğu taban 6,5 m genişliğinde ve 2 m yüksekliğinde, heykelin kendisi ise 12 m yüksekliğindeydi.

Rodos Heykeli 

Rodos Heykeli
32 metre yüksekliğinde, demir ve taşla desteklenmiş bronzdan yapılmış bir heykeldir. Rodoslular tarafından Güneş Tanrısı Helios'a ithafen yapılmıştır. Yapılışından yok oluşuna kadar yalnızca 56 yıl geçmesine rağmen, Rodos Heykeli dünyanın yedi harikasından biri olmayı başarmıştır. Bunun en büyük sebebi, devasa bir heykel olmasının yanı sıra Rodos adasındaki insanlar için beraberliğin simgesi olması idi. Rodos Heykeli’nin yapılması tam 12 yıl sürmüş ve heykel M.Ö. 282 yılında bitirilmiştir. Liman girişinde bulunan heykel M.Ö. 226 yılında bir deprem sonucunda en zayıf noktası olan dizinden kırıldı. Rodoslular, Firavun Ptolemy III Eurgetes’den restorasyon için yardım teklifi aldılarsa da, bir kâhine başvuruldu ve yardım reddedildi. Neredeyse 900 yıl boyunca heykel harabe halinde kaldı. 654 yılında Araplar Rodos’u feth ettiler. Heykelden kalanları Suriyeli bir Yahudi’ye sattılar.[kaynak belirtilmeli]

İskenderiye Feneri 

İskenderiye Feneri
Tehlikeli kıyı şeridi boyunca gemicileri yönlendirmek amacı ile Mısır'ın İskenderiye kenti kıyısındaki Faros (Pharos) adasında yapılmıştır. Proje Büyük İskender'in komutanları Ptolemy Soter zamanında M.Ö. 290 yılları sonunda başlamış, ölümünden sonra oğlunun hükümdarlığı zamanında bitirilmiştir. Şehrin batı limanında bulunan fener yaklaşık 166 m yüksekliğindedir. Sadece harikaların değil bugüne kadar yapılmış fenerlerin de en yükseğidir. Gemicilik için güvenli bir ortam sağlamak isteyen Yunanlı tüccar Sostratus tarafından finanse edilmiştir. Fener'in en gizemli yanı, gündüzleri bile güneş ışığını denize yansıtmak amacı ile tasarlanmış cilalı bronz aynalarıydı. Geceleri ise aynaların önünde ateşler yakılıyor, böylece aynanın yansıttığı ışık gece yaklaşık 50 km mesafeden görülebiliyordu. Yapı bir dizi depreme kadar bozulmadan kaldı. Fakat depremler ve doğal şartlar sonunda çöktü. Üst kısmı 955 yılında bir deprem ve fırtınada kopan fenerin gövde kısmı da 1302'de başka bir depremde çöktü. En sonunda 1480 yılında Memlük Sultanı Kait-bay tarafından fenerin olduğu yere yapılan bir kalede malzemeleri kullanılmak üzere tamamen yıkıldı.

Kral Mausollos'un Mezarı (Halikarnas Mozalesi) 

Halikarnas Mozolesi
Halikarnas Mozolesi, Kral Mausollos için karısı ve kız kardeşi tarafından yaptırılmış bir mezar. Bodrum civarında yapılmış ve yapımı M.Ö. 350 yılında tamamlanmış. Tabanın üstünde kenarları heykellerle süslenmiş basamaklı bir podyum bulunuyordu. Süslü su mermerinden yapılmış lahit ve mezar odası, podyumun üstünde bulunuyordu ve İyonya tarzı kolonlarla çevrilmişti. Sıra sütunlar, yine heykellerle süslenmiş bir piramit çatıyı destekliyordu. Dört tane savaş atıyla çekilen bir savaş arabası heykeli ise piramidin tavanını donatıyordu. Halikarnas Mozolesi'nin toplam yüksekliği 45 m. idi ve 4 tarafındaki 4 heykelin her birini ayrı bir heykeltıraş yapmıştı. Bu heykeller, tanrıların değil de insanlar ve hayvanların heykelleri olmasından dolayı tarihte özel birer yer tutarlar. 16. yüzyıl boyunca Halikarnas Mozolesi iyi bir durumda korundu. 15. yüzyılda Haçlı Seferleri sırasında St. John şövalyeleri bölgeye geldiler ve bugün Bodrum Kalesi olarak geçen büyük bir kale yaptılar. Bu kalenin yapımında Halikarnas Mozolesi'nin nerdeyse bütün taşları kullanıldı.

Diğer listeler

Yeni harikalar 

İsviçre merkezli "New7Wonders Vakfı", dünyanın yeni 7 harikasını belirlemek için başlattığı yarışmaya 21 finalist eser katıldı. Dünyanın dört bir yanından yaklaşık 100 milyon kişi cep telefonu ve Yeni Yedi Harika [1] adlı internet sitesinde 6 yıl boyunca oy kullanarak dünyanın yeni 7 harikasını seçti. Oylama 7 Temmuz 2007'de (07/07/07) sona erdi. Cep telefonu ve internet oylarıyla belirlenen dünyanın yeni 7 harikası, Portekiz'in başkenti Lizbon'da ilan edildi. Dünyanın yeni 7 harikası; Ürdün'deki Petra Antik Kenti, Çin Seddi, Brezilya'daki Kurtarıcı İsa Heykeli, Peru'daki Machu Picchu Antik Kenti, Meksika'daki Chichen Itza Piramidi, İtalya'nın Roma kentindeki Kolezyum ve Hindistan'daki Tac Mahal anıtmezarı şeklinde sıralandı.

15 Kasım 2011 Salı

DOLAŞIM SİSTEMİ

DOLAŞIM SİSTEMİ

KALBİN YAPISI

KALBİN YAPISI

MİKROORGANİZMALAR


MİKROORGANİZMALAR


SOLUNUM SİSTEMİ


SOLUNUM SİSTEMİ


vitaminler

Vitaminler

Vitaminler sağlığımız için gerekli olan elzem organik öğelerdir. Vitamin latin kökenli kelimedir, 'vita' (yaşam) ve 'amin' (azot içerikli bileşim) anlamına gelmektedir. İnsan vücudunda üretilmedikleri için besinlerle alınmak zorundadırlar.
Sağlıklı bir yaşam için bedenimizin 13 vitamin türüne ihtiyacı vardır. Sahip oldukları etki mekanizmalarına göre her vitaminin günde alınması gereken dozu farklıdır.Yetişkin bir insanın günlük doz ihtiyacı tüm vitaminler için ortalama olarak 10 mg kadardır. Yalnızca C vitamini aşağı yukarı 70 mg olarak alınmalıdır. Sigara içen kişilerde C vitamini ihtiyacı 100 mg kadardır.
Vitaminler yağda eriyen ve suda eriyen olmak üzere 2 ana gruba ayrılır: A, D, E ve K vitamininden oluşan yağda eriyen vitaminler sentezleri için kolesterol gerektiren , yağ dokusunda depolanabilen ve ihtiyaç anında salınabilen vitaminlerdir. B vitamin kompleksleri ailesinden ve C vitamininden oluşan suda eriyen vitaminler ise vücutta depolanamazlar ve her gün belirli miktarlarda dışarıdan alınmaları gerekmektedir.


Vitamin A: Yağda eriyen vitaminlerdendir. A vitaminin yapıtaşı beta karotendir ve kanser, damar, sertliği ve katarakt gibi hastalıkları önlediği yolunda önemli bulgular elde edilmiştir. Beta Karoten ve diğer karotenoidler yeşil yapraklı ve sarı sebzelerde ve tahıllarda bulunur. Sağlıklı deri ve saçlar, diş ve kemik gelişimi, bağışıklık sisteminin kuvvetlenmesi gibi fonksiyonları var. Balıkyağında, karaciğerde, tereyağı ve kremada, peynirde, yumurta sarısında A vitamini bulunur. Retinol Equivalant ile ölçülür. A vitamini gereksinimi kadınlarda 4000, erkeklerde ise 5000 ünitedir. Aşırı miktarda alındığında bulantı, kusma, baş ağrısı, iştahsızlık, görme bozukluğu ve eklem ağrılarına, hamilelik sırasında ise bebekte sakatlıklara yol açabilmekte. Eksik miktarda alındığında diş, dişeti ve kemiklerde deformeler, bağışıklık sisteminin zayıflaması, göz kuruluğu, gece körlüğü, yorgunluk gibi rahatsızlıklar ortaya çıkabilir.

Vitamin D: Yağda eriyen vitaminlerdendir. Daha çok iki şekilde bulunur. D2 vitamini ışınlanmış mayalarda ve D3 vitamini ise insan derisinde güneş ışığı ile temas sonucu ortaya çıkar ve çok balık yağında ve yumurta sarısında gibi besin kaynaklarıyla alınmakta. D vitamini eksikliği raşitizm hastalığına, kronik kalp yetmezliğine, osteomalazi hastalığına neden olduğu bilinmektedir. Bedenimiz, ihtiyacı olan D vitamininin % 77-90'ını güneş ışığıyla diğer kısmını da besinlerle alır.Ancak uzmanlar D vitamini için güneşe alternatif olabilecek bazı önerilerde bulunuyorlar:1. Günde 400 ünite D vitamini içeren multivitamin alın.2. D vitamini içeren süt, ekmek, somon balığı gibi besinleri bolca tüketin.3. Haftada 3 defa 5-10 dakika güneşten koruyucu bir ürün kullanmadan yüzünüzü ve kollarınızı güneşlendirin. Aşırı dozda alınan D vitamini mide bulantısı ve kusma, düzensiz kalp atışı, iştah kaybı, böbrek hasarları gibi ters etkilere yol açmakta.

Vitamin E: Yağda eriyen vitaminlerdendir. Bitkisel yağlar ve buğday tanesi en iyi kaynağıdır. E vitamininin diğer ilaçlarla birlikte kullanıldığında parkinson hastalığında olumlu etkiler gösterdiği, kalp krizlerinde hasarların azaltılmasında yararlı olduğu ve yaşlılarda bağışıklığı arttırdığı bilinmektedir. Günlük Vitamin E ihtiyacı kadınlarda 12, erkeklerde ise 15 mg olarak tespit edilmiştir. Eksik vitamin alımlarında kalp hastalıkları ve kanser riski artmakta, konsantrasyon bozukluğu, düşük tiroit hormonu seviyesi, sinir bozukluğu, uyuşukluk, anemi, bağışıklık sisteminde zayıflama gibi rahatsızlıklar görülmektedir.

Vitamin K: Yağda eriyen vitaminlerdendir. Lahana, karnabahar, ıspanak ve diğer yeşil sebzelerde, soya fasulyesi ve tahıllarda bulunur. K vitamini ihtiyacı daha çok antibiyotik tedavisi sırasında bağırsak bakterilerinin üretimi engellendiğinde ortaya çıkmakta.

Vitamin B1: B1 vitamini de suda eriyen vitaminler sınıfındandır. Merkezi sinir sistemi sağlığını korumakta önemli bir rol oynar. B1 vitamini gereksinimi yaş, metabolizma durumu, bağırsak florasındaki bakteri üretimi, besinlerde vitamini indirgeyen enzimlerin varlığına göre değişmekte. B1 vitamini açısından zengin besinler, kuru fasulye, yumurta, bira mayası, bütün hububatlar, kahverengi pirinç ve deniz ürünleridir. B1 vitamininin uzun süre eksikliği kaslarının zayıflamasına ve körelmesine sebep veren beriberi hastalığına yol açmaktadır.

Vitamin B2: B2 vitamini badem, bira mayası, peynir, tavuk, buğday, böbrek gibi besinlerde bulunmakta. B2 vitamini, besinleri enerjiye dönüştürdüğü gibi alyuvarların oluşmasını da sağlamakta. Ayrıca derinin ve gözlerin sağlığını da korur. Enfeksiyon, alkolizm, yanık, mide ve karaciğer hastalıkları tedavisine yardımcı olur. Eksik alındığında ciltte kaşıntı, öğrenme güçlüğü, uykusuzluk, dil ve dudaklarda iltihaplanmalar. Işığa duyarlı gözler, gözlerde yanma ve kaşıntı gibi rahatsızlıklar ortaya çıkabilir.

Vitamin B3: Sığır eti, brokoli, karnabahar, havuç, peynir, mısır unu, yumurta,balık, süt, patates, domates gibi besinlerde bulunur. B3 vitamini kan dolaşımını düzenler, sağlıklı bir deri sağlar, zihinsel hastalıkları tedavi eder. Eksikliğinde pollegra hastalığı oluşur. Aşırı doz alımı ciltte kızarmalara, yanmalara, kusma ve kaşıntıya neden olur.

Vitamin B5: Dana eti, karaciğer, balık, tavuk, yumurta, peynir, fasulye, tüm tahıllar, hububatlar, karnabahar, bezelye, avokado, patates, mısır, kuru yemişler gibi gıdalarda bulunur. Yiyecekleri enerjiye dönüştürür, büyüme ve gelişmeyi sağlar, böbrek üstü bezinin fonksiyonunu destekler ve mide ülseri, alkolizm gibi hastalıların tedavisinde kullanılır. Yüksek doz alımlarında su kaybı ve ishale yol açar.

Vitamin B6: B6 vitamini ihtiyacı, tavuk, balık, ıspanak, patates, muz, kepekli ekmek ve kuruyemiş gibi besinlerle karşılanabilmektedir. Bağışıklık sistemini güçlendirir, kolesterol birikimine engel olarak kalbi korur, böbrek taşı oluşumunu engeller. Önerilen günlük doz 2 mg dır. Yüksek dozda alınması yaşlılarda bağışıklık sistemini güçlendirdiği gibi bazı sinir sorunlarını da iyileştirse de 6 ay süreyle günde 100 mg'dan fazlası sinirleri tahrip edebilir.

Vitamin B12: Hayvansal gıdalarda bulunur. Vejetaryenlerin mutlaka başka kaynaklardan B12 vitamini almaları gerekir. Sinir hücrelerinin büyümesi ve tüm hücrelerin tamirinde önemli rol oynar. Eksik vitamin alımı uyuşukluk, unutkanlık, yorgunluk, sinir bozukluklarına neden olabilir.

Vitamin C: Domates, taze biber ve portakal, limon gibi tüm yeşil sebze ve meyveler C vitamini deposudur. C vitamini eksikliği cilt ve kaslarda kanama, dişeti iltihabı ve kasların zayıflamasına yol açan iskorbüt hastalığını doğurabildiği gibi ilkbahar yorgunluğu ve bağışıklık hastalıklarını da yol açabiliyor. Bebekler için önerilen günlük C vitamin dozu 30 mg dır. Yetişkinlere 70 mg olarak önerilen günlük doz ihtiyacı hamilelik, stres ve ateşli hastalık durumlarında yükselmektedir. Sigara içen kişilerde C vitamini ihtiyacı 100 mg kadardır.

vitaminler

Vitaminler

Vitaminler sağlığımız için gerekli olan elzem organik öğelerdir. Vitamin latin kökenli kelimedir, 'vita' (yaşam) ve 'amin' (azot içerikli bileşim) anlamına gelmektedir. İnsan vücudunda üretilmedikleri için besinlerle alınmak zorundadırlar.
Sağlıklı bir yaşam için bedenimizin 13 vitamin türüne ihtiyacı vardır. Sahip oldukları etki mekanizmalarına göre her vitaminin günde alınması gereken dozu farklıdır.Yetişkin bir insanın günlük doz ihtiyacı tüm vitaminler için ortalama olarak 10 mg kadardır. Yalnızca C vitamini aşağı yukarı 70 mg olarak alınmalıdır. Sigara içen kişilerde C vitamini ihtiyacı 100 mg kadardır.
Vitaminler yağda eriyen ve suda eriyen olmak üzere 2 ana gruba ayrılır: A, D, E ve K vitamininden oluşan yağda eriyen vitaminler sentezleri için kolesterol gerektiren , yağ dokusunda depolanabilen ve ihtiyaç anında salınabilen vitaminlerdir. B vitamin kompleksleri ailesinden ve C vitamininden oluşan suda eriyen vitaminler ise vücutta depolanamazlar ve her gün belirli miktarlarda dışarıdan alınmaları gerekmektedir.


Vitamin A: Yağda eriyen vitaminlerdendir. A vitaminin yapıtaşı beta karotendir ve kanser, damar, sertliği ve katarakt gibi hastalıkları önlediği yolunda önemli bulgular elde edilmiştir. Beta Karoten ve diğer karotenoidler yeşil yapraklı ve sarı sebzelerde ve tahıllarda bulunur. Sağlıklı deri ve saçlar, diş ve kemik gelişimi, bağışıklık sisteminin kuvvetlenmesi gibi fonksiyonları var. Balıkyağında, karaciğerde, tereyağı ve kremada, peynirde, yumurta sarısında A vitamini bulunur. Retinol Equivalant ile ölçülür. A vitamini gereksinimi kadınlarda 4000, erkeklerde ise 5000 ünitedir. Aşırı miktarda alındığında bulantı, kusma, baş ağrısı, iştahsızlık, görme bozukluğu ve eklem ağrılarına, hamilelik sırasında ise bebekte sakatlıklara yol açabilmekte. Eksik miktarda alındığında diş, dişeti ve kemiklerde deformeler, bağışıklık sisteminin zayıflaması, göz kuruluğu, gece körlüğü, yorgunluk gibi rahatsızlıklar ortaya çıkabilir.

Vitamin D: Yağda eriyen vitaminlerdendir. Daha çok iki şekilde bulunur. D2 vitamini ışınlanmış mayalarda ve D3 vitamini ise insan derisinde güneş ışığı ile temas sonucu ortaya çıkar ve çok balık yağında ve yumurta sarısında gibi besin kaynaklarıyla alınmakta. D vitamini eksikliği raşitizm hastalığına, kronik kalp yetmezliğine, osteomalazi hastalığına neden olduğu bilinmektedir. Bedenimiz, ihtiyacı olan D vitamininin % 77-90'ını güneş ışığıyla diğer kısmını da besinlerle alır.Ancak uzmanlar D vitamini için güneşe alternatif olabilecek bazı önerilerde bulunuyorlar:1. Günde 400 ünite D vitamini içeren multivitamin alın.2. D vitamini içeren süt, ekmek, somon balığı gibi besinleri bolca tüketin.3. Haftada 3 defa 5-10 dakika güneşten koruyucu bir ürün kullanmadan yüzünüzü ve kollarınızı güneşlendirin. Aşırı dozda alınan D vitamini mide bulantısı ve kusma, düzensiz kalp atışı, iştah kaybı, böbrek hasarları gibi ters etkilere yol açmakta.

Vitamin E: Yağda eriyen vitaminlerdendir. Bitkisel yağlar ve buğday tanesi en iyi kaynağıdır. E vitamininin diğer ilaçlarla birlikte kullanıldığında parkinson hastalığında olumlu etkiler gösterdiği, kalp krizlerinde hasarların azaltılmasında yararlı olduğu ve yaşlılarda bağışıklığı arttırdığı bilinmektedir. Günlük Vitamin E ihtiyacı kadınlarda 12, erkeklerde ise 15 mg olarak tespit edilmiştir. Eksik vitamin alımlarında kalp hastalıkları ve kanser riski artmakta, konsantrasyon bozukluğu, düşük tiroit hormonu seviyesi, sinir bozukluğu, uyuşukluk, anemi, bağışıklık sisteminde zayıflama gibi rahatsızlıklar görülmektedir.

Vitamin K: Yağda eriyen vitaminlerdendir. Lahana, karnabahar, ıspanak ve diğer yeşil sebzelerde, soya fasulyesi ve tahıllarda bulunur. K vitamini ihtiyacı daha çok antibiyotik tedavisi sırasında bağırsak bakterilerinin üretimi engellendiğinde ortaya çıkmakta.

Vitamin B1: B1 vitamini de suda eriyen vitaminler sınıfındandır. Merkezi sinir sistemi sağlığını korumakta önemli bir rol oynar. B1 vitamini gereksinimi yaş, metabolizma durumu, bağırsak florasındaki bakteri üretimi, besinlerde vitamini indirgeyen enzimlerin varlığına göre değişmekte. B1 vitamini açısından zengin besinler, kuru fasulye, yumurta, bira mayası, bütün hububatlar, kahverengi pirinç ve deniz ürünleridir. B1 vitamininin uzun süre eksikliği kaslarının zayıflamasına ve körelmesine sebep veren beriberi hastalığına yol açmaktadır.

Vitamin B2: B2 vitamini badem, bira mayası, peynir, tavuk, buğday, böbrek gibi besinlerde bulunmakta. B2 vitamini, besinleri enerjiye dönüştürdüğü gibi alyuvarların oluşmasını da sağlamakta. Ayrıca derinin ve gözlerin sağlığını da korur. Enfeksiyon, alkolizm, yanık, mide ve karaciğer hastalıkları tedavisine yardımcı olur. Eksik alındığında ciltte kaşıntı, öğrenme güçlüğü, uykusuzluk, dil ve dudaklarda iltihaplanmalar. Işığa duyarlı gözler, gözlerde yanma ve kaşıntı gibi rahatsızlıklar ortaya çıkabilir.

Vitamin B3: Sığır eti, brokoli, karnabahar, havuç, peynir, mısır unu, yumurta,balık, süt, patates, domates gibi besinlerde bulunur. B3 vitamini kan dolaşımını düzenler, sağlıklı bir deri sağlar, zihinsel hastalıkları tedavi eder. Eksikliğinde pollegra hastalığı oluşur. Aşırı doz alımı ciltte kızarmalara, yanmalara, kusma ve kaşıntıya neden olur.

Vitamin B5: Dana eti, karaciğer, balık, tavuk, yumurta, peynir, fasulye, tüm tahıllar, hububatlar, karnabahar, bezelye, avokado, patates, mısır, kuru yemişler gibi gıdalarda bulunur. Yiyecekleri enerjiye dönüştürür, büyüme ve gelişmeyi sağlar, böbrek üstü bezinin fonksiyonunu destekler ve mide ülseri, alkolizm gibi hastalıların tedavisinde kullanılır. Yüksek doz alımlarında su kaybı ve ishale yol açar.

Vitamin B6: B6 vitamini ihtiyacı, tavuk, balık, ıspanak, patates, muz, kepekli ekmek ve kuruyemiş gibi besinlerle karşılanabilmektedir. Bağışıklık sistemini güçlendirir, kolesterol birikimine engel olarak kalbi korur, böbrek taşı oluşumunu engeller. Önerilen günlük doz 2 mg dır. Yüksek dozda alınması yaşlılarda bağışıklık sistemini güçlendirdiği gibi bazı sinir sorunlarını da iyileştirse de 6 ay süreyle günde 100 mg'dan fazlası sinirleri tahrip edebilir.

Vitamin B12: Hayvansal gıdalarda bulunur. Vejetaryenlerin mutlaka başka kaynaklardan B12 vitamini almaları gerekir. Sinir hücrelerinin büyümesi ve tüm hücrelerin tamirinde önemli rol oynar. Eksik vitamin alımı uyuşukluk, unutkanlık, yorgunluk, sinir bozukluklarına neden olabilir.

Vitamin C: Domates, taze biber ve portakal, limon gibi tüm yeşil sebze ve meyveler C vitamini deposudur. C vitamini eksikliği cilt ve kaslarda kanama, dişeti iltihabı ve kasların zayıflamasına yol açan iskorbüt hastalığını doğurabildiği gibi ilkbahar yorgunluğu ve bağışıklık hastalıklarını da yol açabiliyor. Bebekler için önerilen günlük C vitamin dozu 30 mg dır. Yetişkinlere 70 mg olarak önerilen günlük doz ihtiyacı hamilelik, stres ve ateşli hastalık durumlarında yükselmektedir. Sigara içen kişilerde C vitamini ihtiyacı 100 mg kadardır.