9. Sınıf ( Lise 1. Sınıf ) Coğrafya Tüm Konular Ders Notları
COĞRAFYANIN TANIMI VE KONUSU YARDIMCI BILIMLERI , BÖLÜMLERI VE ÖZELLIKLERI
Tanımı : Coğrafya, geo(Yer ) ile graphein ( tasvir etmek ) sözcüklerinin birleşmesinden meydana gelmektedir. Coğrafyanın konusu yeryüzüdür. Coğrafyanın konusu içerisine yaşam içerisinde var olan bir çok şey girmektedir. Örneğin çevreyi
oluşturan taşküre(litosfer),suküre(hidrosfer),havaküre(atmos fer) ve canlılar küresi ( biyosfer ) coğrafyanın araştırması kapsamına girmektedir.
Coğrafya insanın yaşadığı doğal çevre ile ilişkilerini konu edinen bir bilimdir.Coğrafyanın tanımı yapılırken en çok yapılan hatalardan biri de coğrafyayı sadece bir dağın yüksekliğini bilmek yada bir akarsuyun kaç km olduğunu bilmek sanmaktır. Biraz önce yapılan açıklamadan da anlaşılacağına göre doğal ortam ve bu doğal ortamın etkileri önemlidir. Bir coğrafyacı dağların yüksekliğini tam olarak bilmeyebilir ama o dağın tarım,ulaşım,turizm ve nüfuslanma üzerindeki etkilerini çok bilir.
Coğrafya Biliminin Ilkeleri : Her bilim dalının olduğu gibi coğrafyanın da kendine özgü metot ve ilkeleri bulunmaktadır. Coğrafya bir olayı incelerken şu ilkelerden yararlanmaktadır. Bu ilkeler şunlardır ;
1. Nedensellik Ilkesi : Coğrafi olayların araştırılması sırasında olayların nedenleri sorulmakta ve bunlara yanıtlar aranmaktadır. Örneğin Yağmur nasıl yağmaktadır ? , Deprem neden olan faktörler nelerdir ?
2. Dağılış Ilkesi : Coğrafi olayların yeryüzündeki dağılımı incelenmektedir. Coğrafyacı bir olayın sadece nedenini araştırmakla kalmaz bu olayın yeryüzü genelinde dağılımını da incelemektedir. Yukarıda sorulan soruları coğrafyacı şöyle devam eder ; Yağmurun ülkemizdeki coğrafi dağılımı nasıldır ? Türkiye'de depremler hangi sahalarda daha fazladır ? biggrin 9.sınıf coğrafya tüm konuları ayrıntılıağılış ilkesi sadece coğrafya ya haz bir özelliktir.
3. Karşılıklı Ilgi Ilkesi: Coğrafi olayların birbirleri ile olan bağlantıları da incelenmektedir. Örneğin Yağışın basınçla , sıcaklığın Güneş ışınlarının düşme açısı ile olan ilişkisi ya da Dağlık ve engebelik alanların nüfus ve yerleşme üzerindeki etkileri de incelenmektedir.
Coğrafya Biliminin Yararlandığı Diğer Bilim Dalları :
1. Astronomi : Uzay bilimi
2. Jeoloji : Yer Bilimi
3. Jeofizik : Dünyanın iç yapısının inceleyen bilim dalı
4. Hidroloji : Sular bilimi
5. Meteoroloji: Atmosfer olaylarını inceleyen bilim dalı
6. Kartografya :Harita bilimi
7. Zooloji : Hayvan bilimi
8. Botanik : Bitki bilimi
9. Antropoloji : Insan bilimi
10.Etnoloji : Insan ırklarını inceleyen bilim dalı
11.Sosyoloji : Toplum inceleyen bilim dalı
12.Demografi : Nüfus bilimi
COĞRAFYANIN BÖLÜMLERI
Coğrafya incelemiş olduğu konuları göre iki bölüme ayrılmaktadır :
1. Genel Coğrafya
A. Fiziki Coğrafya
a) Jeomorfoloji
b) Klimatoloji
c) Biyocoğrafya
d) Hidrografya
B. Beşeri Coğrafya
C. Ekonomik Coğrafya
2. Yerel Coğrafya
A) Bölge Coğrafyası
B) Ülke Coğrafyası
C) Kıta coğrafyası
1. GENEL COÄžRAFYA : Fiziki beşeri ve ekonomik olayların yeryüzünün tamamında ayrı ayrı ele almaktadır. Olayların meydana geliş nedenleri ve dağılışları incelenmektedir. Gözlem ve karşılaştırma yapılarak olaylar bir sınıflandırmaya çalışmaktadır. Genel coğrafya incelemiş olduğu konular bakımından üç bölüme ayrılmaktadır.
A) Fiziki Coğrafya : Yüzey şekilleri başta olmak üzere okyanuslar denizler göller ve akarsular gibi su küreyi oluşturan unsurlar da inceleme alanına girmektedir. Fiziki coğrafya denizlince yeryüzünün dış görünümü aklımıza gelmelidir.
Jeomorfoloji ( Yüzey şekilleri bilimi ) : Yeryüzü şekillerinin oluşumlarını araştırır. bunları sınıflandırır. Örneğin Depremlerin meydana gelmesi . akarsuların oluşturmuş olduğu şekiller , buzul ve rüzgarların meydana getirdiği yer şekilleri jeomorfolojinin inceleme alanına girmektedir.
Klimatoloji( Iklim Bilgisi ): Yeryüzündeki iklim tiplerini ve bu iklim tiplerinin coğrafi dağılımını incelemektedir. Örnek vermek gerekirse Tropikal iklimi meydana getiren şartlar ve bu iklimin görüldüğü yerler klimatoloji biliminin kapsamı alanına girmektedir.
Biyocoğrafya( Canlılar coğrafyası ) : Insan hariç yeryüzündeki diğer canlıların ( hayvan ve bitki ) coğrafi dağılışını ve bu bu dağılışı etkileyen fiziki şartları incelemektedir. Örneğin küçük baş hayvanların dağılım alanları ve bu dağılımda etkili olan iklim koşulları ve yer şekillerinin etkisi biyocoğrafyanın konusudur.
Hidrografya ( sular coğrafyası ) : Denizler , göller, akarsular ile yeraltı sularının özelliklerini inceler dağılışlarını açıklar .
B) Beşeri Coğrafya : Yeryüzündeki insan topluluklarının doğal ortamla olan ilişkilerini incelemektedir.
Insanlara ait tüm özellikler beşeri coğrafyanın konusu içerisinde yer almaktadır. Örneğin Insanların sayısı , yıldan yıla değişimi bu değişimde etkili olan faktörler , Insanların yaş cinsiyet , medeni durum, çalışma koşulları , eğitim seviyesi gibi özellikleri beşeri coğrafyanın kapsamı içerisinde yer almaktadır .
C) Ekonomik Coğrafya : Insanların yapmış olduğu faaliyetler ekonomik coğrafyanın kapsamı içerisinde yer almaktadır. Tarımı etkileyen şartlar , tarım ürünlerinin yetişme şartları , tarım ürünlerinin coğrafi dağılışı yine aynı sanayi , ulaşım, ticaret ve turizmi etkileyen olaylar da ekonomik coğrafyanın kapsamı içerisinde yer almaktadır.
2. YEREL COĞRAFYA : Genel coğrafyanın incelemiş olduğu tüm konular yerel coğrafyanın konuları arasında yer almaktadır. Ancak yerel coğrafya olayları incelerken bir sınır belirtmektedir ve olayları daha dar bir çerçeve de incelemektedir. Örneğin rüzgar oluşumuna neden olan faktörler genel coğrafyanın klimatoloji biliminin kapsamı içerisindedir. Ancak Türkiye'de etkili olan rüzgarlar yerel rüzgarlar yerel coğrafyanın konusuna girer.
COĞRAFI KONUM,MATEMATIK KONUM,PARALEL VE MERIDYENLERIN ÖZELLIKLERI,
Coğrafi Konum
Herhangi bir yerin Dünya üzerinde bulunduğu alana coğrafi konum denir.
A. ÖZEL KONUM
Herhangi bir yeri diğer yerlerden ayıran, sahip olduğu kendine has özelliklerin tümüne özel konum denir. Özel konum, insanları, çevreyi, ülkelerin ekonomik ve politik durumunu çok yönlü etkiler. Dünya üzerinde, özel konum etkisine şu örnekler verilebilir:
Norveç, Japonya, Ingiltere, Izlanda gibi deniz ve okyanuslara komşu ülkeler balıkçılıkta ileri gitmişlerdir.
Kuzeybatı Avrupa kıyıları, yüksek enlemlerde bulunmasına rağmen, Gulf - Stream sıcak su akıntısının etkisiyle ılıman bir iklime sahip olmuştur.
Orta Asya ve Orta Avrupa denizlere uzak olduğu için karasal bir iklime sahip olmuştur.
Kanarya, Havai, Kıbrıs, vb. adalar, deniz ve hava yollarının gelişmesiyle ikmal ve uğrak yeri haline gelmişlerdir. Buna bağlı olarak bu adaların önemi artmıştır.
Türkiye'nin Özel Konumu ve Sonuçları
Türkiye, Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının birbirine en çok yaklaştığı yerde bulunur.
Farklı kültürlerin kurulduğu, Dünya'nın en eski kültür hazinelerine sahiptir.
Dünya'da en fazla petrol çıkaran ülkelere komşudur.
Üç tarafı denizlerle çevrilidir ve yeryüzü şekilleri çeşitlidir.
Karadeniz'i Akdeniz'e bağlayan Istanbul ve Çanakkale boğazlarına sahiptir.
Türkiye'nin ortalama yükseltisi fazladır. (Yaklaşık 1132 m)
Yükselti batıdan doğuya doğru gidildikçe artmaktadır.
Zengin yeraltı kaynaklarına sahiptir.
MATEMATIK KONUM:
Herhangi bir yerin, Dünya üzerinde bulunduğu alanın, enlem ve boylam dereceleriyle belirtilmesine matematik konum denir.
TÜRKIYE'NIN MATEMATIK KONUMU VE SONUÇLARI:
Türkiye, 36° - 42° Kuzey paralelleri ile 26° 45° Doğu meridyenleri arasında yer alır. Diğer bir ifadeyle, Türkiye Ekvator'un kuzeyinde ve Greenwich'in doğusunda bulunan bir ülkedir. Türkiye'nin matematik konumunun sonuçları şöylece sıralanabilir:
Doğu - batı istikametinde 76 dakika yerel saat farkı bulunur.
Aynı anda tek ortak saat kullanılır. Çünkü doğu - batı yönünde fazla geniş değildir.
Güneş ışınları hiçbir zaman dik açıyla gelmez.
Iki meridyen arası uzaklık yaklaşık olarak 85 - 86 km dir.
Orta kuşakta yer alır.
Mevsimler belirgin olarak görülür.
Kışın cephesel yağışlar fazladır.
Güneyden kuzeye gidildikçe güneş ışınlarının geliş açısı küçülür.
Güneyden kuzeye gidildikçe cisimlerin gölge boyu uzar.
Güneyden kuzeye gidildikçe gece - gündüz süreleri arasındaki fark artar.
Kuzeyden esen rüzgarlar sıcaklığı düşürürken, güneyden esen rüzgarlar sıcaklığı yükseltir.
Dağların güney yamaçları daha sıcaktır. Buna bağlı olarak güney yamaçlarda yerleşmeler fazladır.
Bir cismin öğle vakti gölgesi daima kuzeydedir.
PARALEL (ENLEM)
Ekvator'a paralel olarak çizildiği varsayılan hayali çemberlere paralel denir.
Paralel çemberlerinin, Başlangıç paraleline (Ekvator) olan uzaklığının açı cinsinden değerine ise enlem denir.
Enlem ve paralel birbirlerinin yerine kullanılırlar.
Paralellerin Özellikleri
Ekvator'un 90 kuzeyinde, 90 da güneyinde olmak üzere, toplam 180 paralel bulunur.
Başlangıç paraleli Ekvator'dur.
En büyük paralel dairesi Ekvator'dur.
Ekvator'dan kutuplara doğru gidildikçe paralellerin boyları kısalır. Buna karşılık paralel numaraları büyür.
Iki paralel arası uzaklığa bir enlem derecesi denir. Matematik konumu daha ayrıntılı olarak belirleyebilmek için, her paralel dairesi 60 dakikaya, her dakika 60 saniyeye bölünmüştür.
90° paralelleri nokta halindedir.
Paraleller birbirleriyle kesişmezler, birleşmezler.
Paraleller doğu - batı doğrultusunda uzanırlar.
Ekvator ile dönenceler arasında kalan enlemlere alçak enlemler, dönenceler ile kutup daireleri arasında kalan enlemlere orta enlemler, kutup daireleri ile kutup noktaları arasında kalan enlemlere de yüksek enlemler denir.
Ardışık iki paralel arası uzaklık yaklaşık olarak 111 km dir. Bu uzaklıktan yararlanarak kuzey güney doğrultusunda ve aynı meridyen üzerinde bulunan iki nokta arasındaki uzunluk hesaplanabilir.
Paraleller arası uzunluk işlemlerinde şu yol takip edilir:
Aralarında uzaklığı sorulan noktalar arasındaki enlem farkı bulunur. Istenilen merkezlerin her ikisi de aynı yarım kürede ise, numarası büyük paralelden küçük paralel çıkarılır. Farklı yarım küredeler ise paraleller toplanır.
Bulunan paralel farkı sabit uzaklık olan 111 ile çarpılır.
Enlemin Etkileri
Enlem; iklimi, güneş ışınlarının düşme açısını, sıcaklık dağılışını, denizlerin tuzluluk oranlarını, gece ile gündüz arasındaki zaman farkını, kalıcı kar sınırı yükseltisini, yerleşme ve tarım faaliyetlerinin sınırını, bitki örtüsü çeşitliliğini, toprak çeşidini, akarsu rejimlerini, tarım ürünleri çeşitliliğini, yerleşme biçimini, hayvanların dağılışını, vs. etkiler.
MERIDYEN (BOYLAM)
Bir kutuptan diğer kutba ulaşan, paralelleri dik açıyla kesen hayali yarım çemberlere meridyen denir.
Meridyenlerin, Başlangıç meridyenine (Greenwich) olan uzaklığının açı cinsinden değerine ise boylam denir.
Meridyen ve boylam birbirlerinin yerine kullanılırlar
Meridyenlerin Özellikleri
Başlangıç meridyeninin 180 doğusunda, 180 de batısında olmak üzere, toplam 360 meridyen vardır.
Başlangıç meridyeni Ingiltere'nin başkentindeki Greenwich istasyonundan geçen meridyendir.
Iki meridyen arası uzaklığa bir boylam derecesi denir. Koordinatlarla bir yeri daha iyi belirleyebilmek için, her meridyen derecesi 60 dakikaya, her dakika 60 saniyeye bölünmüştür.
Ekvator üzerinde iki meridyen arası uzaklık 111 km dir. Kutuplara doğru gidildikçe bu uzaklık azalır. Türkiye üzerinde ise iki meridyen arası uzaklık, yaklaşık olarak 85 - 86 km dir.
Bütün meridyenlerin boyları birbirine eşittir.
Aynı meridyen üzerinde bulunan bütün noktaların (Güneş karşısından aynı anda geçtiklerinden) yerel saatleri aynıdır.
Meridyen dereceleri Greenwich'ten doğuya ve batıya gidildikçe büyür.
Meridyenler kuzey - güney doğrultusunda uzanır.
Bütün meridyenler kutuplarda birleşirler.
Meridyenler bir paralel boyunca birbirlerinden eşit uzaklıkta bulunurlar.
Ardışık iki meridyen arasındaki yerel saat farkı 4 dakikadır.
Boylamın Etkileri
Boylamın Dünya üzerindeki en belirgin etkisi, yerel saat farklarını oluşturmaktır.
YEREL SAAT HESAPLAMALARI,ORTAK SAAT,SAAT DILIMLERI,TARIH DEÄžIŞTIRME ÇIZGISI
YEREL SAAT:
Herhangi bir yerde, Güneş'in en tepede olduğu ana ya da gölge boyunun en kısa olduğu ana öğle vakti denir. Öğle vakti gün ortasıdır ve saat 12.00 olarak kabul edilir. Buna göre ayarlanan saat dilimine yerel saat denir.
Yerel saat farkları, meridyenlerden faydalanılarak hesaplanabilir.
Yerel saat hesaplarını yapabilmek için şunları öğrenmekte fayda vardır:
Aynı meridyen üzerinde bulunan bütün noktaların öğle vakitleri aynı anda olur ve yerel saatleri birbirine eşittir.
Aynı meridyen üzerinde bulunan noktaların yerel saatleri birbirine eşit olmasına rağmen (21 Mart ve 23 Eylül tarihleri hariç) Güneş'in doğma ve batma saatleri farklıdır. Bunun nedeni, Dünya ekseninin 23° 27' eğik olmasıdır.
ORTAK SAAT (ULUSAL SAAT):
Çalışma hayatında, yerel saatlerin hepsini kullanmak mümkün değildir. Ticari ve ekonomik ilişkilerin kolaylaştırılması, haberleşme ve ulaşım hizmetlerinin hızlı ve düzenli bir şekilde yapılabilmesi için, yerel saatten farklı olarak, ortak saat ya da ulusal saat uygulamasına ihtiyaç duyulmuştur. Bu nedenle her ülkenin, kendisine en uygun meridyenin yerel saatini bütün ülke sınırlarında geçerli hale getirmesiyle oluşan saate ortak saat adı verilmektedir.
Doğu - batı doğrultusunda geniş olan ülkeler (A.B.D, Kanada, Çin, vb.) aynı anda birden çok ortak saat kullanırlar. Ancak doğu - batı yönünde dar olan ülkeler (Türkiye, Italya, Bulgaristan, Ispanya, vb.) ise aynı anda tek ortak saat kullanırlar.
Türkiye'de, 1978 yılına kadar, 2. saat diliminde yer alan 30° Doğu meridyeninin yerel saati ortak saat olarak kullanılmıştır. 1978 yılından sonra, güneş ışınlarından daha fazla yararlanarak enerji tasarrufu sağlamak amacıyla, ileri ve geri saat uygulamasına geçilmiştir.
Şöyle ki;
€¢ Yaz döneminde 3. saat dilimine giren 45° Doğu meridyeninin yerel saati esas alınarak ileri saat uygulamasına geçilmiştir.
€¢ Kış döneminde ise 2. saat dilimine giren 30° Doğu meridyeninin yerel saati esas alınarak
SAAT DILIMLERI (ULUSLARARASI SAAT)
Bilim ve tekniğin hızla gelişmesiyle ülkeler arası ekonomik ve siyasi ilişkilerin artması, buna bağlı olarak iletişimin hızlı olması uluslararası saatin doğmasına yol açmıştır. Bu sebeple saat dilimleri oluşturulmuştur. Dünya üzerinde 24 saat dilimi vardır.
Saat dilimi hesaplamalarında yaz ayları (temmuz ,ağustos,haziran)ibaresi geçiyor ise Türkiye için 3 doğu saat dilimi(45 doğu Meridyeni)böyle bir ifade geçmiyor ise 2 doğu saat dilimi (30 doğu meridyeni)kullanılır.Her saat dilimi arası 15 meridyen vardır ve dolayısıyla 4X15 :60 dk saat dilimleri arası zaman farkı vardır€¦.
TARIH DEÄžIŞTIRME ÇIZGISI
Dünya'nın doğu ve batı yarım kürelerinin uç noktaları arasında bir günlük zaman farkı vardır. Bu nedenle, Başlangıç meridyeninin devamı olan 180° meridyeni, tarih değiştirme çizgisi olarak kabul edilmiştir.
€¢ 180° boylamının batısına doğru gidildiğinde, Doğu Yarım Küre'ye geçildiği için, tarih 1 gün ileridir.
180° boylamının doğusuna doğru gidildiğinde, Batı Yarım Küre'ye geçildiği için, tarih 1 gün geridir.
ZAMAN PROBLEMLERI
1. Yerel saat problemleri
Yerel saat problemlerinde şu yol takip edilir:
a. Istenilen merkezlerin her ikisi de Greenwich'in batısında ya da doğusunda ise, boylam numarası büyük olandan küçük olan çıkarılır. Istenilen merkezlerden birisi Greenwich'in doğusunda diğeri batısında ise boylamlar toplanır.
Buna göre;
- Boylam farkı bulunur.
- Bulunan boylam farkı sabit zaman farkı olan 4 ile çarpılarak yerel saat farkı hesaplanır.
b. Dünya batıdan doğuya doğru döner. Bu nedenle, doğuda yerel saat batıya göre daima ileridir. Batıda ise yerel saat doğuya göre daima geridir.
Buna göre;
- Batıdaki bir noktanın yerel saati verilecek, doğudaki bir noktanın yerel saati sorulacak olursa, doğuda yerel saat daima ileri olacağından aradaki yerel saat farkı toplanır.
- Buna karşılık, doğudaki bir noktanın yerel saati verilir, batıdaki bir noktanın yerel saati sorulursa, batı daima geri kalacağından aradaki yerel saat farkı çıkarılır.
2. Güneş Problemleri:
Güneş'in doğma ve batma saati ile ilgili problemlerde şu yol takip edilir:
a. Yerel saat problemlerinde anlatıldığı gibi iki nokta arasındaki yerel saat farkı bulunur.
b. Dünya, batıdan doğuya doğru döndüğü için, doğuda Güneş batıya göre daima erken doğar, batar. Batıda ise Güneş, doğuya göre daima geç doğar, batar.
Buna göre;
- Batıdaki bir noktada Güneş'in doğma saati verilir, doğudaki bir noktada Güneş'in doğma saati sorulursa, doğuda Güneş erken doğacağından aradaki yerel saat farkı çıkarılır.
- Eğer tersi sorulursa, batıda Güneş geç doğacağından aradaki yerel saat farkı toplanır.
GÜNEŞ SISTEMI ,DÜNYANIN ŞEKLI VE SONUÇLARI,ÖZEL PARALELLER
Dünyamız Samanyolu Galaksisi'ndeki yıldız sistemlerinden güneş
sisteminde yer alır.
DÜNYAMIZ ve EVREN
Evren: Içinde milyarlarca gökcisminin bulundu-ğu sonsuzluk ve onun içindeki varlıklar bütünü-dür. Evren içerisindeki cisimlerin başlıcaları şunlardır.
Yıldız: Sahip oldukları enerji ile çevresine ısı ve ışık veren gök cisimleridir. Güneş bir yıldızdır.
Gezegen: Bağlı olduğu yıldız ve kendi ekseni etrafında dönen, ısı ve ışık saçmayıp bağlı olduğu yıldızdan aldıkları ışıkları yansıtan gök cisimleridir. Dünya, Merkür.
Uydu: Gezegenlerden küçük onların çevresinde dönen gökcisimleridir. Ay.
Nebula: Evrendeki kızgın gaz ve toz bulutlarıdır. Andromeda.
Meteor: Atmosfere girince ateş külçesi duru-muna dönüşen Evrendeki başıboş dolaşan kayaçlardır.
Galaksi: Birden fazla yıldız sisteminin oluştur-duğu büyük sistemlerdir. Güneş sisteminin yer aldığı Samanyolu Galaksisi.
Yıldız Sistemi: Bir yıldız ve onun çekim gücünün etkisi altındaki gezegenler ve diğer gökci-simlerinden oluşan sistemlerdir. Güneş sistemi.
Güneş Sistemi: Güneş'in çekim gücü etki-sindeki 9 gezegen, uyduları ve diğer gökcisim-lerinin oluşturduğu bir sistemdir. Güneş sisteminde yer alan gezegenlerin uzaklık ve büyüklük sıralanışı şöyledir.
DÜNYA' NIN ŞEKLI VE BOYUTLARI
Dünya' nın şekli tam bir küre olmayıp kutuplar-dan biraz basık, Ekvator bölgesinde ise daha şişkin küreye yakın bir şekildir. Dünya' nın bu özel şekline GEOID denir.
Dünya ile ilgili tespit edilmiş başlıca boyut bilgileri şunlardır:
Ekvator çevresi 40.076 km
Kutuplar çevresi 40.009 km
Ekvator yarı çapı 6.377 km
Kutup yarıçapı 6.356 km
Basıklık oranı 1/297
Yüzölçümü 510 milyon km2
Hacmi 1.083.320.000 km3
Özel Paraleller:
Bazı paralellerin yerleri, güneş ışınlarının yere değme açısına bağlı
olarak doğa tarafından belirlenmiştir.
Bunlar :
Ekvator
Dönenceler
Kutup Daireleri
Kutup Noktaları
EKVATORUN ÖZELLIKLERI:
En uzun paraleldir.
Güneşin önünden en hızlı geçen noktaların oluşturduğu paraleldir.
Dünya'nın eksen çevresindeki dönüş hızı Ekvator'da
yaklaşık 1670 km/saat'tir.
Güneş ışınlarını 21 Mart ve 23 Eylül'de dik açıyla alır.
Yıl boyunca sıcak olduğundan termik alçak basınç kuşağıdır.
Yükseltici hava hareketleri görüldüğü için bol yağış alır.
Gece ve gündüz süreleri yıl boyunca birbirine eşit ve 12'şer saattir.
Dönencelerin Özellikleri
Yerleri, yer ekseninin eğikliğine bağlı olarak belirlenen Dönenceler,
23 27' Kuzey ve Güney paralelleridir.
Kuzey Yarım Küre'dekine Yengeç Dönencesi, Güney Yarım Küre'dekine
Oğlak dönencesi denir.
Orta kuşak ile Tropikal kuşağı birbirinden ayırırlar.
Güneş ışınlarının düz zeminlere dik geldiği en son noktalardır.
Yengeç Dönencesi 21 Haziran'da, Oğlak Dönencesi 21 Aralık'ta
Güneş ışınlarını dik açı ile alır.
Kutup Noktalarının Özellikleri
90. Kuzey ve Güney paralelleridir.
Güneş ışınlarının düz zeminlere en dar açıyla geldiği yerlerdir.
Sürekli soğuk olduğundan kutuplar ve çevresinde yıl boyunca termik
yüksek basınç kuşakları oluşur.
Aydınlanma çemberinin 21 mart ve 23 Eylül'de teğet geçtiği yerlerdir.
Bir yıl içinde 6 ay sürekli gündüz, 6 ay sürekli gece yaşanır.
Çizgisel hızın sıfır, yerçekiminin en fazla olduğu yerlerdir.
Kutup Dairelerinin Özellikleri
Yerleri, yer ekseninin eğikliğine bağlı olarak belirlenen Kutup Daireleri,
6633' Kuzey ve Güney paralelleridir.
Kutup kuşağı ile Orta kuşağı birbirinden ayırırlar.
Aydınlanma çemberinin yıl içinde yer değiştirdiği ve 21 Haziran ile 21
Aralık'ta teğet geçtiği paralellerdir.
21 Haziran'da Kuzey Kutup Dairesi'nde, 21 Aralık'ta Güney Kutup Dairesi'nde
24 saat gündüz yaşanır.
Dünyanın Geoid Şekline Bağlı Sonuçlar:
Dünya'nın geoid şekli nedeniyle, yerçekimi Ekvator'dan kutuplara
doğru artar
Dünya, geoid değil de küre şeklinde olsaydı, yerçekimi Dünya'nın
her yerinde aynı olurdu.
Dünya'nın geoid şekli nedeniyle Ekvator diğer paralellerden ve
meridyenlerden daha uzundur. Dünya küre şeklinde olsaydı, Ekvator
çevresi (kutupları çevreleyen iki meridyenin uzunluğu) birbirine eşit olurdu.
Ekvator çevresi =40.077 km
Kutuplar çevresi=40.009
DÜNYA' NIN ŞEKLININ SONUÇLARI
1. Ekvator'dan kutuplara gidildikçe yerçekimi artar.
2. Güneş ışınlarının düşme açısı kutuplara gidildikçe daralır.
3. Paralellerin boyları kutuplara gidildikçe küçülür.
4. Meridyenlerin arası kutuplara gidildikçe daralır.
5. Yeryüzünden yükseldikçe görülen alan genişler.
6. Dünya' nın dönüş hızı Ekvator'dan kutup-lara doğru gidildikçe azalır. (Ekvator'da 1670 km/saat Kutuplarda O km/saat)
7. Kuzey kutbundan güneye gidildikçe Kutup Yıldızının görünüm açısı küçülür.
8. Doğuya gidildikçe Güneş daha erken batar.
9. Dünya'nın bir yarısında gece diğer yarısında gündüz yaşanır.
10. Ay tutulmasında Dünya'nın gölgesi Ay üzerine daire biçiminde düşer.
11. Ekvator'dan kutuplara doğru sıcaklık azalır.
12. Ekvator çemberi, meridyenlerden ve para-lellerden daha uzun olur.
Örnek: (1993/ÖYS)
Iki meridyen arasındaki uzaklığın Ekva-tor'dan kutuplara gidildikçe azalmasının nedeni, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Dünya'nın şeklinin geoid olması
B) Meridyen boylarının eşit olması
C) Paraleller arasında kalan meridyen yay-larının eşit olması
D) Eksenin Ekvator düzlemini dik kesmesi
E) Ekvator düzlemi ile eklipliğin çakışmaması
Yanıt: A
Termik Basınç Kuşakları
Dünya'nın küreselliği nedeniyle ısınma ve soğumaya bağlı oluşan basınçlara
termik basınç denir. Güneş ışınlarını, yıl boyunca dik ve dike yakın açılarla
alan Ekvator fazla ısınır. Isınan hava genleşerek yükselir ve basınç düşer.
Kutuplar, ışınları dar açı ile aldığından her zaman soğuktur.Soğuk hava ağır
olduğu için yere çöker ve basınç yükselir.
Dünya'nın küreselliği nedeniyle, Kutup Yıldızı'nın görünüm açısı Kuzey
Kutbu'ndan Ekvator'a doğru daralır. Bu nedenle 60. Kuzey
paralelinde 60° açı ile görülen Kutup Yıldızı Güney Kutbu'nda görülmez.
Dünya'nın küreselliği nedeniyle hep aynı yönde hareketle başlangıç
noktasına ulaşılır. 1519 yılında Macellan tarafından, hep batıya
gidilerek çıkış noktasına varılabileceği düşüncesi ile Ispanya'nın
Cadiz Körfezi'ndeki Sancular Limanı'nda başlatılan ve aynı
limanda 1522 yılında son bulan Dünya seyahati ile bu
sonuca ulaşılmıştır.
DÜNYA'NIN HAREKETLERI
Dünya'nın Kendi Ekseni Etrafında
Dönmesi (Günlük Hareket)
Dünya kendi ekseni etrafındaki dönüşünü, batıdan doğuya doğru 24 saatte tamamlar. Buna 1 gün denir.
Dünya, kendi ekseni etrafında atmosfer ile birlikte döndüğü için bu dönüş hissedilmez. Dünya'nın kendi ekseni etrafındaki hızı en fazla Ekvator üzerindedir. Bu hız saatte 1670 km.dir.
Dünya'nın Kendi Ekseni Etrafındaki Dönüşünün Sonuçları:
Gece ve gündüz birbirini takip eder.
Güneş ışınlarının günlük geliş açıları değişir.
Günlük sıcaklık farkları meydana gelir. Bunun sonucunda;
- Fiziksel çözülme oluşur.
- Günlük basınç farkları oluşur.
- Meltem rüzgarları oluşur.
Merkez kaç kuvveti meydana gelir. Bunun sonucunda;
- Sürekli rüzgarların (Alize, Batı, Kutup) yönlerinde sapmalar meydana gelir.
- Okyanus akıntıları (Gulf - stream, Labrador, vs.) halkalar oluşturur ve yönlerinde sapmalar olur.
Yerel saat farkları meydana gelir.
Cisimlerin gün içindeki gölge uzunlukları değişir.
Güneş doğuda erken doğar, batar ve batıda geç doğar, batar.
Dinamik basınç kuşakları meydana gelir.
DÜNYANIN HIZI :
Dünyanın uzayda birden çok hareketi vardır.Biz bunlardan dünyanın kendi ekseni ve Güneş etrafındaki hareketi sırasındaki hızını inceleyeceğiz.
1-YÖRÜNGEDEKI HIZI 9.sınıf coğrafya tüm konuları ayrıntılıünya güneş etrafında dönerken saatte107 bin km hızla döner.Bu hız dünya güneşe yaklaştığı zaman fazlalaşırken ,güneşten uzaklaştığı zaman hız azalır.Eğer bu hız şimdikinin iki katı olsaydı o zaman, bir gün 24 saat bir yıl 182,5 olurdu.Hız yarıya inseydi bir gün24 saat ,bir yıl 730,5 gün olurdu.
2-KENDI EKSENI ETRAFINDAKI HIZI :
A)AÇISAL HIZ :Dünyanın birim zaman içinde taradığı açıya denir.
1-Dünyanın bir saatteki açısal hızı 15º dir.
2-Dünyadaki bütün meridyenler 24 saatte 360º lik aşıyla dönerler.
3-Her meridyenin açısal hızı eşittir.
4-Açısal hız meridyenlere bağlıdır.
B)ÇIZGISEL HIZ : Enlemlere bağlıdır. Çizgisel hız ekvatordan kutuplara doğru gittikçe azalır.En fazla hız ekvatordadır.Ve saatte 1670km dir.Bu hız dünyanın 1 saatteki hızı 15º olduğu kabul edilip 15×111=1670 km şeklinde bulunur.Bu hızın farklı olması sonucunda :
1-Yerçekimi ekvatordan kutuplara gidildikçe artar.
2-Güneş ekvatorda çabuk doğar çabuk batar.Bu süre ekvatordan kutuplara gidildikçe artar.Bundan dolayı ekvatorda tan ve gurup vakitleri yoktur.
3-Gece - gündüz süresi en az ekvatorda değişirken en az kutuplarda değişir.
4-Iki meridyen arasındaki zaman farkı her yerde aynı olur.
NOT: Eğer çizgisel hız iki katına çıksaydı 1 gün 12 saat bir yıl 730.5 gün olurdu.
DÜNYANIN GÜNEŞ ETRAFINDA YILLIK HAREKETI VE SONUÇLARI EKSEN EÄžIKLIÄžI
1. Dünya, kendi ekseni etrafındaki günlük dönüşünü sürdürürken, bir yandan da Güneş'in çevresinde dolanır. Dünya, Güneş etrafındaki dönüşünü elips şeklindeki bir yörünge üzerinde 365 gün 6 saatte tamamlar. Buna 1 yıl denir.
Dünya, 939 milyon km lik yörüngesi üzerinde saatte 108 bin km. hızla hareket eder.,
ELIPS BIÇIMINDEKI YÖRÜNGENIN SONUÇLARI
Dünya'nın Güneş'e olan uzaklığı sabit değildir. Bazen yaklaşırken, bazen uzaklaşır. Bunun nedeni, Dünya yörüngesinin elips şeklinde olmasıdır. Dünya'nın Güneş'e en yakın olduğu 3 Ocak tarihine Perihel (Günberi) denir. Dünya'nın Güneş'ten en uzak olduğu 4 Temmuz tarihine ise Afel (Günöte) denir.
*NOT:Dünya'nın Güneş'e yaklaşıp uzaklaşması, Dünya üzerindeki sıcaklık dağılışını belirgin olarak etkilemez. Sıcaklık dağılışını etkileyen temel etken güneş ışınlarının geliş açısıdır.*
Dünya'nın hızı sabit değildir. Hız, günberi tarihinde artarken, günöte tarihinde azalır. Bunun sonucunda;
- Mevsim süreleri farklıdır.
- Eylül ekinoksu iki günlük gecikmeyle gerçekleşir.
- Şubat ayı iki gün kısa sürer.
Dünya'nın Güneş Etrafındaki Dönüşünün Sonuçları:
Mevsimlerin oluşmasına ve değişmesine neden olur.
Mevsimlik sıcaklık farkları meydana gelir.
Kara ve denizler arasında sıcaklık farkları oluşur.
Muson rüzgarları meydana gelir.
Gece - gündüz uzunlukları değişir.
Güneş'in ufuk üzerinde doğduğu yer ve saat ile, Güneş'in ufukta battığı yer ve saat değişir.
Güneş ışınlarının yeryüzüne düşme açıları değişir.
Cisimlerin gölge boyları değişir.
Aydınlanma çemberi mevsimlere göre yer değiştirir.
Güneş ışınları yıl boyunca dönencelere bir kez, dönenceler arasına iki kez dik düşer.
Dünya'nın Eksen Eğikliği
Dünya'nın elips şeklindeki yörüngesinden geçen düzleme Ekliptik (yörünge) düzlemi, Ekvator'dan geçen düzleme ise Ekvator düzlemi denir.
Dünya ekseninin 23°27' eğik oluşunun sonuçları şunlardır:
Güneş ışınlarının yeryüzüne düşme açısı yıl boyunca değişir.
Güneş'in doğuş ve batış saatleri ile yerleri değişir.
Aydınlanma çemberinin sınırı mevsimlere göre değişir.
Mevsimlerin oluşumuna neden olur.
21 Aralık'ta Güney Yarım Küre'nin, 21 Haziran'da ise, Kuzey Yarım Küre'nin Güneş'e daha dönük olmasına neden olur.
Gece ile gündüz süreleri arasındaki farkın, Ekvator'dan kutuplara gidildikçe artmasına neden olur.
Yıl içinde cisimlerin gölge uzunlukları değişir.
Dönencelerin ve kutup dairelerinin sınırlarını belirleyerek, matematik iklim kuşaklarının oluşumuna neden olur.
Matematik Iklim Kuşaklarının Oluşmasının Temel sebebi Eksen eğikliğidir€¦
EKSEN EÄžIKLIÄžI OLMASAYDI;
(Ekvator düzlemi ile ekliptik üst üste çakışsaydı veya yer ekseni ekliptiği dik olarak kesseydi)
Dönenceler ve kutup daireleri oluşmazdı.
Güneş ışınları sadece Ekvatora dik gelirdi.
Mevsim değişmesi olmazdı. Sürekli aynı mevsim hüküm sürerdi.
Aydınlanma dairesi sürekli kutup noktalarına teğet geçerdi.
Gece gündüz süreleri birbirine eşit olurdu.
Güneşin doğuş-batış konumu ve saati değişmezdi.
Kısacası; sürekli ekinoks durumu yaşanırdı.
EKSEN EÄžIKLIÄžI 20°OLSAYDI
Güneş ışınlarının dik geldiği alan daralırdı.
Güneş ışınlarının düşme açısında değişim azalacağından,Ekvatoral bölgenin sıcaklık ortalaması artardı.
Kutup kuşağı ve tropikal kuşağın alanları daralırken , ılıman kuşak genişlerdi.
Yurdumuzda yazlar daha serin, kışlar daha ılık olurdu.
Kutup noktalarının sıcaklığı azalırdı.
NOT
Eksen eğikliği kaç derece ise Kutup noktalarına güneş ışınları en fazla o açıyla düşer.
Aydınlanma çizgisi daha az yer değiştireceğinden gece ile gündüz arasındaki fark azalırdı.
NOT
Eksen eğikliği küçüldükçe gece ile gündüz arasındaki fark azalır. Eksen eğikliği büyüdüğünde ise fark artar.
EKINOKS - SOLSTIS GÜNLERI VE ÖZELLIKLERI( MEVSIMLER)
Dünya'nın Güneş etrafında dönmesi ve eksen eğikliğine bağlı olarak dört önemli gün ortaya çıkar. Bu günler aynı zamanda mevsimlerin başlangıcıdır.
21 Mart ve 23 Eylül tarihlerine ekinoks (gece - gündüz eşitliği) tarihleri, 21 Aralık ve 21 Haziran tarihlerine de solstis (gündönümü) tarihleri denir
21 HAZIRAN DURUMU:
a.. Kuzey Yarım Küre
Güneş ışınları Yengeç Dönencesi'ne 90°lik açı ile düşer.
Yaz mevsiminin başlangıcıdır.
En uzun gündüz, en kısa gece yaşanır.
Yengeç Dönencesi'nden kuzeye gidildikçe gündüz süresi uzar, gece süresi kısalır.
Bu tarihten itibaren gündüzler kısalmaya, geceler uzamaya başlar. Fakat 23 Eylül tarihine kadar gündüzler gecelerden uzundur.
Aydınlanma çemberi Kuzey Kutup Dairesi'ne teğet geçer.
Yengeç Dönencesi'nin kuzeyi, güneş ışınlarını yıl içerisinde alabileceği en dik açı ile alır. Bu tarihten itibaren güneş ışınlarının gelme açıları küçülmeye başlar.
Yengeç Dönencesi'nin kuzeyinde en kısa gölge yaşanır. Bu tarihten itibaren gölge boyları uzamaya başlar.
b. Güney Yarım Küre
Güneş ışınları Oğlak Dönencesi'ne 43°06' lık açı ile düşer.
Kış mevsiminin başlangıcıdır.
En uzun gece, en kısa gündüz yaşanır.
Oğlak Dönencesi'nden güneye gidildikçe gece süresi uzar, gündüz süresi kısalır.
Bu tarihten itibaren geceler kısalmaya, gündüzler uzamaya başlar. Fakat 23 Eylül tarihine kadar geceler gündüzlerden uzundur.
Aydınlanma çemberi Güney Kutup Dairesi'ne teğet geçer.
Oğlak Dönencesi'nin güneyi güneş ışınlarını yıl içerisinde alabileceği en dar açı ile alır. Bu tarihten itibaren güneş ışınlarının gelme açıları büyümeye başlar.
Oğlak Dönencesi'nin güneyinde en uzun gölge yaşanır. Bu tarihten itibaren gölge boyları kısalır.
23 EYLÜL DURUMU
Kuzey ve Güney Yarım Küre
Güneş ışınları öğle vakti Ekvator'a 90°lik açı ile düşer.
Gölge boyu Ekvator'da sıfırdır.
Güneş ışınları bu tarihten itibaren Güney Yarım Küre'ye dik düşmeye başlar.
Bu tarihten itibaren Kuzey Yarım Küre'de geceler, gündüzlerden uzun olmaya başlar. Güney Yarım Küre'de ise tam tersi olur.
Bu tarih Kuzey Yarım Küre'de Sonbahar, Güney Yarım Küre'de Ilkbahar başlangıcıdır.
Aydınlanma çemberi kutup noktalarına teğet geçer. Bu tarihte Güneş her iki kutup noktasında da görülür.
Dünya'da gece ve gündüz birbirine eşit olur.
Bu tarih Kuzey Kutup Noktası'nda 6 aylık gecenin, Güney Kutup Noktası'nda ise 6 aylık gündüzün başlangıcıdır.
21 ARALIK DURUMU
a. Kuzey Yarım Küre
Güneş ışınları Yengeç Dönencesi'ne 43°06' lık açı ile gelir.
Kış mevsiminin başlangıcıdır.
En uzun gece, en kısa gündüz yaşanır.
Yengeç Dönencesi'nden kuzeye gidildikçe gece süresi uzar, gündüz süresi kısalır.
Bu tarihten itibaren geceler kısalmaya, gündüzler uzamaya başlar. Fakat 21 Mart tarihine kadar, geceler gündüzlerden uzundur.
Aydınlanma çemberi Kuzey Kutup Dairesi'ne teğet geçer.
Yengeç Dönencesi'nin kuzeyi güneş ışınlarını yıl içerisinde alabileceği en dar açı ile alır. Bu tarihten itibaren güneş ışınlarının gelme açıları büyümeye başlar.
Yengeç Dönencesi'nin kuzeyinde en uzun gölge yaşanır. Bu tarihten itibaren gölge boyları kısalmaya başlar.
b. Güney Yarım Küre
Güneş ışınları Oğlak Dönencesi'ne 90° lik açı ile gelir.
Yaz mevsiminin başlangıcıdır.
En uzun gündüz, en kısa gece yaşanır.
Oğlak Dönencesi'nden güneye gidildikçe gündüz süresi uzar, gece süresi kısalır.
Bu tarihten itibaren gündüzler kısalmaya geceler uzamaya başlar. Ancak 21 Mart tarihine kadar, gündüzler gecelerden uzundur.
Aydınlanma çemberi Güney Kutup Dairesi'ne teğet geçer.
Oğlak Dönencesi'nin güneyi güneş ışınlarını yıl içerisinde alabileceği en dik açı ile alır. Bu tarihten itibaren güneş ışınlarının gelme açıları küçülmeye başlar.
Oğlak Dönencesi'nin güneyinde en kısa gölge yaşanır. Bu tarihten itibaren gölge boyları uzamaya başlar.
21 MART DURUMU
Kuzey ve Güney Yarım Küre
Güneş ışınları öğle vakti Ekvator'a 90° lik açı ile düşer.
Gölge boyu Ekvator'da sıfırdır.
Güneş ışınları bu tarihten itibaren Kuzey Yarım Küre'ye dik düşmeye başlar.
Bu tarihten itibaren Güney Yarım Küre'de geceler, gündüzlerden uzun olmaya başlar. Kuzey Yarım Küre'de ise tam tersi olur.
Bu tarih Güney Yarım Küre'de Sonbahar, Kuzey Yarım Küre'de Ilkbahar başlangıcıdır.
Aydınlanma çemberi kutup noktalarına teğet geçer. Bu tarihte Güneş her iki kutup noktasında da görülür.
Dünya'da gece ve gündüz süreleri birbirine eşit olur.
Bu tarih Güney Kutup Noktası'nda 6 aylık gecenin, Kuzey Kutup Noktası'nda ise 6 aylık gündüzün başlangıcıdır
Harita Bilgisi ,**çekler,ölçek çeşitleri,Haritada uzunluk ve Alan Hesaplamaları
Yeryüzünün tamamının ya da bir bölümünün, kuşbakışı görünüşünün, belli bir ölçek dahilinde küçültülerek, bir düzlem üzerine aktarılmasıyla elde edilen çizime harita denir.
Bir çizimin harita özelliği taşıyabilmesi için gerekli olan koşullar şunlardır:
1. Kuşbakışı olarak çizilmiş olması
Haritası çizilen alanın tam tepeden görünüşü kuşbakışı olarak adlandırılır. Haritaların çiziminde tepeden görünüm sağlanamaz ise yeryüzü şekillerinin biçimlerinde, boyutlarında ve birbirlerine göre uzaklıklarında değişmeler olur.
2. **çekli olması
Haritalardaki küçültme oranına ölçek denir. Bir başka ifade ile harita üzerindeki uzunlukların gerçek uzunluklara olan oranıdır. Yerşekillerinin biçimleri ve boyutları, oldukları gibi aktarılamadığı için, belli bir ölçek dahilinde küçültülmesi gereklidir. **çek iki şekilde gösterilir.
a. Kesir ölçek: Küçültme oranı kesirli sayılarla ifade edilen ve haritalarda en çok kullanılan ölçeklerdir. 1/500, 1/5.000, 1/50.000, 1/500.000 gibi.
Kesir ölçeklerde pay her zaman 1 dir. Paydada yer alan sayı ise, haritası çizilen alanın kaç defa küçültüldüğünü gösterir.
b. Çizik (Grafik) **çek: Eşit dilimlere ayrılmış bir çizgi üzerinde harita üzerindeki uzunlukların gerçek uzunluklara oranının gösterildiği ölçeklerdir.
Herhangi bir yerin, kuşbakışı görünüşünün ölçeksiz ve kabataslak olarak bir düzleme aktarılmasına kroki denilmektedir. Harita ile kroki arasındaki fark, krokinin ölçeksiz, haritanın ise ölçekli olmasıdır.
3. Bir düzleme aktarılmış olması
Dünya'nın kutuplardan basık, Ekvator'dan şişkin kendine has küresel bir şekli vardır. Dünya'nın küresel yüzeyi düzleme aktırılırken bazı güçlüklerle karşılaşılır. Bunun nedeni, küresel yüzeyin düzleme aktarılmasının geometrik açıdan imkansız olmasıdır. Buna bağlı olarak haritalar çizilirken, kara ve denizlerin yerküre üzerindeki biçimleri ve genişlikleri tam olarak yansıtılamamakta ve boyutlarında gerçeğe uymayan bozulmalar olmaktadır. Haritalarda görülen ise, gerçeğin az ya da çok benzeridir.
Harita çizimindeki zorluklar dikkate alınarak bazı metodlar geliştirilmiştir. Buna projeksiyon (izdüşüm) yöntemleri adı verilir.
Projeksiyonlar, izdüşüm (Yükseltinin sıfır m. kabul edilmesi) esasına göre çizildiğinden, yükseltinin fazla olduğu yerlerde ve ülkelerde izdüşüm alan ile gerçek alan arasındaki fark artar.
Türkiye'de, izdüşüm alan ile gerçek alan arasındaki farkın en fazla olduğu bölgeler Doğu Anadolu ve Karadeniz, en az olduğu bölgeler ise Marmara ve Güneydoğu Anadolu'dur.
Başlıca projeksiyon yöntemleri şunlardır:
Silindir Projeksiyon: Ekvator ve çevresindeki bölgelerin çiziminde kullanılır.
Konik Projeksiyon: Kutuplar ve çevresindeki bölgelerin çiziminde kullanılır.
Düzlem (Ufki) Projeksiyon: Bu projeksiyonla elde edilen haritalarda biçim ve alan bozulmaları çok fazladır. Bu haritalar daha çok denizcilik ve havacılıkta kullanılır.
HARITA ÇEŞITLERI
A. KULLANIM AMAÇLARINA GÖRE HARITALAR
1. Idari ve Siyasi HaritalarÜlkelerin başka ülkelerle olan sınırlarının gösterildiği haritalara siyasi haritalar adı verilirken, ülkelerin kendi içerisindeki illeri, eyaletleri, bölgeleri gösteren haritalara idari harita denir.
2. Beşeri ve Ekonomik Haritalar
Nüfus, göç, yerleşme, tarım, hayvancılık, sanayi, turizm, vb. dağılışını gösteren haritalardır
3. Fiziki Haritalar
Yeryüzü şekillerinin fiziki yapısını, dağılış ve yükseltilerini gösteren haritalardır.
4. Özel Haritalar
Belirli bir konu için özel olarak hazırlanan haritalardır. (Jeomorfoloji, meteoroloji, toprak haritaları gibi.)
B. ÖLÇEKLERINE GÖRE HARITALAR
1. Büyük ölçekli Haritalar
Planlar: ölçeği 1/20.000'e kadar olan haritalardır. Şehir imar planları, kadastro haritaları bu türdendir.
b. Topoğrafya Haritaları: ölçeği 1/20.000 ile 1/200.000 arasında olan haritalardır. Ulaşım haritaları ile topoğrafik, jeolojik, morfolojik haritalar bu türdendir.
Büyük ölçekli haritaların genel özellikleri şunlardır:
- Paydası küçüktür.
- Dar alanları gösterir.
- Ayrıntıyı gösterme gücü fazladır.
- Küçültme oranı azdır.
- Aynı alanı gösteren küçük ölçekli haritalara göre düzlemde daha fazla yer kaplarlar.
- Izohipsler arası yükselti farkı azdır.
- Bozulma oranı azdır.
2. Orta ölçekli Haritalar
ölçeği 1/200.000 ile 1/500.000 arasında olan haritalardır
3. Küçük ölçekli Haritalar
ölçeği 1/500.000 den daha küçük olan haritalardır. Bu haritalar Dünya'nın, kıtaların, ülkelerin tamamını veya bir bölümünü gösterir.
Küçük ölçekli haritaların genel özellikleri şunlardır:
- Paydası büyüktür.
- Geniş alanları gösterir.
- Ayrıntıyı gösterme gücü azdır.
- oranı fazladır.
- Aynı alanı gösteren büyük ölçekli haritalara göre düzlem üzerinde daha az yer kaplarlar.Küçültme
- Izohipsler arası yükselti farkı fazladır.
- Bozulma oranı fazladır.
HARITA PROBLEMLERI
Harita problemlerinde en çok km'yi cm'ye veya cm'yi km'ye çevirme işlemi vardır. Bunun için, cm'yi km'ye çevirirken 5 sıfır silinir. Km'yi cm'ye çevirirken de 5 sıfır eklenir.
1. Uzunluk Problemleri
Kısaltmalar;
G.U. = Gerçek Uzunluk
H.U. = Haritadaki Uzunluk
ölçek. P. = **çeğin Paydası
a. Gerçek Uzunluk: Harita uzunluğu ile ölçek verilerek gerçek uzunluk sorulduğunda aşağıdaki formül kullanılır.
Gerçek Uzunlk:Harita Uzunluğu X **çeğin Paydası
b. Harita Uzunluğu: Gerçek uzunluk ile ölçek verilerek harita uzunluğu sorulduğunda aşağıdaki formül kullanılır.
HARITA UZUNLUÄžU : GERÇEK UZUNLUK
---------
ÖLÇEÄžIN PAYDASI
c. ölçek: Gerçek uzunluk ile harita uzunluğu verilerek ölçek sorulduğunda aşağıdaki formül kullanılır.
ÖLÇEK :HARITA UZUNLUÄžU
---------
GERÇEK UZUNLUK
2. Alan Problemleri
Kısaltmalar;
G.A. = Gerçek Alan
H.A. = Haritadaki Alan
ölçek. P2 = ölçeğin Paydasının Karesi
a. Gerçek Alan: Haritadaki alan ve ölçek verilerek gerçek alan sorulduğunda aşağıdaki formül kullanılır.
G.A = H.A x **ç.P2
b. Harita Alanı: Gerçek alan ve ölçek verilerek haritadaki alan sorulduğunda aşağıdaki formül kullanılır.
HARITA ALANI GERÇEK ALAN
--------
ÖLÇEÄžIN PAYDA KARESI
c. Ölçek: Gerçek alan ile harita alanı verilerek ölçek sorulduğunda aşağıdaki formül kullanılır. **ÇEÄžIN PAYDA KARESI: GERÇEK ALAN
--------
HARITADAKI ALAN
3. Çizik ölçeğin Kesir ölçeğe Çevrilmesi
Harita problemlerinde çizik ölçek verilip kesir ölçeğe çevrilmesi istendiğinde;
formülü kullanılır.
IKLIM BILGISI, IKLIM ELEMANLARI,ATMOSFER VE ÖZELLIKLERI,SICAKLIK DAÄžILIŞINI ETKILEYEN FAKTÖRLER,DÜNYA YILLIK,TEMMUZ ve OCAK AYI SICAKLIK ORTALAMALARI€¦
IKLIM
Geniş bir sahada, uzun yıllar boyunca (40 - 50 yıl) devam eden, atmosfer olaylarının ortalamasına iklim denir.
HAVA DURUMU
Dar bir sahada, kısa süre içerisinde görülen atmosfer olaylarına hava durumu denir.
KLiMATOLOJI
Geniş sahalarda, uzun yıllar devam eden atmosfer olaylarının ortalamalarını tespit ederek, iklim bölgelerini ve karakterlerini inceleyen bilim dalına klimatoloji denir.
METEOROLOJIDar sahalarda, kısa süreli atmosfer olaylarını inceleyen bilim dalına meteoroloji denir.
Iklimin insan ve çevre üzerindeki etkileriInsanların;
- Yeryüzüne dağılışlarını,
- Ekonomik faaliyetlerini,
- Yiyecek ve giyeceklerini,
- Fizyolojik gelişimlerini,
- Karakterlerini,
- Kültür faaliyetlerini, etkiler.
Endüstrinin dağılışını etkiler.
Konut tipini ve malzemesini etkiler.
Ulaşım faaliyetlerini etkiler.
Turizm faaliyetlerini etkiler.
Tarım faaliyetlerini etkiler.
Tarım ürünleri çeşitliliğini etkiler.
Toprak oluşumunu ve verimlilik derecesini etkiler.
Yeryüzü şekillerinin oluşumunu etkiler.
Bitki örtüsü çeşitliliğini etkiler.
Göllerin oluşumunu ve göl sularının kimyasal özelliğini etkiler.
Akarsu debilerini ve rejimlerini etkiler.
Hayvan türleri ve dağılışını etkiler.
Dış kuvvetlerin etki alanlarını ve dağılışını etkiler.
Kayaların çözülme türünü belirler.
Erozyonu etkiler.
Kalıcı kar sınırı yükseltisini etkiler.
Denizlerin tuzluluk oranlarını etkiler.
ATMOSFER ve ÖZELLIKLERi
Dünya'yı gazlardan meydana gelen bir geosfer (tabaka) kuşatır. Buna atmosfer denir.
Atmosferin Katları
Troposfer: Atmosferin en alt tabakasıdır. Ekvator üzerindeki kalınlığı 16 - 17 km, 45° enlemlerinde 12 km, kutuplardaki kalınlığı ise 9 - 10 km dir. Bunun nedeni, Ekvator'daki hava kütlelerinin ısınarak yükselmesi, kutuplarda ise soğuyan havanın ağırlaşarak alçalmasıdır. iklim olayları troposferin 3 - 4 km lik kısmında meydana gelir. Çünkü, iklim olaylarında çok etkili olan su buharı troposferin 3 - 4 km lik kısmında bulunur. Troposfer daha çok yerden yansıyan ışınlarla ısınır.
Atmosferdeki gazların % 75'i troposfer katında bulunmaktadır.
Stratosfer: Troposferden itibaren 17 - 30 km ler arasında bulunur. Bu tabakada su buharı olmadığı için, iklim olayı görülmez. Stratosferde sıcaklık değişimi yok gibidir. Sıcaklık -45°C civarındadır. Stratosferde yerçekimi çok azaldığı için cisimler gerçek ağırlıklarını kaybederler. Üst kısımlarında ozon gazı bulunur.
Şemosfer: Stratosferden sonra 30 - 90 km ler arasında bulunur. iki kısımdan oluşur.
a. Ozonosfer: içerisinde bulundurduğu ozon gazından dolayı bu ismi almıştır. Güneş'ten gelen ve canlı yaşamı için zararlı olan ışınları (Ultraviyole ışınları gibi) tutar. Bundan dolayı canlıların koruyucu katıdır. Dünya'nın aşırı ısınıp, soğumasını önler.
b. Kemosfer: Bu katmana kemosfer denilmesinin nedeni, içerisinde bazı kimyasal olayların meydana gelmesidir. Az miktarda zararlı ışınların tutulması burada da görülür.
Iyonosfer: Şemosferden sonra 90 - 300 km'ler arasında bulunur. Bu tabakadaki gazlar ultraviyole ışınlarının etkisi ile iyonlara ayrılmıştır. iyonlaşma sırasında açığa çıkan enerji ile sıcaklığı yükselmiştir. (250°C) iyonlar arasında elektron alışverişi son derece fazladır. Bundan dolayı haberleşme sinyalleri, radyo dalgaları bu tabakadan yansır.
Eksosfer: Atmosferin en üst ve en dış sınırını oluşturur. Eksosferde bazı gaz molekülleri yerçekimi etkisinden kurtularak uzaya kaçar. Bu nedenle dış sınırı kesin olarak tespit edilememekte, 10.000 km ye kadar çıktığı sanılmaktadır.
Atmosferin Faydaları
Iklim olayları meydana gelir.
Canlı yaşamı için gerekli gazları ihtiva eder.
Güneş'ten gelen zararlı ışınları tutar.
Dünya'nın aşırı ısınmasını ve soğumasını engeller.
Dünya ile birlikte dönerek sürtünmeden doğacak yanmayı engeller.
Uzaydan gelen meteorların parçalanmasına neden olur.
Güneş ışınlarının dağılmasını sağlayarak, gölgede kalan kısımların da aydınlanmasını sağlar. Bir başka ifade ile gölgelerin tam karanlık olmasını önler.
Işığı, sesi, sıcaklığı geçirir ve iletilmesini sağlar.
Hava akımları sayesinde gündüz olan kesimlerin aşırı sıcak, gece olan kesimlerin de aşırı soğuk olmasını engeller.
IKLIM ELEMANLARI
A. SICAKLIK
Yeryüzündeki sıcaklığın kaynağı Güneş'tir. Yeryüzünün Güneş'ten aldığı ısı miktarına sıcaklık denir. Termometre ile ölçülür. Sıcaklığın birimi santigrat derece (°C) dir.
Güneş ışınları vasıtasıyla gelen ısı enerjisi, atmosferi geçerek yeryüzüne ulaşır ve yeryüzünü ısıtır. Ancak, Güneş'ten gelen enerjinin tümü yeryüzüne kadar ulaşamaz. Bir kısmı atmosferde alıkonur, bir kısmı atmosferin yüzeyinden geri yansır.
Atmosfere gelen enerji % 100 kabul edilirse;
Enerjinin % 25'i bulutların ve atmosferin etkisi ile uzaya doğru yansır.
% 25'i atmosferde dağılarak gölge yerlerin aydınlatılmasını ve gök yüzünün mavi görünmesini sağlar.
% 15'i atmosfer tarafından emilerek atmosferin ısınmasını sağlar.
% 35'i yeryüzüne ulaşır. Bu enerjinin % 27'si yeri ısıtır. % 8'i ise yeryüzüne çarptıktan sonra tekrar uzaya yansır.
SICAKLIK DAÄžILIŞINI ETKILEYEN FAKTÖRLER (SICAKLIK ETMENLERI)
1. Güneş ışınlarının yeryüzüne düşme açısı
Yeryüzünde sıcaklık dağılışını etkileyen en önemli faktördür. Güneş ışınları bir yere ne kadar dik düşerse, orası o kadar fazla ısınır. Düşme açısı küçüldükçe ısınma azalır. Düşme açısını belirleyen etkenler şunlardır:
a. Dünya'nın şekli ve enlem: Dünya'nın şekline bağlı olarak, Ekvator'dan kutuplara doğru gidildikçe güneş ışınlarının yere düşme açıları küçülür. Bunun sonucunda da Ekvator'dan kutuplara gidildikçe sıcaklık azalır.
b. Yaşanan Mevsim: Dünya'nın eksen eğikliği ve yıllık hareketine bağlı olarak güneş ışınlarının düşme açısı yıl boyunca değişir.
Buna göre, Kuzey Yarım Küre, yaz mevsiminde güneş ışınlarını daha dik, kışın daha eğik alır.
c. Günün Saati: Dünya'nın günlük hareketine bağlı olarak, güneş ışınlarının bir noktaya geliş açısı gün boyunca değişme gösterir. Güneş ışınları sabah ve akşam eğik açıyla, öğle vakti ise gelebileceği en dik açı ile gelir.
d. Bakı ve eğim: Güneş ışınlarının düşme açısı, yerşekillerinin Güneş'e bakma durumuna göre (Bakıya göre) ve yerşekillerinin eğimine göre değişir.
d. Bakı ve eğim: Güneş ışınlarının düşme açısı, yerşekillerinin Güneş'e bakma durumuna göre (Bakıya göre) ve yerşekillerinin eğimine göre değişir.
2. Güneş ışınlarının atmosferde katettiği yol
Güneş ışınlarının atmosferde aldığı yol uzadıkça enerji kaybı o oranda artar. Dik açı ile gelen ışınlar daha kısa bir yoldan yeryüzüne ulaşır ve daha az kayba uğrar. (Ekvator çevresi gibi)
Dar açı ile gelen ışınlar ise, daha uzun bir yoldan yeryüzüne ulaşır ve daha fazla kayba uğrar. (Kutup çevreleri gibi)
3. Güneşlenme Süresi
Güneşlenme süresi arttıkça sıcaklık artar. Yaz aylarında güneşlenme süresi fazla olduğundan sıcaklık değerleri yüksektir. Yine gün içinde en yüksek sıcaklıkların tam öğle vakti değil, öğleden birkaç saat sonra olması güneşlenme süresi ile ilgilidir. Geceleri ise, Güneş'ten enerji alınmadığı için soğuma görülür. Bu nedenle günün en soğuk anı, sabah Güneş doğmadan önceki andır.
4. Yükselti
Troposfer katında, yerden yükseldikçe sıcaklık değerleri her 100 m. de 0,5 °C azalırken, alçaldıkça her 100 m. de 0,5°C artar.
5. Kara ve Denizlerin Dağılışı
Aynı miktarda güneş enerjisi alan karalar ve denizler aynı derecede ısınmazlar. Karalar denizlere oranla daha fazla ve çabuk ısınırken, denizler daha az ve geç ısınırlar. Yine karalar denizlere oranla daha fazla ve çabuk soğurken, denizler daha az ve geç soğurlar.
Denizler karalara oranla geç ısınıp geç soğuduğu için, karasal iklimlerde en sıcak ay Temmuz, en soğuk ay Ocak iken, denizel iklimlerde en sıcak ay Ağustos, en soğuk ay Şubattır.
6. Nem Miktarı
Nem, bir yerin fazla ısınması ve soğumasını önler. Sıcaklık farkını azaltır. Güneş ışınlarının dik ve dike yakın geldiği Ekvator çevresi Dünya'nın en sıcak yerleri olması gerekirken, nemin fazlalığından dolayı olmamıştır. Dünya'nın en sıcak yerleri ise Dönenceler civarı (Tropikal çöller) olmuştur.
Kış mevsiminde, havanın bulutlu olduğu günlerde, ısı kaybı azaldığından sıcaklık değerleri yüksektir. Havanın bulutsuz olduğu günlerde ise, ısı kaybı daha fazla olduğundan sıcaklık değerleri düşüktür. Kuru ve ayaz bir hava yaşanır.
Nemin fazla olduğu deniz yüzeylerinde, vadilerde ve alçak ovalarda nemin fazlalığından dolayı sıcaklık kaybı az iken, dağ zirvelerinde nemin azlığından dolayı sıcaklık kaybı fazladır.
7. Okyanus Akıntıları
Okyanus akıntıları, hem denizler hem de karalar üzerinde havanın sıcaklığını etkilerler. Bu akıntılar sıcaklığın Ekvator'dan kutuplara doğru düzenli olarak azalmasını engeller.
Ekvator yönünden gelen Gulf - Stream, Brezilya, Kuroşivo ve Alaska gibi akıntılar sıcaklığı yükseltir. Buna karşılık, kutup yönünden gelen Labrador, Kanarya, Oyaşivo, Benguela ve Kaliforniya gibi akıntılar sıcaklığı düşürür.
8. Rüzgarlar
Kuzey Yarım Küre'de güneyden, Güney Yarım Küre'de de kuzeyden esen rüzgarlar, Ekvator yönünden geldikleri için sıcaklığı artırır. Kutup yönünden gelen rüzgarlar ise, sıcaklığı düşürürler. Bu durum enlem - sıcaklık ilişkisine örnektir.
Denizden karaya doğru esen rüzgarlar kışın ılıtıcı, yazın ise serinletici etki yapar.
Karadan denize doğru esen rüzgarlar ise, kışın sıcaklığı düşürücü, yazın ise sıcaklığı yükseltici etki yapar.
9. Bitki Örtüsü
Bitki örtüsü, güneş ışınlarının bir kısmını emerek gündüz yerin fazla ısınmasını önler. Gece ise, yerden ışıyan sıcaklığın bir bölümünü tutarak fazla soğumayı engeller. Bunun sonucunda, bitki örtüsünün gür olduğu alanlar ile seyrek olduğu alanlar arasında, sıcaklığın dağılışı açısından önemli farklar ortaya çıkar.
SICAKLIĞIN YERYÜZÜNDEKI DAĞILIŞI
Sıcaklığın yeryüzüne dağılışı izoterm adı verilen eş sıcaklık eğrileri ile gösterilir. Sıcaklık haritalarına ise izoterm haritaları denir. izoterm haritaları günlük, aylık ve yıllık olabilir. Bu haritaların bir kısmı gerçek sıcaklıkları gösterir. Bunlara gerçek izoterm haritaları denir. Bu haritalarda yükseltinin etkisi hesaba katılır. Bir de, yükselti değerleri her yerde sıfır metre kabul edilerek, sıcaklık değerlerinin buna göre düzenlenip çizildiği haritalar vardır. Bu haritalara da indirgenmiş izoterm haritaları denir. Her yerin gerçek sıcaklığına, yükseltiden dolayı kaybettiği sıcaklığın eklenmesiyle indirgenmiş sıcaklık bulunur.
Örneğin, 1000 m. yükseklikteki bir yerin gerçek sıcaklığı 16°C ise, buranın indirgenmiş sıcaklığı;
Dünya Yıllık Ortalama Sıcaklık Dağılışı
Yeryüzünde üç farklı sıcaklık kuşağı oluşmuştur.
Ekvator'dan kutuplara gidildikçe sıcaklık azalır. Ancak en yüksek sıcaklıklara dönenceler çevresinde rastlanmaktadır.
Kuzey Yarım Küre, Güney Yarım Küre'den daha sıcaktır. Çünkü, Kuzey Yarım Küre'de karalar, Güney Yarım Küre'de denizler daha fazla yer kaplar.
Kuzey Yarım Küre'de, yüksek enlemlerdeki karaların batı kıyıları, doğu kıyılarına göre daha sıcaktır. Sebebi, sıcak okyanus akıntılarıdır. (Gulf - Stream, Alaska, vb.)
Kuzey Yarım Küre'deki sıcaklık farkları Güney Yarım Küre'den daha fazladır. Sebebi, kara - deniz dağılışıdır.
Termik Ekvator ortalama 8° kuzeye kaymıştır. Nedeni, kuzeyde karaların fazla olması ve sıcak okyanus akıntılarının etkisidir.
Dünya Ocak Ayı Ortalama Sıcaklık Dağılışı
Ocak ayında, Kuzey Yarım Küre'de kış mevsimi yaşanır.
Bu ayda Dünya'nın en soğuk yerleri Sibirya, Kanada ve Grönland'ın kuzey bölgeleridir.
Bu ayda Dünya'nın en sıcak yerleri, Oğlak Dönencesi üzerindeki kara içleridir.
Dünya Temmuz Ayı Ortalama Sıcaklık Dağılışı
Temmuz ayında, Kuzey Yarım Küre'de yaz mevsimi yaşanır.
Bu ayda, Dünya'nın en sıcak yerleri Büyük Sahra, Arabistan Yarımadası'nın iç kısımları, iran, Orta Asya, Meksika, Amerika'nın orta kesimleri ve Arizona çevresidir.
Bu ayda Dünya'nın en soğuk yerleri Antarktika Kıtası'ndadır
BASINÇ VE ÖZELLIKLERI
BASINÇ
Atmosferi oluşturan gazların yeryüzüne yaptığı etkiye basınç denir. Basınç barometre ile ölçülür. Basıncın değeri milibar (mb) denilen birimle belirtilir. Aynı basınca sahip olan noktaların birleştirilmesiyle oluşturulan iç içe kapalı eğrilere ise izobar adı verilmektedir.
Atmosferin yeryüzüne yaptığı basınç her yerde aynı değildir.
Atmosfer basıncını etkileyen faktörler şunlardır:
1. Yerçekimi
Yerçekiminin etkisiyle gazlar Dünya'yı çepeçevre kuşatmıştır. Yükseklere doğru çıkıldıkça Ve alçak enlemlere doğru geldikçe yerçekimi azalır. Buna bağlı olarak basınç da azalır.
Yerçekimi ile basınç arasında doğru orantı vardır. Yerçekimi arttıkça basınç artar, yerçekimi azaldıkça basınç azalır.
2. Yükselti
Yükseldikçe basınç azalır. Bunun nedeni, yükseklere doğru çıkıldıkça Atmosfer'i oluşturan gazların yoğunluklarının yerçekimi etkisiyle azalmasıdır. Basınç ile yükselti arasında ters orantı vardır.
3. Termik Etkenler (Sıcaklık)
Sıcaklığın artmasıyla hava genişler, hafifler ve yükselir. Yükselen havanın yere yaptığı basıncın azalmasıyla, alçak basınç alanları doğar.
Sıcaklığın azalmasıyla soğuyan havanın hacmi daralır, ağırlaşır ve alçalır. Alçalan havanın yere yaptığı basıncın artmasıyla yüksek basınç alanları doğar.
Bu şekilde, ısınma ve soğumaya bağlı olarak oluşan basınç merkezlerine termik basınç merkezleri denir. Örneğin, Ekvator çevresi sürekli sıcak olduğundan, burada termik alçak basınçlar oluşmuştur. Kutuplar civarı ise, sürekli soğuk olduğundan burada da termik yüksek basınçlar oluşmuştur. Sıcaklık ile basınç arasında ters orantı vardır.
4. Dinamik Etkenler
Hava kütlelerinin alçalarak yığılması veya yükselerek seyrekleşmesi sonucunda ortaya çıkar.
Örneğin, troposferin üst kısımlarında, Ekvator'dan kutuplara doğru esen Ters (üst) Alize rüzgarları Dünya'nın dönme hareketinin etkisiyle 30° enlemleri civarında alçalarak yüksek basınç alanlarını oluştururlar.
Bununla birlikte, Batı ve Kutup rüzgarları da 60° enlemleri civarında karşılaşınca yükselirler ve burada alçak basınç alanlarını oluştururlar.
işte, bu şekildeki hava hareketlerine bağlı olarak oluşan basınç merkezlerine de dinamik basınç merkezleri denir.
5-Yoğunluk:Atmosferdeki su buharı ve gazların oranına atmosfer
yoğunluğu denir.
Yoğunluk arttıkça basınç ta artar.
Atmosfer basıncı, yere yaptığı basınç derecesine göre üçe ayrılır.
Normal Basınç: 45° enlemlerinde, deniz seviyesinde, 0°C sıcaklıkta, 760 mm yüksekliğindeki cıvanın yaptığı basınca eşit olan atmosfer basıncına normal basınç denir. Bu basınç 1013 milibardır.
Yüksek Basınç (Antisiklon): 1013 milibardan daha yüksek olan basınçlara yüksek basınç denir. Yüksek basıncın görüldüğü yerlerde alçalıcı hava hareketleri vardır.
Alçak Basınç (Siklon): 1013 milibardan daha az olan basınçlara alçak basınç denir. Alçak basıncın görüldüğü yerlerde yükselici hava hareketleri vardır.
YERYÜZÜNDEKI SÜREKLI BASINÇ ALANLARI
1. Termik Kökenli Basınç Alanları
Ekvatoral Alçak Basınç Alanı (Tropikal Siklon) Ekvatoral bölge üzerinde bütün Dünya'yı kuşatan sürekli bir alçak basınç alanı uzanır. Bunun nedeni buraların devamlı ısınmasıdır. Bu basınç kuşağı kışın güneye, yazın da kuzeye doğru genişler.
Kutuplar Yüksek Basınç Alanı (Polar Antisiklon) Kutuplar yıl boyunca soğuk olduklarından, buralarda sürekli bir yüksek basınç alanı oluşmuştur. Bu basınç alanı kışın genişler, yazın da daralır.
2. Dinamik Kökenli Basınç Alanları
Ekvator Üstü Yüksek Basınç Alanı (Subtropikal Antisiklon) Ekvatoral bölgede, ısınarak yükselen hava kütleleri üst alizeler halinde kutuplara doğru eserken, gerek Dünya'nın ekseni etrafında dönmesinden, gerekseyerçekimi ve soğumadan dolayı 30° enlemleri civarında alçalır. Sonuçta, bu enlemlerde yüksek basınç alanı oluşur.
Kutup Altı Alçak Basınç Alanı (Subpolar Siklon) Batı ve Kutup rüzgarları, 60° enlemleri civarında karşılaştıktan sonra yükselirler. Sonuçta bu enlemlerde alçak basınç alanı oluşur.
YÜKSEK BASINÇ ALANLARINDA;
Alçalıcı hava hareketi vardır. Alçalan hava ısınarak havanın nem açığını artırır. Bu sebeple yağış oluşmaz. Hava hareketi merkezden çevreye doğrudur. Hava genellikle açıktır. Yüksek basıncın etkili olduğu kış gecelerinde yerin ısı kaybı fazladır.Bu sebeple böyle olan kış gecelerinde ayaz olur. Termik Y.B alanı soğuk, Dinamik Y.B alanı sıcaktır.
ALÇAK BASINÇ ALANLARINDA;
Yükselici hava hareketi vardır. Yükselen hava soğur ve yağış bırakır. Hava hareketi çevreden merkeze doğrudur. Hava genellikle kapalıdır. Bu sebeple kışın böyle gecelerde yerin ısı kaybı azdır. Hava ılık olur. Termik A.B alanı sıcak, Dinamik A.B alanı soğuktur.
BASINÇLAR
A) YÜKSEK BASINÇLAR
1) Sibirya Termik Y.B: 60° enlemlerinde oluşmuştur. Türkiye'de kışın etkilidir. Etkili olduğu dönemlerde kışlar çok soğuk ve kar yağışlı geçer. Türkiye'ye Kuzeydoğudan sokulur.
2) Asor Dinamik Y.B: 30° enlemlerinden kaynağını alır. Türkiye'de bütün yıl etkilidir. En fazla yazın etkilidir. Etkili olduğu yaz mevsiminin kurak olmasının başlıca sebebidir (Alçalıcı hava hareketinden dolayı). Bu basıncın etkisiyle Ege Kıyıları boyunca kuzeyden esen Etezyen rüzgarı oluşur. Yurdumuza kuzeybatıdan sokulur.
B) ALÇAK BASINÇLAR
1) Izlanda Dinamik A.B: 60° enleminde kaynağını alır. Türkiye'de kışın etkilidir. Etkili olduğu dönemde kışlar ılık ve yağışlı geçer. Kuzeybatıdan sokulur.
2) Basra Termik A.B: (30° Kuzey) Türkiye'de yazın ekilidir. Yurdumuza Güney
doğu Anadolu Bölgesinden itibaren sokulur ve sıcaklığı artırır.
JEOLOJIK ZAMANLAR YERKÜRE'NIN YAPISI YERKABUÄžUNU OLUŞTURAN TAŞLAR
YERKÜRE'NIN YAPISI
Yeryuvarlağı, iç içe kürelerden meydana gelmiştir. Bunlara geosfer adı verilir. Geosferlerin yoğunlukları ve bileşimleri birbirinden farklıdır.
A. YERKABUÄžU
Litosfer ya da taşküre olarak da adlandırılır. Yerküre'nin en hafif ve en ince tabakasıdır. Yeryüzünden itibaren ortalama 33 km derinliğe kadar uzanır. Yerkabuğu, bileşimleri ve yoğunlukları birbirinden farklı iki tabakadan oluşur
1. Granitik Kabuk (Sial)
Bileşiminde silisyum ve alüminyum olduğundan bu ismi almıştır. Yoğunluğu 2,7 - 2,8 gr/cm3 tür. Katı halde bulunur. Kalınlığı okyanus tabanlarında az iken, kıta tabanlarında fazladır.
2. Bazaltik Kabuk (Sima)
Bileşiminde silisyum ve mağnezyum olduğundan bu ismi almıştır. Yoğunluğu 3 gr/cm3 dolayındadır. Sial'in tersine okyanus tabanlarında kalınlaşır, kıta tabanlarında incelir.
B. MANTO
Yer çekirdeğinin örtüsü durumunda olduğundan bu ad verilmiştir. Astenosfer adı da verilir. Yerküre'nin yaklaşık 33 km ile 2900 km derinlikleri arasında yer alır. Yoğunluğu yerkabuğuna oranla daha fazladır. (5 - 6 gr/cm3) Mantonun üst kısmındaki maddeler plastik özelliği gösterir. Sıvı haldeki manto malzemesine mağma denir. Mağma adı verilen akışkan manto volkan, deprem gibi olayların oluşmasına neden olan bir tabakadır. Mantonun sıcaklığı 1200 °C yi bulmaktadır. Manto, yeryuvarlağı hacminin % 80'ini kaplamaktadır.
C. ÇEKIRDEK
En kalın ve ağır olan katmandır. Barisfer adı da verilir. Mantonun altında başlar ve Dünya'nın merkezine kadar uzanır. Kalınlığı 3478 km dir. Yoğunluğu 10 gr/cm3 olan ve sıvı halde bulunan üst kısmına dış çekirdek denir. Bunun altında, yoğunluğu 13gr/cm3 olan ve katı halde bulunan iç çekirdek vardır. Dünya'nın merkezinde sıcaklık 4500 - 5000 °C yi bulmaktadır.
JEOLOJIK ZAMANLAR
Jeolojik zamanlar belirlenirken fosiller ve tortul tabakalar esas alınır
1. Ilk Zaman (Prekambrien)
En eski kıvrımlarla kıtaların çekirdek kısımları oluşmuştur. Zamanın sonlarında da bakteriler ve algler gibi tek hücreli canlılar ortaya çıkmıştır.
2. Birinci Zaman (Paleozoik)
Dünya'nın muhtelif bölgelerinde şiddetli kıvrımlar olmuş, kıtalar bu kıvrımların eklenmesiyle büyümüştür. Türkiye'de ve daha birçok ülkede, taşkömürü yatakları meydana gelmiştir.
3. Ikinci Zaman (Mezozoik)
Jeosenklinallerde büyük ölçüde tortulaşma ve birikmeler oluşmuştur. Bu dönem, Alp kıvrımlarına hazırlık dönemidir. Bu zamanda, yerkabuğu kırıklarla parçalanarak ayrı kıtalara bölünmeye başlamış, deniz ilerlemesi sonucu karalar denizlerin altında kalmıştır.
4. Üçüncü Zaman (Neozoik)
Dünya'da ve Türkiye'de şiddetli yerkabuğu hareketleri olmuştur. Alp kıvrımları oluşmuş ve eski kıta kütlelerine eklenmiştir. Kıtalar günümüzdeki görünümlerini kazanmışlardır. Şiddetli volkanik olaylar ve depremler meydana gelmiştir.
Atlas ve Hint okyanusları ile Türkiye'nin ana yerşekilleri oluşmuştur. Linyit, petrol, tuz ve boraksit yataklarının oluşumu da bu dönemlerdedir.
5. Dördüncü Zaman (Antropozoik)
Buzulçağı (Pleistosen): Şiddetli soğuma olmuştur. Bu nedenle Kuzeybatı Avrupa, Iskandinavya, Kanada gibi karalar, buzullar altında kalmıştır. Ege Denizi ile Istanbul ve Çanakkale boğazları bu dönemde teşekkül etmiştir. Insanın varlığı ve ilk prehistorik (tarih öncesi) kültürler bu dönemde görülmüştür.
Buzulçağı sonrası (Postglasyal): Iklim gittikçe ısınarak bugünkü şartlara geçmiştir. Şimdiki deniz seviyesine erişilmiş, Ingiltere Avrupa'dan koparak bir ada durumuna gelmiştir. Avrupa kıtası bugünkü şeklini kazanmıştır. Eski uygarlıklar ortaya çıkarak gelişmiştir.
Bu dönem ikiye ayrılır:
BUZUL ÇAÄžI:
2.5 milyon yıl sürmüştür.
Insanlar bu devirde yaratılmışlardır.
Şiddetli soğumalarla birlikte , K,Y,K de buzullaşma artmıştır.
Deniz ve kara seviyesinde değişmeler görülmüştür.
Istanbul ve Çanakkale boğazları oluşmuştur.
BUZUL ÇAÄžI SONRASI:
10 bin yıl sürmüştür.
Bugünkü iklim koşulları oluşmuştur.
Buzulların etki alanları daralmıştır.
Hayvanlar evcilleştirilmiş ve kültür bitkileri ortaya çıkmıştır.
YERKABUÄžUNU OLUŞTURAN TAŞLAR
1. Püskürük (Katılaşım) TaşlarIç püskürük taşlar: Mağma, her zaman yeryüzüne kadar çıkamaz. Bazen yerkabuğunun belirli yerlerine sokularak katılaşır. Soğuma yavaş olduğundan iri kristalli olurlar. Bu taşlara örnek olarak granit ve siyanit verilebilir.
Dış püskürük taşlar:
Mağmanın yeryüzünde soğuyup katılaşması sonucunda oluşur. Soğuma hızlı olduğundan kristalleşme ya hiç olmaz, ya da çok az olur. Bu taşlara örnek olarak andezit ve bazalt verilebilir.
ANDEZIT BAZALT
ÖZELLIKLERI
Yapıları kristallidir.
Tabakalaşma yoktur.
Içlerinde fosil bulundurmazlar.
Kütleler halindedir.
Asitten etkilenmezler.
2. Tortul (Sediment) Taşlar
Denizlerde, göllerde, çukur alanlarda biriken maddelerin tortullaşması ve çökelmesiyle düşen taşlardır.
ÖZELLIKLERI
Kristalli bir yapıya sahip değildirler.
Tabakalıdırlar.
Fosil bulundururlar.
TORTUL TAŞLAR 3'E AYRILIR
Kimyasal tortul taşlar: Sularda erimiş halde bulunan maddelerin kimyasal yollarla çökelmesi sonucunda oluşurlar. Kireçtaşı (kalker), traverten, kayatuzu, jips (alçı taşı) ve dolomit kimyasal tortul taşlardandır.
Mekanik (klastik veya kırıntılı) tortul taşlar: Akarsular, rüzgarlar ve buzullar gibi dış kuvvetlerin aşındırdığı materyalleri taşıması ve çukur alanlarda biriktirmesi sonucu oluşurlar. Kiltaşı, kumtaşı (Gre), buzultaşı (moren) ve konglomera kırıntılı tortul taşlardandır.
3. Başkalaşım (Metamorfik) Taşlar
Püskürük ve tortul taşların, aşırı sıcaklık ve basınç altında kalarak değişime uğramasıyla oluşurlar. Bu tür taşlar, eski özelliklerini kaybederek yeni özellikler kazanırlar. Mermer, killi şist, kristalli şist, gnays ve kuvars başkalaşım taşlarının en yaygın olanıdır.
ÖZELLIKLERI
Tabakalar halindedir.
Sert bir yapıya sahiptirler.
Fosil bulundurmazlar.
Bunlara örnek:
Granit - Gnays
Kalker - Mermere
Kuvars - Kuvarsit
IÇ KUVVETLER OROJENEZ,EPIROJENEZ,VOLKANIZMA VE DEPREMLER
A. DAÄžOLUŞUMU HAREKETLERI (OROJENEZ)
1. Kıvrılma
Akarsular, rüzgarlar ve buzullar gibi dış kuvvetlerin aşındırdığı maddeler, yer kabuğunun büyük çukurluklarında biriktirilir. Bu çukurluklara jeosenklinal adı verilir.
Jeosenklinallerde biriktirilen tortul maddeler, çeşitli yan basınçlara uğrarlarsa kıvrılarak deniz yüzeyine çıkarlar. Böylece yeryüzünün büyük kıvrım dağları oluşmuş olur. Kıvrılma sonucunda yüksekte kalan kesimlere antiklinal, alçakta kalan kesimlere de senklinal denir.
Avrupa'da Alp'ler, Asya'da Himalaya'lar, Türkiye'de Toros ve Kuzey Anadolu Dağları bu tür hareketlerle meydana gelmişlerdir.
2. Kırılma
Yer kabuğunun eskiden beri kara haline geçmiş, katılaşmış kısımları, yan basınçlara uğradığı zaman bükülüp katlanamazlar. Bu nedenle, bu gibi yerlerde kıvrılmalar yerine kırıklar meydana gelir. Kırıkların iki yanındaki kısım birbirine göre yer değiştirirse, bu özellikteki kırığa fay denir. Kırılma sonucunda yüksekte kalan kesimlere horst, alçakta kalan kesimlere de graben denir.
Türkiye'de, en yaygın horst ve graben sistemi Ege Bölgesi'nde bulunmaktadır.
TÜRKIYE'DEKI FAY HATLARI
Kuzey Anadolu Fay Hattı (KAF): Saroz Körfezi'nden başlar, Marmara Denizi, Sapanca Gölü, Adapazarı, Tosya ve Erzincan üzerinden Van Gölü kuzeyine kadar uzanır.
Doğu Anadolu Fay Hattı (DAF): Hatay grabeninden başlar, K. Maraş, Adıyaman, Malatya ve Elazığ ovalarından geçerek Bingöl'e kadar sokulur.
Batı Anadolu Fay Hattı (BAF): Ege Bölgesi'nde, kuzeyden güneye doğru uzanan çok sayıdaki fay hatlarından oluşur.
DÜNYADAKI EN BÜYÜK RIFT HATTI :
Afrika'daki Mozambik'ten başlar. Lübnan, Filistin, Suriye üzerinden Amik ovasına ve Maraş'a kadar uzanır. Bu çöküntülerin içinde çeşitli göller oluşmuştur.
Bunlar ,
Albert, Lut, Tanganika, Victoria, Rudolf, Nyasa, Kivu.
Fay hatları, yer kabuğunun zayıf ve hareket halindeki bölgeleridir. Volkanik sahalar, genç kıvrım dağları ve deprem alanlarının uzanışı fay hatlarıyla paralellik gösterir.
B. KITA OLUŞUMU HAREKETLERI (EPIROJENEZ)
Kara ve denizlerde düşey doğrultudaki alçalma yükselme hareketlerine epirojenez denir. Başka bir ifade ile, yer kabuğunun geniş alanlı yaylanma hareketleridir.
Farklı yoğunluktaki yer kabuğu parçaları manto üzerinde dengeli bir biçimde dururlar. Bu olaya izostazi, dengeye ise izostatik denge denir. Herhangi bir yerde epirojenez olayının olabilmesi için, izostatik dengenin bozulması gereklidir.
Izostatik dengeyi bozan olaylar şunlardır:
Iklim değişiklikleri
Yeni bir dağ oluşumu
Engebeli yüksek yerlerin fazla aşınması
Deniz çukurluklarında tortulanmanın fazla olması
Izostatik dengeyi bozan yukarıdaki olaylar sonucu karalar hafiflemekte ve yükselmektedir. Karalar yükselince deniz seviyesi gerilemekte, deniz altındaki alanlar kara haline gelmektedir. Bu şekilde, deniz seviyesinin alçalması olayına regresyon denir.
Karalardaki, lavlar, birikmeler, buzullaşma, vb. olaylar sonucunda da karaların yükü artmakta ve ağırlaşarak ya da iç kuvvetlerin etkisiyle çökmektedir.
Bu alçalma sonucunda denizler karalara doğru ilerlemekte ve kara parçaları sular altında kalmaktadır. Bu şekilde, deniz seviyesinin yükselmesi olayına da transgresyon adı verilir.
Epirojenik hareketlere örnek olarak, Iskandinav Yarımadası ve Kanada verilebilir. Buzul çağında buralarda 1 - 2 km kalınlığında bir buz tabakası vardı. Sonradan buzullar eriyince, karaların üzerindeki yük azaldı ve mağmaya doğru gömülen bu kara parçaları tekrar yükselmeye başladı. Bu yükselme, günümüzde de yavaş yavaş devam etmektedir.
EPIROJENIK HAREKETLERE ÖRNEKLER:* Venedik şehri yılda 4mm batmaktadır.
* Tokyo yılda 1.8 cm'lik batmaktadır.
* Ülkemizde Karadeniz ve Akdeniz havzaları çökmektedir.
* Iskandinavya üzerindeki buzulların erimesiyle her yıl yükselmektedir.
Epirojenik hareketler, Türkiye'de de olmaktadır. Anadolu milyonlarca yıldır yükselmekte, buna karşılık Karadeniz ve Doğu Akdeniz havzaları çökmektedir. Buna bağlı olarak, Çukurova Havzası ile Ergene Ovası hızlı bir çökme içine girmişler ve tortulanma alanı olmuşlardır.
COĞRAFYANIN TANIMI VE KONUSU YARDIMCI BILIMLERI , BÖLÜMLERI VE ÖZELLIKLERI
Tanımı : Coğrafya, geo(Yer ) ile graphein ( tasvir etmek ) sözcüklerinin birleşmesinden meydana gelmektedir. Coğrafyanın konusu yeryüzüdür. Coğrafyanın konusu içerisine yaşam içerisinde var olan bir çok şey girmektedir. Örneğin çevreyi
oluşturan taşküre(litosfer),suküre(hidrosfer),havaküre(atmos fer) ve canlılar küresi ( biyosfer ) coğrafyanın araştırması kapsamına girmektedir.
Coğrafya insanın yaşadığı doğal çevre ile ilişkilerini konu edinen bir bilimdir.Coğrafyanın tanımı yapılırken en çok yapılan hatalardan biri de coğrafyayı sadece bir dağın yüksekliğini bilmek yada bir akarsuyun kaç km olduğunu bilmek sanmaktır. Biraz önce yapılan açıklamadan da anlaşılacağına göre doğal ortam ve bu doğal ortamın etkileri önemlidir. Bir coğrafyacı dağların yüksekliğini tam olarak bilmeyebilir ama o dağın tarım,ulaşım,turizm ve nüfuslanma üzerindeki etkilerini çok bilir.
Coğrafya Biliminin Ilkeleri : Her bilim dalının olduğu gibi coğrafyanın da kendine özgü metot ve ilkeleri bulunmaktadır. Coğrafya bir olayı incelerken şu ilkelerden yararlanmaktadır. Bu ilkeler şunlardır ;
1. Nedensellik Ilkesi : Coğrafi olayların araştırılması sırasında olayların nedenleri sorulmakta ve bunlara yanıtlar aranmaktadır. Örneğin Yağmur nasıl yağmaktadır ? , Deprem neden olan faktörler nelerdir ?
2. Dağılış Ilkesi : Coğrafi olayların yeryüzündeki dağılımı incelenmektedir. Coğrafyacı bir olayın sadece nedenini araştırmakla kalmaz bu olayın yeryüzü genelinde dağılımını da incelemektedir. Yukarıda sorulan soruları coğrafyacı şöyle devam eder ; Yağmurun ülkemizdeki coğrafi dağılımı nasıldır ? Türkiye'de depremler hangi sahalarda daha fazladır ? biggrin 9.sınıf coğrafya tüm konuları ayrıntılıağılış ilkesi sadece coğrafya ya haz bir özelliktir.
3. Karşılıklı Ilgi Ilkesi: Coğrafi olayların birbirleri ile olan bağlantıları da incelenmektedir. Örneğin Yağışın basınçla , sıcaklığın Güneş ışınlarının düşme açısı ile olan ilişkisi ya da Dağlık ve engebelik alanların nüfus ve yerleşme üzerindeki etkileri de incelenmektedir.
Coğrafya Biliminin Yararlandığı Diğer Bilim Dalları :
1. Astronomi : Uzay bilimi
2. Jeoloji : Yer Bilimi
3. Jeofizik : Dünyanın iç yapısının inceleyen bilim dalı
4. Hidroloji : Sular bilimi
5. Meteoroloji: Atmosfer olaylarını inceleyen bilim dalı
6. Kartografya :Harita bilimi
7. Zooloji : Hayvan bilimi
8. Botanik : Bitki bilimi
9. Antropoloji : Insan bilimi
10.Etnoloji : Insan ırklarını inceleyen bilim dalı
11.Sosyoloji : Toplum inceleyen bilim dalı
12.Demografi : Nüfus bilimi
COĞRAFYANIN BÖLÜMLERI
Coğrafya incelemiş olduğu konuları göre iki bölüme ayrılmaktadır :
1. Genel Coğrafya
A. Fiziki Coğrafya
a) Jeomorfoloji
b) Klimatoloji
c) Biyocoğrafya
d) Hidrografya
B. Beşeri Coğrafya
C. Ekonomik Coğrafya
2. Yerel Coğrafya
A) Bölge Coğrafyası
B) Ülke Coğrafyası
C) Kıta coğrafyası
1. GENEL COÄžRAFYA : Fiziki beşeri ve ekonomik olayların yeryüzünün tamamında ayrı ayrı ele almaktadır. Olayların meydana geliş nedenleri ve dağılışları incelenmektedir. Gözlem ve karşılaştırma yapılarak olaylar bir sınıflandırmaya çalışmaktadır. Genel coğrafya incelemiş olduğu konular bakımından üç bölüme ayrılmaktadır.
A) Fiziki Coğrafya : Yüzey şekilleri başta olmak üzere okyanuslar denizler göller ve akarsular gibi su küreyi oluşturan unsurlar da inceleme alanına girmektedir. Fiziki coğrafya denizlince yeryüzünün dış görünümü aklımıza gelmelidir.
Jeomorfoloji ( Yüzey şekilleri bilimi ) : Yeryüzü şekillerinin oluşumlarını araştırır. bunları sınıflandırır. Örneğin Depremlerin meydana gelmesi . akarsuların oluşturmuş olduğu şekiller , buzul ve rüzgarların meydana getirdiği yer şekilleri jeomorfolojinin inceleme alanına girmektedir.
Klimatoloji( Iklim Bilgisi ): Yeryüzündeki iklim tiplerini ve bu iklim tiplerinin coğrafi dağılımını incelemektedir. Örnek vermek gerekirse Tropikal iklimi meydana getiren şartlar ve bu iklimin görüldüğü yerler klimatoloji biliminin kapsamı alanına girmektedir.
Biyocoğrafya( Canlılar coğrafyası ) : Insan hariç yeryüzündeki diğer canlıların ( hayvan ve bitki ) coğrafi dağılışını ve bu bu dağılışı etkileyen fiziki şartları incelemektedir. Örneğin küçük baş hayvanların dağılım alanları ve bu dağılımda etkili olan iklim koşulları ve yer şekillerinin etkisi biyocoğrafyanın konusudur.
Hidrografya ( sular coğrafyası ) : Denizler , göller, akarsular ile yeraltı sularının özelliklerini inceler dağılışlarını açıklar .
B) Beşeri Coğrafya : Yeryüzündeki insan topluluklarının doğal ortamla olan ilişkilerini incelemektedir.
Insanlara ait tüm özellikler beşeri coğrafyanın konusu içerisinde yer almaktadır. Örneğin Insanların sayısı , yıldan yıla değişimi bu değişimde etkili olan faktörler , Insanların yaş cinsiyet , medeni durum, çalışma koşulları , eğitim seviyesi gibi özellikleri beşeri coğrafyanın kapsamı içerisinde yer almaktadır .
C) Ekonomik Coğrafya : Insanların yapmış olduğu faaliyetler ekonomik coğrafyanın kapsamı içerisinde yer almaktadır. Tarımı etkileyen şartlar , tarım ürünlerinin yetişme şartları , tarım ürünlerinin coğrafi dağılışı yine aynı sanayi , ulaşım, ticaret ve turizmi etkileyen olaylar da ekonomik coğrafyanın kapsamı içerisinde yer almaktadır.
2. YEREL COĞRAFYA : Genel coğrafyanın incelemiş olduğu tüm konular yerel coğrafyanın konuları arasında yer almaktadır. Ancak yerel coğrafya olayları incelerken bir sınır belirtmektedir ve olayları daha dar bir çerçeve de incelemektedir. Örneğin rüzgar oluşumuna neden olan faktörler genel coğrafyanın klimatoloji biliminin kapsamı içerisindedir. Ancak Türkiye'de etkili olan rüzgarlar yerel rüzgarlar yerel coğrafyanın konusuna girer.
COĞRAFI KONUM,MATEMATIK KONUM,PARALEL VE MERIDYENLERIN ÖZELLIKLERI,
Coğrafi Konum
Herhangi bir yerin Dünya üzerinde bulunduğu alana coğrafi konum denir.
A. ÖZEL KONUM
Herhangi bir yeri diğer yerlerden ayıran, sahip olduğu kendine has özelliklerin tümüne özel konum denir. Özel konum, insanları, çevreyi, ülkelerin ekonomik ve politik durumunu çok yönlü etkiler. Dünya üzerinde, özel konum etkisine şu örnekler verilebilir:
Norveç, Japonya, Ingiltere, Izlanda gibi deniz ve okyanuslara komşu ülkeler balıkçılıkta ileri gitmişlerdir.
Kuzeybatı Avrupa kıyıları, yüksek enlemlerde bulunmasına rağmen, Gulf - Stream sıcak su akıntısının etkisiyle ılıman bir iklime sahip olmuştur.
Orta Asya ve Orta Avrupa denizlere uzak olduğu için karasal bir iklime sahip olmuştur.
Kanarya, Havai, Kıbrıs, vb. adalar, deniz ve hava yollarının gelişmesiyle ikmal ve uğrak yeri haline gelmişlerdir. Buna bağlı olarak bu adaların önemi artmıştır.
Türkiye'nin Özel Konumu ve Sonuçları
Türkiye, Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının birbirine en çok yaklaştığı yerde bulunur.
Farklı kültürlerin kurulduğu, Dünya'nın en eski kültür hazinelerine sahiptir.
Dünya'da en fazla petrol çıkaran ülkelere komşudur.
Üç tarafı denizlerle çevrilidir ve yeryüzü şekilleri çeşitlidir.
Karadeniz'i Akdeniz'e bağlayan Istanbul ve Çanakkale boğazlarına sahiptir.
Türkiye'nin ortalama yükseltisi fazladır. (Yaklaşık 1132 m)
Yükselti batıdan doğuya doğru gidildikçe artmaktadır.
Zengin yeraltı kaynaklarına sahiptir.
MATEMATIK KONUM:
Herhangi bir yerin, Dünya üzerinde bulunduğu alanın, enlem ve boylam dereceleriyle belirtilmesine matematik konum denir.
TÜRKIYE'NIN MATEMATIK KONUMU VE SONUÇLARI:
Türkiye, 36° - 42° Kuzey paralelleri ile 26° 45° Doğu meridyenleri arasında yer alır. Diğer bir ifadeyle, Türkiye Ekvator'un kuzeyinde ve Greenwich'in doğusunda bulunan bir ülkedir. Türkiye'nin matematik konumunun sonuçları şöylece sıralanabilir:
Doğu - batı istikametinde 76 dakika yerel saat farkı bulunur.
Aynı anda tek ortak saat kullanılır. Çünkü doğu - batı yönünde fazla geniş değildir.
Güneş ışınları hiçbir zaman dik açıyla gelmez.
Iki meridyen arası uzaklık yaklaşık olarak 85 - 86 km dir.
Orta kuşakta yer alır.
Mevsimler belirgin olarak görülür.
Kışın cephesel yağışlar fazladır.
Güneyden kuzeye gidildikçe güneş ışınlarının geliş açısı küçülür.
Güneyden kuzeye gidildikçe cisimlerin gölge boyu uzar.
Güneyden kuzeye gidildikçe gece - gündüz süreleri arasındaki fark artar.
Kuzeyden esen rüzgarlar sıcaklığı düşürürken, güneyden esen rüzgarlar sıcaklığı yükseltir.
Dağların güney yamaçları daha sıcaktır. Buna bağlı olarak güney yamaçlarda yerleşmeler fazladır.
Bir cismin öğle vakti gölgesi daima kuzeydedir.
PARALEL (ENLEM)
Ekvator'a paralel olarak çizildiği varsayılan hayali çemberlere paralel denir.
Paralel çemberlerinin, Başlangıç paraleline (Ekvator) olan uzaklığının açı cinsinden değerine ise enlem denir.
Enlem ve paralel birbirlerinin yerine kullanılırlar.
Paralellerin Özellikleri
Ekvator'un 90 kuzeyinde, 90 da güneyinde olmak üzere, toplam 180 paralel bulunur.
Başlangıç paraleli Ekvator'dur.
En büyük paralel dairesi Ekvator'dur.
Ekvator'dan kutuplara doğru gidildikçe paralellerin boyları kısalır. Buna karşılık paralel numaraları büyür.
Iki paralel arası uzaklığa bir enlem derecesi denir. Matematik konumu daha ayrıntılı olarak belirleyebilmek için, her paralel dairesi 60 dakikaya, her dakika 60 saniyeye bölünmüştür.
90° paralelleri nokta halindedir.
Paraleller birbirleriyle kesişmezler, birleşmezler.
Paraleller doğu - batı doğrultusunda uzanırlar.
Ekvator ile dönenceler arasında kalan enlemlere alçak enlemler, dönenceler ile kutup daireleri arasında kalan enlemlere orta enlemler, kutup daireleri ile kutup noktaları arasında kalan enlemlere de yüksek enlemler denir.
Ardışık iki paralel arası uzaklık yaklaşık olarak 111 km dir. Bu uzaklıktan yararlanarak kuzey güney doğrultusunda ve aynı meridyen üzerinde bulunan iki nokta arasındaki uzunluk hesaplanabilir.
Paraleller arası uzunluk işlemlerinde şu yol takip edilir:
Aralarında uzaklığı sorulan noktalar arasındaki enlem farkı bulunur. Istenilen merkezlerin her ikisi de aynı yarım kürede ise, numarası büyük paralelden küçük paralel çıkarılır. Farklı yarım küredeler ise paraleller toplanır.
Bulunan paralel farkı sabit uzaklık olan 111 ile çarpılır.
Enlemin Etkileri
Enlem; iklimi, güneş ışınlarının düşme açısını, sıcaklık dağılışını, denizlerin tuzluluk oranlarını, gece ile gündüz arasındaki zaman farkını, kalıcı kar sınırı yükseltisini, yerleşme ve tarım faaliyetlerinin sınırını, bitki örtüsü çeşitliliğini, toprak çeşidini, akarsu rejimlerini, tarım ürünleri çeşitliliğini, yerleşme biçimini, hayvanların dağılışını, vs. etkiler.
MERIDYEN (BOYLAM)
Bir kutuptan diğer kutba ulaşan, paralelleri dik açıyla kesen hayali yarım çemberlere meridyen denir.
Meridyenlerin, Başlangıç meridyenine (Greenwich) olan uzaklığının açı cinsinden değerine ise boylam denir.
Meridyen ve boylam birbirlerinin yerine kullanılırlar
Meridyenlerin Özellikleri
Başlangıç meridyeninin 180 doğusunda, 180 de batısında olmak üzere, toplam 360 meridyen vardır.
Başlangıç meridyeni Ingiltere'nin başkentindeki Greenwich istasyonundan geçen meridyendir.
Iki meridyen arası uzaklığa bir boylam derecesi denir. Koordinatlarla bir yeri daha iyi belirleyebilmek için, her meridyen derecesi 60 dakikaya, her dakika 60 saniyeye bölünmüştür.
Ekvator üzerinde iki meridyen arası uzaklık 111 km dir. Kutuplara doğru gidildikçe bu uzaklık azalır. Türkiye üzerinde ise iki meridyen arası uzaklık, yaklaşık olarak 85 - 86 km dir.
Bütün meridyenlerin boyları birbirine eşittir.
Aynı meridyen üzerinde bulunan bütün noktaların (Güneş karşısından aynı anda geçtiklerinden) yerel saatleri aynıdır.
Meridyen dereceleri Greenwich'ten doğuya ve batıya gidildikçe büyür.
Meridyenler kuzey - güney doğrultusunda uzanır.
Bütün meridyenler kutuplarda birleşirler.
Meridyenler bir paralel boyunca birbirlerinden eşit uzaklıkta bulunurlar.
Ardışık iki meridyen arasındaki yerel saat farkı 4 dakikadır.
Boylamın Etkileri
Boylamın Dünya üzerindeki en belirgin etkisi, yerel saat farklarını oluşturmaktır.
YEREL SAAT HESAPLAMALARI,ORTAK SAAT,SAAT DILIMLERI,TARIH DEÄžIŞTIRME ÇIZGISI
YEREL SAAT:
Herhangi bir yerde, Güneş'in en tepede olduğu ana ya da gölge boyunun en kısa olduğu ana öğle vakti denir. Öğle vakti gün ortasıdır ve saat 12.00 olarak kabul edilir. Buna göre ayarlanan saat dilimine yerel saat denir.
Yerel saat farkları, meridyenlerden faydalanılarak hesaplanabilir.
Yerel saat hesaplarını yapabilmek için şunları öğrenmekte fayda vardır:
Aynı meridyen üzerinde bulunan bütün noktaların öğle vakitleri aynı anda olur ve yerel saatleri birbirine eşittir.
Aynı meridyen üzerinde bulunan noktaların yerel saatleri birbirine eşit olmasına rağmen (21 Mart ve 23 Eylül tarihleri hariç) Güneş'in doğma ve batma saatleri farklıdır. Bunun nedeni, Dünya ekseninin 23° 27' eğik olmasıdır.
ORTAK SAAT (ULUSAL SAAT):
Çalışma hayatında, yerel saatlerin hepsini kullanmak mümkün değildir. Ticari ve ekonomik ilişkilerin kolaylaştırılması, haberleşme ve ulaşım hizmetlerinin hızlı ve düzenli bir şekilde yapılabilmesi için, yerel saatten farklı olarak, ortak saat ya da ulusal saat uygulamasına ihtiyaç duyulmuştur. Bu nedenle her ülkenin, kendisine en uygun meridyenin yerel saatini bütün ülke sınırlarında geçerli hale getirmesiyle oluşan saate ortak saat adı verilmektedir.
Doğu - batı doğrultusunda geniş olan ülkeler (A.B.D, Kanada, Çin, vb.) aynı anda birden çok ortak saat kullanırlar. Ancak doğu - batı yönünde dar olan ülkeler (Türkiye, Italya, Bulgaristan, Ispanya, vb.) ise aynı anda tek ortak saat kullanırlar.
Türkiye'de, 1978 yılına kadar, 2. saat diliminde yer alan 30° Doğu meridyeninin yerel saati ortak saat olarak kullanılmıştır. 1978 yılından sonra, güneş ışınlarından daha fazla yararlanarak enerji tasarrufu sağlamak amacıyla, ileri ve geri saat uygulamasına geçilmiştir.
Şöyle ki;
€¢ Yaz döneminde 3. saat dilimine giren 45° Doğu meridyeninin yerel saati esas alınarak ileri saat uygulamasına geçilmiştir.
€¢ Kış döneminde ise 2. saat dilimine giren 30° Doğu meridyeninin yerel saati esas alınarak
SAAT DILIMLERI (ULUSLARARASI SAAT)
Bilim ve tekniğin hızla gelişmesiyle ülkeler arası ekonomik ve siyasi ilişkilerin artması, buna bağlı olarak iletişimin hızlı olması uluslararası saatin doğmasına yol açmıştır. Bu sebeple saat dilimleri oluşturulmuştur. Dünya üzerinde 24 saat dilimi vardır.
Saat dilimi hesaplamalarında yaz ayları (temmuz ,ağustos,haziran)ibaresi geçiyor ise Türkiye için 3 doğu saat dilimi(45 doğu Meridyeni)böyle bir ifade geçmiyor ise 2 doğu saat dilimi (30 doğu meridyeni)kullanılır.Her saat dilimi arası 15 meridyen vardır ve dolayısıyla 4X15 :60 dk saat dilimleri arası zaman farkı vardır€¦.
TARIH DEÄžIŞTIRME ÇIZGISI
Dünya'nın doğu ve batı yarım kürelerinin uç noktaları arasında bir günlük zaman farkı vardır. Bu nedenle, Başlangıç meridyeninin devamı olan 180° meridyeni, tarih değiştirme çizgisi olarak kabul edilmiştir.
€¢ 180° boylamının batısına doğru gidildiğinde, Doğu Yarım Küre'ye geçildiği için, tarih 1 gün ileridir.
180° boylamının doğusuna doğru gidildiğinde, Batı Yarım Küre'ye geçildiği için, tarih 1 gün geridir.
ZAMAN PROBLEMLERI
1. Yerel saat problemleri
Yerel saat problemlerinde şu yol takip edilir:
a. Istenilen merkezlerin her ikisi de Greenwich'in batısında ya da doğusunda ise, boylam numarası büyük olandan küçük olan çıkarılır. Istenilen merkezlerden birisi Greenwich'in doğusunda diğeri batısında ise boylamlar toplanır.
Buna göre;
- Boylam farkı bulunur.
- Bulunan boylam farkı sabit zaman farkı olan 4 ile çarpılarak yerel saat farkı hesaplanır.
b. Dünya batıdan doğuya doğru döner. Bu nedenle, doğuda yerel saat batıya göre daima ileridir. Batıda ise yerel saat doğuya göre daima geridir.
Buna göre;
- Batıdaki bir noktanın yerel saati verilecek, doğudaki bir noktanın yerel saati sorulacak olursa, doğuda yerel saat daima ileri olacağından aradaki yerel saat farkı toplanır.
- Buna karşılık, doğudaki bir noktanın yerel saati verilir, batıdaki bir noktanın yerel saati sorulursa, batı daima geri kalacağından aradaki yerel saat farkı çıkarılır.
2. Güneş Problemleri:
Güneş'in doğma ve batma saati ile ilgili problemlerde şu yol takip edilir:
a. Yerel saat problemlerinde anlatıldığı gibi iki nokta arasındaki yerel saat farkı bulunur.
b. Dünya, batıdan doğuya doğru döndüğü için, doğuda Güneş batıya göre daima erken doğar, batar. Batıda ise Güneş, doğuya göre daima geç doğar, batar.
Buna göre;
- Batıdaki bir noktada Güneş'in doğma saati verilir, doğudaki bir noktada Güneş'in doğma saati sorulursa, doğuda Güneş erken doğacağından aradaki yerel saat farkı çıkarılır.
- Eğer tersi sorulursa, batıda Güneş geç doğacağından aradaki yerel saat farkı toplanır.
GÜNEŞ SISTEMI ,DÜNYANIN ŞEKLI VE SONUÇLARI,ÖZEL PARALELLER
Dünyamız Samanyolu Galaksisi'ndeki yıldız sistemlerinden güneş
sisteminde yer alır.
DÜNYAMIZ ve EVREN
Evren: Içinde milyarlarca gökcisminin bulundu-ğu sonsuzluk ve onun içindeki varlıklar bütünü-dür. Evren içerisindeki cisimlerin başlıcaları şunlardır.
Yıldız: Sahip oldukları enerji ile çevresine ısı ve ışık veren gök cisimleridir. Güneş bir yıldızdır.
Gezegen: Bağlı olduğu yıldız ve kendi ekseni etrafında dönen, ısı ve ışık saçmayıp bağlı olduğu yıldızdan aldıkları ışıkları yansıtan gök cisimleridir. Dünya, Merkür.
Uydu: Gezegenlerden küçük onların çevresinde dönen gökcisimleridir. Ay.
Nebula: Evrendeki kızgın gaz ve toz bulutlarıdır. Andromeda.
Meteor: Atmosfere girince ateş külçesi duru-muna dönüşen Evrendeki başıboş dolaşan kayaçlardır.
Galaksi: Birden fazla yıldız sisteminin oluştur-duğu büyük sistemlerdir. Güneş sisteminin yer aldığı Samanyolu Galaksisi.
Yıldız Sistemi: Bir yıldız ve onun çekim gücünün etkisi altındaki gezegenler ve diğer gökci-simlerinden oluşan sistemlerdir. Güneş sistemi.
Güneş Sistemi: Güneş'in çekim gücü etki-sindeki 9 gezegen, uyduları ve diğer gökcisim-lerinin oluşturduğu bir sistemdir. Güneş sisteminde yer alan gezegenlerin uzaklık ve büyüklük sıralanışı şöyledir.
DÜNYA' NIN ŞEKLI VE BOYUTLARI
Dünya' nın şekli tam bir küre olmayıp kutuplar-dan biraz basık, Ekvator bölgesinde ise daha şişkin küreye yakın bir şekildir. Dünya' nın bu özel şekline GEOID denir.
Dünya ile ilgili tespit edilmiş başlıca boyut bilgileri şunlardır:
Ekvator çevresi 40.076 km
Kutuplar çevresi 40.009 km
Ekvator yarı çapı 6.377 km
Kutup yarıçapı 6.356 km
Basıklık oranı 1/297
Yüzölçümü 510 milyon km2
Hacmi 1.083.320.000 km3
Özel Paraleller:
Bazı paralellerin yerleri, güneş ışınlarının yere değme açısına bağlı
olarak doğa tarafından belirlenmiştir.
Bunlar :
Ekvator
Dönenceler
Kutup Daireleri
Kutup Noktaları
EKVATORUN ÖZELLIKLERI:
En uzun paraleldir.
Güneşin önünden en hızlı geçen noktaların oluşturduğu paraleldir.
Dünya'nın eksen çevresindeki dönüş hızı Ekvator'da
yaklaşık 1670 km/saat'tir.
Güneş ışınlarını 21 Mart ve 23 Eylül'de dik açıyla alır.
Yıl boyunca sıcak olduğundan termik alçak basınç kuşağıdır.
Yükseltici hava hareketleri görüldüğü için bol yağış alır.
Gece ve gündüz süreleri yıl boyunca birbirine eşit ve 12'şer saattir.
Dönencelerin Özellikleri
Yerleri, yer ekseninin eğikliğine bağlı olarak belirlenen Dönenceler,
23 27' Kuzey ve Güney paralelleridir.
Kuzey Yarım Küre'dekine Yengeç Dönencesi, Güney Yarım Küre'dekine
Oğlak dönencesi denir.
Orta kuşak ile Tropikal kuşağı birbirinden ayırırlar.
Güneş ışınlarının düz zeminlere dik geldiği en son noktalardır.
Yengeç Dönencesi 21 Haziran'da, Oğlak Dönencesi 21 Aralık'ta
Güneş ışınlarını dik açı ile alır.
Kutup Noktalarının Özellikleri
90. Kuzey ve Güney paralelleridir.
Güneş ışınlarının düz zeminlere en dar açıyla geldiği yerlerdir.
Sürekli soğuk olduğundan kutuplar ve çevresinde yıl boyunca termik
yüksek basınç kuşakları oluşur.
Aydınlanma çemberinin 21 mart ve 23 Eylül'de teğet geçtiği yerlerdir.
Bir yıl içinde 6 ay sürekli gündüz, 6 ay sürekli gece yaşanır.
Çizgisel hızın sıfır, yerçekiminin en fazla olduğu yerlerdir.
Kutup Dairelerinin Özellikleri
Yerleri, yer ekseninin eğikliğine bağlı olarak belirlenen Kutup Daireleri,
6633' Kuzey ve Güney paralelleridir.
Kutup kuşağı ile Orta kuşağı birbirinden ayırırlar.
Aydınlanma çemberinin yıl içinde yer değiştirdiği ve 21 Haziran ile 21
Aralık'ta teğet geçtiği paralellerdir.
21 Haziran'da Kuzey Kutup Dairesi'nde, 21 Aralık'ta Güney Kutup Dairesi'nde
24 saat gündüz yaşanır.
Dünyanın Geoid Şekline Bağlı Sonuçlar:
Dünya'nın geoid şekli nedeniyle, yerçekimi Ekvator'dan kutuplara
doğru artar
Dünya, geoid değil de küre şeklinde olsaydı, yerçekimi Dünya'nın
her yerinde aynı olurdu.
Dünya'nın geoid şekli nedeniyle Ekvator diğer paralellerden ve
meridyenlerden daha uzundur. Dünya küre şeklinde olsaydı, Ekvator
çevresi (kutupları çevreleyen iki meridyenin uzunluğu) birbirine eşit olurdu.
Ekvator çevresi =40.077 km
Kutuplar çevresi=40.009
DÜNYA' NIN ŞEKLININ SONUÇLARI
1. Ekvator'dan kutuplara gidildikçe yerçekimi artar.
2. Güneş ışınlarının düşme açısı kutuplara gidildikçe daralır.
3. Paralellerin boyları kutuplara gidildikçe küçülür.
4. Meridyenlerin arası kutuplara gidildikçe daralır.
5. Yeryüzünden yükseldikçe görülen alan genişler.
6. Dünya' nın dönüş hızı Ekvator'dan kutup-lara doğru gidildikçe azalır. (Ekvator'da 1670 km/saat Kutuplarda O km/saat)
7. Kuzey kutbundan güneye gidildikçe Kutup Yıldızının görünüm açısı küçülür.
8. Doğuya gidildikçe Güneş daha erken batar.
9. Dünya'nın bir yarısında gece diğer yarısında gündüz yaşanır.
10. Ay tutulmasında Dünya'nın gölgesi Ay üzerine daire biçiminde düşer.
11. Ekvator'dan kutuplara doğru sıcaklık azalır.
12. Ekvator çemberi, meridyenlerden ve para-lellerden daha uzun olur.
Örnek: (1993/ÖYS)
Iki meridyen arasındaki uzaklığın Ekva-tor'dan kutuplara gidildikçe azalmasının nedeni, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Dünya'nın şeklinin geoid olması
B) Meridyen boylarının eşit olması
C) Paraleller arasında kalan meridyen yay-larının eşit olması
D) Eksenin Ekvator düzlemini dik kesmesi
E) Ekvator düzlemi ile eklipliğin çakışmaması
Yanıt: A
Termik Basınç Kuşakları
Dünya'nın küreselliği nedeniyle ısınma ve soğumaya bağlı oluşan basınçlara
termik basınç denir. Güneş ışınlarını, yıl boyunca dik ve dike yakın açılarla
alan Ekvator fazla ısınır. Isınan hava genleşerek yükselir ve basınç düşer.
Kutuplar, ışınları dar açı ile aldığından her zaman soğuktur.Soğuk hava ağır
olduğu için yere çöker ve basınç yükselir.
Dünya'nın küreselliği nedeniyle, Kutup Yıldızı'nın görünüm açısı Kuzey
Kutbu'ndan Ekvator'a doğru daralır. Bu nedenle 60. Kuzey
paralelinde 60° açı ile görülen Kutup Yıldızı Güney Kutbu'nda görülmez.
Dünya'nın küreselliği nedeniyle hep aynı yönde hareketle başlangıç
noktasına ulaşılır. 1519 yılında Macellan tarafından, hep batıya
gidilerek çıkış noktasına varılabileceği düşüncesi ile Ispanya'nın
Cadiz Körfezi'ndeki Sancular Limanı'nda başlatılan ve aynı
limanda 1522 yılında son bulan Dünya seyahati ile bu
sonuca ulaşılmıştır.
DÜNYA'NIN HAREKETLERI
Dünya'nın Kendi Ekseni Etrafında
Dönmesi (Günlük Hareket)
Dünya kendi ekseni etrafındaki dönüşünü, batıdan doğuya doğru 24 saatte tamamlar. Buna 1 gün denir.
Dünya, kendi ekseni etrafında atmosfer ile birlikte döndüğü için bu dönüş hissedilmez. Dünya'nın kendi ekseni etrafındaki hızı en fazla Ekvator üzerindedir. Bu hız saatte 1670 km.dir.
Dünya'nın Kendi Ekseni Etrafındaki Dönüşünün Sonuçları:
Gece ve gündüz birbirini takip eder.
Güneş ışınlarının günlük geliş açıları değişir.
Günlük sıcaklık farkları meydana gelir. Bunun sonucunda;
- Fiziksel çözülme oluşur.
- Günlük basınç farkları oluşur.
- Meltem rüzgarları oluşur.
Merkez kaç kuvveti meydana gelir. Bunun sonucunda;
- Sürekli rüzgarların (Alize, Batı, Kutup) yönlerinde sapmalar meydana gelir.
- Okyanus akıntıları (Gulf - stream, Labrador, vs.) halkalar oluşturur ve yönlerinde sapmalar olur.
Yerel saat farkları meydana gelir.
Cisimlerin gün içindeki gölge uzunlukları değişir.
Güneş doğuda erken doğar, batar ve batıda geç doğar, batar.
Dinamik basınç kuşakları meydana gelir.
DÜNYANIN HIZI :
Dünyanın uzayda birden çok hareketi vardır.Biz bunlardan dünyanın kendi ekseni ve Güneş etrafındaki hareketi sırasındaki hızını inceleyeceğiz.
1-YÖRÜNGEDEKI HIZI 9.sınıf coğrafya tüm konuları ayrıntılıünya güneş etrafında dönerken saatte107 bin km hızla döner.Bu hız dünya güneşe yaklaştığı zaman fazlalaşırken ,güneşten uzaklaştığı zaman hız azalır.Eğer bu hız şimdikinin iki katı olsaydı o zaman, bir gün 24 saat bir yıl 182,5 olurdu.Hız yarıya inseydi bir gün24 saat ,bir yıl 730,5 gün olurdu.
2-KENDI EKSENI ETRAFINDAKI HIZI :
A)AÇISAL HIZ :Dünyanın birim zaman içinde taradığı açıya denir.
1-Dünyanın bir saatteki açısal hızı 15º dir.
2-Dünyadaki bütün meridyenler 24 saatte 360º lik aşıyla dönerler.
3-Her meridyenin açısal hızı eşittir.
4-Açısal hız meridyenlere bağlıdır.
B)ÇIZGISEL HIZ : Enlemlere bağlıdır. Çizgisel hız ekvatordan kutuplara doğru gittikçe azalır.En fazla hız ekvatordadır.Ve saatte 1670km dir.Bu hız dünyanın 1 saatteki hızı 15º olduğu kabul edilip 15×111=1670 km şeklinde bulunur.Bu hızın farklı olması sonucunda :
1-Yerçekimi ekvatordan kutuplara gidildikçe artar.
2-Güneş ekvatorda çabuk doğar çabuk batar.Bu süre ekvatordan kutuplara gidildikçe artar.Bundan dolayı ekvatorda tan ve gurup vakitleri yoktur.
3-Gece - gündüz süresi en az ekvatorda değişirken en az kutuplarda değişir.
4-Iki meridyen arasındaki zaman farkı her yerde aynı olur.
NOT: Eğer çizgisel hız iki katına çıksaydı 1 gün 12 saat bir yıl 730.5 gün olurdu.
DÜNYANIN GÜNEŞ ETRAFINDA YILLIK HAREKETI VE SONUÇLARI EKSEN EÄžIKLIÄžI
1. Dünya, kendi ekseni etrafındaki günlük dönüşünü sürdürürken, bir yandan da Güneş'in çevresinde dolanır. Dünya, Güneş etrafındaki dönüşünü elips şeklindeki bir yörünge üzerinde 365 gün 6 saatte tamamlar. Buna 1 yıl denir.
Dünya, 939 milyon km lik yörüngesi üzerinde saatte 108 bin km. hızla hareket eder.,
ELIPS BIÇIMINDEKI YÖRÜNGENIN SONUÇLARI
Dünya'nın Güneş'e olan uzaklığı sabit değildir. Bazen yaklaşırken, bazen uzaklaşır. Bunun nedeni, Dünya yörüngesinin elips şeklinde olmasıdır. Dünya'nın Güneş'e en yakın olduğu 3 Ocak tarihine Perihel (Günberi) denir. Dünya'nın Güneş'ten en uzak olduğu 4 Temmuz tarihine ise Afel (Günöte) denir.
*NOT:Dünya'nın Güneş'e yaklaşıp uzaklaşması, Dünya üzerindeki sıcaklık dağılışını belirgin olarak etkilemez. Sıcaklık dağılışını etkileyen temel etken güneş ışınlarının geliş açısıdır.*
Dünya'nın hızı sabit değildir. Hız, günberi tarihinde artarken, günöte tarihinde azalır. Bunun sonucunda;
- Mevsim süreleri farklıdır.
- Eylül ekinoksu iki günlük gecikmeyle gerçekleşir.
- Şubat ayı iki gün kısa sürer.
Dünya'nın Güneş Etrafındaki Dönüşünün Sonuçları:
Mevsimlerin oluşmasına ve değişmesine neden olur.
Mevsimlik sıcaklık farkları meydana gelir.
Kara ve denizler arasında sıcaklık farkları oluşur.
Muson rüzgarları meydana gelir.
Gece - gündüz uzunlukları değişir.
Güneş'in ufuk üzerinde doğduğu yer ve saat ile, Güneş'in ufukta battığı yer ve saat değişir.
Güneş ışınlarının yeryüzüne düşme açıları değişir.
Cisimlerin gölge boyları değişir.
Aydınlanma çemberi mevsimlere göre yer değiştirir.
Güneş ışınları yıl boyunca dönencelere bir kez, dönenceler arasına iki kez dik düşer.
Dünya'nın Eksen Eğikliği
Dünya'nın elips şeklindeki yörüngesinden geçen düzleme Ekliptik (yörünge) düzlemi, Ekvator'dan geçen düzleme ise Ekvator düzlemi denir.
Dünya ekseninin 23°27' eğik oluşunun sonuçları şunlardır:
Güneş ışınlarının yeryüzüne düşme açısı yıl boyunca değişir.
Güneş'in doğuş ve batış saatleri ile yerleri değişir.
Aydınlanma çemberinin sınırı mevsimlere göre değişir.
Mevsimlerin oluşumuna neden olur.
21 Aralık'ta Güney Yarım Küre'nin, 21 Haziran'da ise, Kuzey Yarım Küre'nin Güneş'e daha dönük olmasına neden olur.
Gece ile gündüz süreleri arasındaki farkın, Ekvator'dan kutuplara gidildikçe artmasına neden olur.
Yıl içinde cisimlerin gölge uzunlukları değişir.
Dönencelerin ve kutup dairelerinin sınırlarını belirleyerek, matematik iklim kuşaklarının oluşumuna neden olur.
Matematik Iklim Kuşaklarının Oluşmasının Temel sebebi Eksen eğikliğidir€¦
EKSEN EÄžIKLIÄžI OLMASAYDI;
(Ekvator düzlemi ile ekliptik üst üste çakışsaydı veya yer ekseni ekliptiği dik olarak kesseydi)
Dönenceler ve kutup daireleri oluşmazdı.
Güneş ışınları sadece Ekvatora dik gelirdi.
Mevsim değişmesi olmazdı. Sürekli aynı mevsim hüküm sürerdi.
Aydınlanma dairesi sürekli kutup noktalarına teğet geçerdi.
Gece gündüz süreleri birbirine eşit olurdu.
Güneşin doğuş-batış konumu ve saati değişmezdi.
Kısacası; sürekli ekinoks durumu yaşanırdı.
EKSEN EÄžIKLIÄžI 20°OLSAYDI
Güneş ışınlarının dik geldiği alan daralırdı.
Güneş ışınlarının düşme açısında değişim azalacağından,Ekvatoral bölgenin sıcaklık ortalaması artardı.
Kutup kuşağı ve tropikal kuşağın alanları daralırken , ılıman kuşak genişlerdi.
Yurdumuzda yazlar daha serin, kışlar daha ılık olurdu.
Kutup noktalarının sıcaklığı azalırdı.
NOT
Eksen eğikliği kaç derece ise Kutup noktalarına güneş ışınları en fazla o açıyla düşer.
Aydınlanma çizgisi daha az yer değiştireceğinden gece ile gündüz arasındaki fark azalırdı.
NOT
Eksen eğikliği küçüldükçe gece ile gündüz arasındaki fark azalır. Eksen eğikliği büyüdüğünde ise fark artar.
EKINOKS - SOLSTIS GÜNLERI VE ÖZELLIKLERI( MEVSIMLER)
Dünya'nın Güneş etrafında dönmesi ve eksen eğikliğine bağlı olarak dört önemli gün ortaya çıkar. Bu günler aynı zamanda mevsimlerin başlangıcıdır.
21 Mart ve 23 Eylül tarihlerine ekinoks (gece - gündüz eşitliği) tarihleri, 21 Aralık ve 21 Haziran tarihlerine de solstis (gündönümü) tarihleri denir
21 HAZIRAN DURUMU:
a.. Kuzey Yarım Küre
Güneş ışınları Yengeç Dönencesi'ne 90°lik açı ile düşer.
Yaz mevsiminin başlangıcıdır.
En uzun gündüz, en kısa gece yaşanır.
Yengeç Dönencesi'nden kuzeye gidildikçe gündüz süresi uzar, gece süresi kısalır.
Bu tarihten itibaren gündüzler kısalmaya, geceler uzamaya başlar. Fakat 23 Eylül tarihine kadar gündüzler gecelerden uzundur.
Aydınlanma çemberi Kuzey Kutup Dairesi'ne teğet geçer.
Yengeç Dönencesi'nin kuzeyi, güneş ışınlarını yıl içerisinde alabileceği en dik açı ile alır. Bu tarihten itibaren güneş ışınlarının gelme açıları küçülmeye başlar.
Yengeç Dönencesi'nin kuzeyinde en kısa gölge yaşanır. Bu tarihten itibaren gölge boyları uzamaya başlar.
b. Güney Yarım Küre
Güneş ışınları Oğlak Dönencesi'ne 43°06' lık açı ile düşer.
Kış mevsiminin başlangıcıdır.
En uzun gece, en kısa gündüz yaşanır.
Oğlak Dönencesi'nden güneye gidildikçe gece süresi uzar, gündüz süresi kısalır.
Bu tarihten itibaren geceler kısalmaya, gündüzler uzamaya başlar. Fakat 23 Eylül tarihine kadar geceler gündüzlerden uzundur.
Aydınlanma çemberi Güney Kutup Dairesi'ne teğet geçer.
Oğlak Dönencesi'nin güneyi güneş ışınlarını yıl içerisinde alabileceği en dar açı ile alır. Bu tarihten itibaren güneş ışınlarının gelme açıları büyümeye başlar.
Oğlak Dönencesi'nin güneyinde en uzun gölge yaşanır. Bu tarihten itibaren gölge boyları kısalır.
23 EYLÜL DURUMU
Kuzey ve Güney Yarım Küre
Güneş ışınları öğle vakti Ekvator'a 90°lik açı ile düşer.
Gölge boyu Ekvator'da sıfırdır.
Güneş ışınları bu tarihten itibaren Güney Yarım Küre'ye dik düşmeye başlar.
Bu tarihten itibaren Kuzey Yarım Küre'de geceler, gündüzlerden uzun olmaya başlar. Güney Yarım Küre'de ise tam tersi olur.
Bu tarih Kuzey Yarım Küre'de Sonbahar, Güney Yarım Küre'de Ilkbahar başlangıcıdır.
Aydınlanma çemberi kutup noktalarına teğet geçer. Bu tarihte Güneş her iki kutup noktasında da görülür.
Dünya'da gece ve gündüz birbirine eşit olur.
Bu tarih Kuzey Kutup Noktası'nda 6 aylık gecenin, Güney Kutup Noktası'nda ise 6 aylık gündüzün başlangıcıdır.
21 ARALIK DURUMU
a. Kuzey Yarım Küre
Güneş ışınları Yengeç Dönencesi'ne 43°06' lık açı ile gelir.
Kış mevsiminin başlangıcıdır.
En uzun gece, en kısa gündüz yaşanır.
Yengeç Dönencesi'nden kuzeye gidildikçe gece süresi uzar, gündüz süresi kısalır.
Bu tarihten itibaren geceler kısalmaya, gündüzler uzamaya başlar. Fakat 21 Mart tarihine kadar, geceler gündüzlerden uzundur.
Aydınlanma çemberi Kuzey Kutup Dairesi'ne teğet geçer.
Yengeç Dönencesi'nin kuzeyi güneş ışınlarını yıl içerisinde alabileceği en dar açı ile alır. Bu tarihten itibaren güneş ışınlarının gelme açıları büyümeye başlar.
Yengeç Dönencesi'nin kuzeyinde en uzun gölge yaşanır. Bu tarihten itibaren gölge boyları kısalmaya başlar.
b. Güney Yarım Küre
Güneş ışınları Oğlak Dönencesi'ne 90° lik açı ile gelir.
Yaz mevsiminin başlangıcıdır.
En uzun gündüz, en kısa gece yaşanır.
Oğlak Dönencesi'nden güneye gidildikçe gündüz süresi uzar, gece süresi kısalır.
Bu tarihten itibaren gündüzler kısalmaya geceler uzamaya başlar. Ancak 21 Mart tarihine kadar, gündüzler gecelerden uzundur.
Aydınlanma çemberi Güney Kutup Dairesi'ne teğet geçer.
Oğlak Dönencesi'nin güneyi güneş ışınlarını yıl içerisinde alabileceği en dik açı ile alır. Bu tarihten itibaren güneş ışınlarının gelme açıları küçülmeye başlar.
Oğlak Dönencesi'nin güneyinde en kısa gölge yaşanır. Bu tarihten itibaren gölge boyları uzamaya başlar.
21 MART DURUMU
Kuzey ve Güney Yarım Küre
Güneş ışınları öğle vakti Ekvator'a 90° lik açı ile düşer.
Gölge boyu Ekvator'da sıfırdır.
Güneş ışınları bu tarihten itibaren Kuzey Yarım Küre'ye dik düşmeye başlar.
Bu tarihten itibaren Güney Yarım Küre'de geceler, gündüzlerden uzun olmaya başlar. Kuzey Yarım Küre'de ise tam tersi olur.
Bu tarih Güney Yarım Küre'de Sonbahar, Kuzey Yarım Küre'de Ilkbahar başlangıcıdır.
Aydınlanma çemberi kutup noktalarına teğet geçer. Bu tarihte Güneş her iki kutup noktasında da görülür.
Dünya'da gece ve gündüz süreleri birbirine eşit olur.
Bu tarih Güney Kutup Noktası'nda 6 aylık gecenin, Kuzey Kutup Noktası'nda ise 6 aylık gündüzün başlangıcıdır
Harita Bilgisi ,**çekler,ölçek çeşitleri,Haritada uzunluk ve Alan Hesaplamaları
Yeryüzünün tamamının ya da bir bölümünün, kuşbakışı görünüşünün, belli bir ölçek dahilinde küçültülerek, bir düzlem üzerine aktarılmasıyla elde edilen çizime harita denir.
Bir çizimin harita özelliği taşıyabilmesi için gerekli olan koşullar şunlardır:
1. Kuşbakışı olarak çizilmiş olması
Haritası çizilen alanın tam tepeden görünüşü kuşbakışı olarak adlandırılır. Haritaların çiziminde tepeden görünüm sağlanamaz ise yeryüzü şekillerinin biçimlerinde, boyutlarında ve birbirlerine göre uzaklıklarında değişmeler olur.
2. **çekli olması
Haritalardaki küçültme oranına ölçek denir. Bir başka ifade ile harita üzerindeki uzunlukların gerçek uzunluklara olan oranıdır. Yerşekillerinin biçimleri ve boyutları, oldukları gibi aktarılamadığı için, belli bir ölçek dahilinde küçültülmesi gereklidir. **çek iki şekilde gösterilir.
a. Kesir ölçek: Küçültme oranı kesirli sayılarla ifade edilen ve haritalarda en çok kullanılan ölçeklerdir. 1/500, 1/5.000, 1/50.000, 1/500.000 gibi.
Kesir ölçeklerde pay her zaman 1 dir. Paydada yer alan sayı ise, haritası çizilen alanın kaç defa küçültüldüğünü gösterir.
b. Çizik (Grafik) **çek: Eşit dilimlere ayrılmış bir çizgi üzerinde harita üzerindeki uzunlukların gerçek uzunluklara oranının gösterildiği ölçeklerdir.
Herhangi bir yerin, kuşbakışı görünüşünün ölçeksiz ve kabataslak olarak bir düzleme aktarılmasına kroki denilmektedir. Harita ile kroki arasındaki fark, krokinin ölçeksiz, haritanın ise ölçekli olmasıdır.
3. Bir düzleme aktarılmış olması
Dünya'nın kutuplardan basık, Ekvator'dan şişkin kendine has küresel bir şekli vardır. Dünya'nın küresel yüzeyi düzleme aktırılırken bazı güçlüklerle karşılaşılır. Bunun nedeni, küresel yüzeyin düzleme aktarılmasının geometrik açıdan imkansız olmasıdır. Buna bağlı olarak haritalar çizilirken, kara ve denizlerin yerküre üzerindeki biçimleri ve genişlikleri tam olarak yansıtılamamakta ve boyutlarında gerçeğe uymayan bozulmalar olmaktadır. Haritalarda görülen ise, gerçeğin az ya da çok benzeridir.
Harita çizimindeki zorluklar dikkate alınarak bazı metodlar geliştirilmiştir. Buna projeksiyon (izdüşüm) yöntemleri adı verilir.
Projeksiyonlar, izdüşüm (Yükseltinin sıfır m. kabul edilmesi) esasına göre çizildiğinden, yükseltinin fazla olduğu yerlerde ve ülkelerde izdüşüm alan ile gerçek alan arasındaki fark artar.
Türkiye'de, izdüşüm alan ile gerçek alan arasındaki farkın en fazla olduğu bölgeler Doğu Anadolu ve Karadeniz, en az olduğu bölgeler ise Marmara ve Güneydoğu Anadolu'dur.
Başlıca projeksiyon yöntemleri şunlardır:
Silindir Projeksiyon: Ekvator ve çevresindeki bölgelerin çiziminde kullanılır.
Konik Projeksiyon: Kutuplar ve çevresindeki bölgelerin çiziminde kullanılır.
Düzlem (Ufki) Projeksiyon: Bu projeksiyonla elde edilen haritalarda biçim ve alan bozulmaları çok fazladır. Bu haritalar daha çok denizcilik ve havacılıkta kullanılır.
HARITA ÇEŞITLERI
A. KULLANIM AMAÇLARINA GÖRE HARITALAR
1. Idari ve Siyasi HaritalarÜlkelerin başka ülkelerle olan sınırlarının gösterildiği haritalara siyasi haritalar adı verilirken, ülkelerin kendi içerisindeki illeri, eyaletleri, bölgeleri gösteren haritalara idari harita denir.
2. Beşeri ve Ekonomik Haritalar
Nüfus, göç, yerleşme, tarım, hayvancılık, sanayi, turizm, vb. dağılışını gösteren haritalardır
3. Fiziki Haritalar
Yeryüzü şekillerinin fiziki yapısını, dağılış ve yükseltilerini gösteren haritalardır.
4. Özel Haritalar
Belirli bir konu için özel olarak hazırlanan haritalardır. (Jeomorfoloji, meteoroloji, toprak haritaları gibi.)
B. ÖLÇEKLERINE GÖRE HARITALAR
1. Büyük ölçekli Haritalar
Planlar: ölçeği 1/20.000'e kadar olan haritalardır. Şehir imar planları, kadastro haritaları bu türdendir.
b. Topoğrafya Haritaları: ölçeği 1/20.000 ile 1/200.000 arasında olan haritalardır. Ulaşım haritaları ile topoğrafik, jeolojik, morfolojik haritalar bu türdendir.
Büyük ölçekli haritaların genel özellikleri şunlardır:
- Paydası küçüktür.
- Dar alanları gösterir.
- Ayrıntıyı gösterme gücü fazladır.
- Küçültme oranı azdır.
- Aynı alanı gösteren küçük ölçekli haritalara göre düzlemde daha fazla yer kaplarlar.
- Izohipsler arası yükselti farkı azdır.
- Bozulma oranı azdır.
2. Orta ölçekli Haritalar
ölçeği 1/200.000 ile 1/500.000 arasında olan haritalardır
3. Küçük ölçekli Haritalar
ölçeği 1/500.000 den daha küçük olan haritalardır. Bu haritalar Dünya'nın, kıtaların, ülkelerin tamamını veya bir bölümünü gösterir.
Küçük ölçekli haritaların genel özellikleri şunlardır:
- Paydası büyüktür.
- Geniş alanları gösterir.
- Ayrıntıyı gösterme gücü azdır.
- oranı fazladır.
- Aynı alanı gösteren büyük ölçekli haritalara göre düzlem üzerinde daha az yer kaplarlar.Küçültme
- Izohipsler arası yükselti farkı fazladır.
- Bozulma oranı fazladır.
HARITA PROBLEMLERI
Harita problemlerinde en çok km'yi cm'ye veya cm'yi km'ye çevirme işlemi vardır. Bunun için, cm'yi km'ye çevirirken 5 sıfır silinir. Km'yi cm'ye çevirirken de 5 sıfır eklenir.
1. Uzunluk Problemleri
Kısaltmalar;
G.U. = Gerçek Uzunluk
H.U. = Haritadaki Uzunluk
ölçek. P. = **çeğin Paydası
a. Gerçek Uzunluk: Harita uzunluğu ile ölçek verilerek gerçek uzunluk sorulduğunda aşağıdaki formül kullanılır.
Gerçek Uzunlk:Harita Uzunluğu X **çeğin Paydası
b. Harita Uzunluğu: Gerçek uzunluk ile ölçek verilerek harita uzunluğu sorulduğunda aşağıdaki formül kullanılır.
HARITA UZUNLUÄžU : GERÇEK UZUNLUK
---------
ÖLÇEÄžIN PAYDASI
c. ölçek: Gerçek uzunluk ile harita uzunluğu verilerek ölçek sorulduğunda aşağıdaki formül kullanılır.
ÖLÇEK :HARITA UZUNLUÄžU
---------
GERÇEK UZUNLUK
2. Alan Problemleri
Kısaltmalar;
G.A. = Gerçek Alan
H.A. = Haritadaki Alan
ölçek. P2 = ölçeğin Paydasının Karesi
a. Gerçek Alan: Haritadaki alan ve ölçek verilerek gerçek alan sorulduğunda aşağıdaki formül kullanılır.
G.A = H.A x **ç.P2
b. Harita Alanı: Gerçek alan ve ölçek verilerek haritadaki alan sorulduğunda aşağıdaki formül kullanılır.
HARITA ALANI GERÇEK ALAN
--------
ÖLÇEÄžIN PAYDA KARESI
c. Ölçek: Gerçek alan ile harita alanı verilerek ölçek sorulduğunda aşağıdaki formül kullanılır. **ÇEÄžIN PAYDA KARESI: GERÇEK ALAN
--------
HARITADAKI ALAN
3. Çizik ölçeğin Kesir ölçeğe Çevrilmesi
Harita problemlerinde çizik ölçek verilip kesir ölçeğe çevrilmesi istendiğinde;
formülü kullanılır.
IKLIM BILGISI, IKLIM ELEMANLARI,ATMOSFER VE ÖZELLIKLERI,SICAKLIK DAÄžILIŞINI ETKILEYEN FAKTÖRLER,DÜNYA YILLIK,TEMMUZ ve OCAK AYI SICAKLIK ORTALAMALARI€¦
IKLIM
Geniş bir sahada, uzun yıllar boyunca (40 - 50 yıl) devam eden, atmosfer olaylarının ortalamasına iklim denir.
HAVA DURUMU
Dar bir sahada, kısa süre içerisinde görülen atmosfer olaylarına hava durumu denir.
KLiMATOLOJI
Geniş sahalarda, uzun yıllar devam eden atmosfer olaylarının ortalamalarını tespit ederek, iklim bölgelerini ve karakterlerini inceleyen bilim dalına klimatoloji denir.
METEOROLOJIDar sahalarda, kısa süreli atmosfer olaylarını inceleyen bilim dalına meteoroloji denir.
Iklimin insan ve çevre üzerindeki etkileriInsanların;
- Yeryüzüne dağılışlarını,
- Ekonomik faaliyetlerini,
- Yiyecek ve giyeceklerini,
- Fizyolojik gelişimlerini,
- Karakterlerini,
- Kültür faaliyetlerini, etkiler.
Endüstrinin dağılışını etkiler.
Konut tipini ve malzemesini etkiler.
Ulaşım faaliyetlerini etkiler.
Turizm faaliyetlerini etkiler.
Tarım faaliyetlerini etkiler.
Tarım ürünleri çeşitliliğini etkiler.
Toprak oluşumunu ve verimlilik derecesini etkiler.
Yeryüzü şekillerinin oluşumunu etkiler.
Bitki örtüsü çeşitliliğini etkiler.
Göllerin oluşumunu ve göl sularının kimyasal özelliğini etkiler.
Akarsu debilerini ve rejimlerini etkiler.
Hayvan türleri ve dağılışını etkiler.
Dış kuvvetlerin etki alanlarını ve dağılışını etkiler.
Kayaların çözülme türünü belirler.
Erozyonu etkiler.
Kalıcı kar sınırı yükseltisini etkiler.
Denizlerin tuzluluk oranlarını etkiler.
ATMOSFER ve ÖZELLIKLERi
Dünya'yı gazlardan meydana gelen bir geosfer (tabaka) kuşatır. Buna atmosfer denir.
Atmosferin Katları
Troposfer: Atmosferin en alt tabakasıdır. Ekvator üzerindeki kalınlığı 16 - 17 km, 45° enlemlerinde 12 km, kutuplardaki kalınlığı ise 9 - 10 km dir. Bunun nedeni, Ekvator'daki hava kütlelerinin ısınarak yükselmesi, kutuplarda ise soğuyan havanın ağırlaşarak alçalmasıdır. iklim olayları troposferin 3 - 4 km lik kısmında meydana gelir. Çünkü, iklim olaylarında çok etkili olan su buharı troposferin 3 - 4 km lik kısmında bulunur. Troposfer daha çok yerden yansıyan ışınlarla ısınır.
Atmosferdeki gazların % 75'i troposfer katında bulunmaktadır.
Stratosfer: Troposferden itibaren 17 - 30 km ler arasında bulunur. Bu tabakada su buharı olmadığı için, iklim olayı görülmez. Stratosferde sıcaklık değişimi yok gibidir. Sıcaklık -45°C civarındadır. Stratosferde yerçekimi çok azaldığı için cisimler gerçek ağırlıklarını kaybederler. Üst kısımlarında ozon gazı bulunur.
Şemosfer: Stratosferden sonra 30 - 90 km ler arasında bulunur. iki kısımdan oluşur.
a. Ozonosfer: içerisinde bulundurduğu ozon gazından dolayı bu ismi almıştır. Güneş'ten gelen ve canlı yaşamı için zararlı olan ışınları (Ultraviyole ışınları gibi) tutar. Bundan dolayı canlıların koruyucu katıdır. Dünya'nın aşırı ısınıp, soğumasını önler.
b. Kemosfer: Bu katmana kemosfer denilmesinin nedeni, içerisinde bazı kimyasal olayların meydana gelmesidir. Az miktarda zararlı ışınların tutulması burada da görülür.
Iyonosfer: Şemosferden sonra 90 - 300 km'ler arasında bulunur. Bu tabakadaki gazlar ultraviyole ışınlarının etkisi ile iyonlara ayrılmıştır. iyonlaşma sırasında açığa çıkan enerji ile sıcaklığı yükselmiştir. (250°C) iyonlar arasında elektron alışverişi son derece fazladır. Bundan dolayı haberleşme sinyalleri, radyo dalgaları bu tabakadan yansır.
Eksosfer: Atmosferin en üst ve en dış sınırını oluşturur. Eksosferde bazı gaz molekülleri yerçekimi etkisinden kurtularak uzaya kaçar. Bu nedenle dış sınırı kesin olarak tespit edilememekte, 10.000 km ye kadar çıktığı sanılmaktadır.
Atmosferin Faydaları
Iklim olayları meydana gelir.
Canlı yaşamı için gerekli gazları ihtiva eder.
Güneş'ten gelen zararlı ışınları tutar.
Dünya'nın aşırı ısınmasını ve soğumasını engeller.
Dünya ile birlikte dönerek sürtünmeden doğacak yanmayı engeller.
Uzaydan gelen meteorların parçalanmasına neden olur.
Güneş ışınlarının dağılmasını sağlayarak, gölgede kalan kısımların da aydınlanmasını sağlar. Bir başka ifade ile gölgelerin tam karanlık olmasını önler.
Işığı, sesi, sıcaklığı geçirir ve iletilmesini sağlar.
Hava akımları sayesinde gündüz olan kesimlerin aşırı sıcak, gece olan kesimlerin de aşırı soğuk olmasını engeller.
IKLIM ELEMANLARI
A. SICAKLIK
Yeryüzündeki sıcaklığın kaynağı Güneş'tir. Yeryüzünün Güneş'ten aldığı ısı miktarına sıcaklık denir. Termometre ile ölçülür. Sıcaklığın birimi santigrat derece (°C) dir.
Güneş ışınları vasıtasıyla gelen ısı enerjisi, atmosferi geçerek yeryüzüne ulaşır ve yeryüzünü ısıtır. Ancak, Güneş'ten gelen enerjinin tümü yeryüzüne kadar ulaşamaz. Bir kısmı atmosferde alıkonur, bir kısmı atmosferin yüzeyinden geri yansır.
Atmosfere gelen enerji % 100 kabul edilirse;
Enerjinin % 25'i bulutların ve atmosferin etkisi ile uzaya doğru yansır.
% 25'i atmosferde dağılarak gölge yerlerin aydınlatılmasını ve gök yüzünün mavi görünmesini sağlar.
% 15'i atmosfer tarafından emilerek atmosferin ısınmasını sağlar.
% 35'i yeryüzüne ulaşır. Bu enerjinin % 27'si yeri ısıtır. % 8'i ise yeryüzüne çarptıktan sonra tekrar uzaya yansır.
SICAKLIK DAÄžILIŞINI ETKILEYEN FAKTÖRLER (SICAKLIK ETMENLERI)
1. Güneş ışınlarının yeryüzüne düşme açısı
Yeryüzünde sıcaklık dağılışını etkileyen en önemli faktördür. Güneş ışınları bir yere ne kadar dik düşerse, orası o kadar fazla ısınır. Düşme açısı küçüldükçe ısınma azalır. Düşme açısını belirleyen etkenler şunlardır:
a. Dünya'nın şekli ve enlem: Dünya'nın şekline bağlı olarak, Ekvator'dan kutuplara doğru gidildikçe güneş ışınlarının yere düşme açıları küçülür. Bunun sonucunda da Ekvator'dan kutuplara gidildikçe sıcaklık azalır.
b. Yaşanan Mevsim: Dünya'nın eksen eğikliği ve yıllık hareketine bağlı olarak güneş ışınlarının düşme açısı yıl boyunca değişir.
Buna göre, Kuzey Yarım Küre, yaz mevsiminde güneş ışınlarını daha dik, kışın daha eğik alır.
c. Günün Saati: Dünya'nın günlük hareketine bağlı olarak, güneş ışınlarının bir noktaya geliş açısı gün boyunca değişme gösterir. Güneş ışınları sabah ve akşam eğik açıyla, öğle vakti ise gelebileceği en dik açı ile gelir.
d. Bakı ve eğim: Güneş ışınlarının düşme açısı, yerşekillerinin Güneş'e bakma durumuna göre (Bakıya göre) ve yerşekillerinin eğimine göre değişir.
d. Bakı ve eğim: Güneş ışınlarının düşme açısı, yerşekillerinin Güneş'e bakma durumuna göre (Bakıya göre) ve yerşekillerinin eğimine göre değişir.
2. Güneş ışınlarının atmosferde katettiği yol
Güneş ışınlarının atmosferde aldığı yol uzadıkça enerji kaybı o oranda artar. Dik açı ile gelen ışınlar daha kısa bir yoldan yeryüzüne ulaşır ve daha az kayba uğrar. (Ekvator çevresi gibi)
Dar açı ile gelen ışınlar ise, daha uzun bir yoldan yeryüzüne ulaşır ve daha fazla kayba uğrar. (Kutup çevreleri gibi)
3. Güneşlenme Süresi
Güneşlenme süresi arttıkça sıcaklık artar. Yaz aylarında güneşlenme süresi fazla olduğundan sıcaklık değerleri yüksektir. Yine gün içinde en yüksek sıcaklıkların tam öğle vakti değil, öğleden birkaç saat sonra olması güneşlenme süresi ile ilgilidir. Geceleri ise, Güneş'ten enerji alınmadığı için soğuma görülür. Bu nedenle günün en soğuk anı, sabah Güneş doğmadan önceki andır.
4. Yükselti
Troposfer katında, yerden yükseldikçe sıcaklık değerleri her 100 m. de 0,5 °C azalırken, alçaldıkça her 100 m. de 0,5°C artar.
5. Kara ve Denizlerin Dağılışı
Aynı miktarda güneş enerjisi alan karalar ve denizler aynı derecede ısınmazlar. Karalar denizlere oranla daha fazla ve çabuk ısınırken, denizler daha az ve geç ısınırlar. Yine karalar denizlere oranla daha fazla ve çabuk soğurken, denizler daha az ve geç soğurlar.
Denizler karalara oranla geç ısınıp geç soğuduğu için, karasal iklimlerde en sıcak ay Temmuz, en soğuk ay Ocak iken, denizel iklimlerde en sıcak ay Ağustos, en soğuk ay Şubattır.
6. Nem Miktarı
Nem, bir yerin fazla ısınması ve soğumasını önler. Sıcaklık farkını azaltır. Güneş ışınlarının dik ve dike yakın geldiği Ekvator çevresi Dünya'nın en sıcak yerleri olması gerekirken, nemin fazlalığından dolayı olmamıştır. Dünya'nın en sıcak yerleri ise Dönenceler civarı (Tropikal çöller) olmuştur.
Kış mevsiminde, havanın bulutlu olduğu günlerde, ısı kaybı azaldığından sıcaklık değerleri yüksektir. Havanın bulutsuz olduğu günlerde ise, ısı kaybı daha fazla olduğundan sıcaklık değerleri düşüktür. Kuru ve ayaz bir hava yaşanır.
Nemin fazla olduğu deniz yüzeylerinde, vadilerde ve alçak ovalarda nemin fazlalığından dolayı sıcaklık kaybı az iken, dağ zirvelerinde nemin azlığından dolayı sıcaklık kaybı fazladır.
7. Okyanus Akıntıları
Okyanus akıntıları, hem denizler hem de karalar üzerinde havanın sıcaklığını etkilerler. Bu akıntılar sıcaklığın Ekvator'dan kutuplara doğru düzenli olarak azalmasını engeller.
Ekvator yönünden gelen Gulf - Stream, Brezilya, Kuroşivo ve Alaska gibi akıntılar sıcaklığı yükseltir. Buna karşılık, kutup yönünden gelen Labrador, Kanarya, Oyaşivo, Benguela ve Kaliforniya gibi akıntılar sıcaklığı düşürür.
8. Rüzgarlar
Kuzey Yarım Küre'de güneyden, Güney Yarım Küre'de de kuzeyden esen rüzgarlar, Ekvator yönünden geldikleri için sıcaklığı artırır. Kutup yönünden gelen rüzgarlar ise, sıcaklığı düşürürler. Bu durum enlem - sıcaklık ilişkisine örnektir.
Denizden karaya doğru esen rüzgarlar kışın ılıtıcı, yazın ise serinletici etki yapar.
Karadan denize doğru esen rüzgarlar ise, kışın sıcaklığı düşürücü, yazın ise sıcaklığı yükseltici etki yapar.
9. Bitki Örtüsü
Bitki örtüsü, güneş ışınlarının bir kısmını emerek gündüz yerin fazla ısınmasını önler. Gece ise, yerden ışıyan sıcaklığın bir bölümünü tutarak fazla soğumayı engeller. Bunun sonucunda, bitki örtüsünün gür olduğu alanlar ile seyrek olduğu alanlar arasında, sıcaklığın dağılışı açısından önemli farklar ortaya çıkar.
SICAKLIĞIN YERYÜZÜNDEKI DAĞILIŞI
Sıcaklığın yeryüzüne dağılışı izoterm adı verilen eş sıcaklık eğrileri ile gösterilir. Sıcaklık haritalarına ise izoterm haritaları denir. izoterm haritaları günlük, aylık ve yıllık olabilir. Bu haritaların bir kısmı gerçek sıcaklıkları gösterir. Bunlara gerçek izoterm haritaları denir. Bu haritalarda yükseltinin etkisi hesaba katılır. Bir de, yükselti değerleri her yerde sıfır metre kabul edilerek, sıcaklık değerlerinin buna göre düzenlenip çizildiği haritalar vardır. Bu haritalara da indirgenmiş izoterm haritaları denir. Her yerin gerçek sıcaklığına, yükseltiden dolayı kaybettiği sıcaklığın eklenmesiyle indirgenmiş sıcaklık bulunur.
Örneğin, 1000 m. yükseklikteki bir yerin gerçek sıcaklığı 16°C ise, buranın indirgenmiş sıcaklığı;
Dünya Yıllık Ortalama Sıcaklık Dağılışı
Yeryüzünde üç farklı sıcaklık kuşağı oluşmuştur.
Ekvator'dan kutuplara gidildikçe sıcaklık azalır. Ancak en yüksek sıcaklıklara dönenceler çevresinde rastlanmaktadır.
Kuzey Yarım Küre, Güney Yarım Küre'den daha sıcaktır. Çünkü, Kuzey Yarım Küre'de karalar, Güney Yarım Küre'de denizler daha fazla yer kaplar.
Kuzey Yarım Küre'de, yüksek enlemlerdeki karaların batı kıyıları, doğu kıyılarına göre daha sıcaktır. Sebebi, sıcak okyanus akıntılarıdır. (Gulf - Stream, Alaska, vb.)
Kuzey Yarım Küre'deki sıcaklık farkları Güney Yarım Küre'den daha fazladır. Sebebi, kara - deniz dağılışıdır.
Termik Ekvator ortalama 8° kuzeye kaymıştır. Nedeni, kuzeyde karaların fazla olması ve sıcak okyanus akıntılarının etkisidir.
Dünya Ocak Ayı Ortalama Sıcaklık Dağılışı
Ocak ayında, Kuzey Yarım Küre'de kış mevsimi yaşanır.
Bu ayda Dünya'nın en soğuk yerleri Sibirya, Kanada ve Grönland'ın kuzey bölgeleridir.
Bu ayda Dünya'nın en sıcak yerleri, Oğlak Dönencesi üzerindeki kara içleridir.
Dünya Temmuz Ayı Ortalama Sıcaklık Dağılışı
Temmuz ayında, Kuzey Yarım Küre'de yaz mevsimi yaşanır.
Bu ayda, Dünya'nın en sıcak yerleri Büyük Sahra, Arabistan Yarımadası'nın iç kısımları, iran, Orta Asya, Meksika, Amerika'nın orta kesimleri ve Arizona çevresidir.
Bu ayda Dünya'nın en soğuk yerleri Antarktika Kıtası'ndadır
BASINÇ VE ÖZELLIKLERI
BASINÇ
Atmosferi oluşturan gazların yeryüzüne yaptığı etkiye basınç denir. Basınç barometre ile ölçülür. Basıncın değeri milibar (mb) denilen birimle belirtilir. Aynı basınca sahip olan noktaların birleştirilmesiyle oluşturulan iç içe kapalı eğrilere ise izobar adı verilmektedir.
Atmosferin yeryüzüne yaptığı basınç her yerde aynı değildir.
Atmosfer basıncını etkileyen faktörler şunlardır:
1. Yerçekimi
Yerçekiminin etkisiyle gazlar Dünya'yı çepeçevre kuşatmıştır. Yükseklere doğru çıkıldıkça Ve alçak enlemlere doğru geldikçe yerçekimi azalır. Buna bağlı olarak basınç da azalır.
Yerçekimi ile basınç arasında doğru orantı vardır. Yerçekimi arttıkça basınç artar, yerçekimi azaldıkça basınç azalır.
2. Yükselti
Yükseldikçe basınç azalır. Bunun nedeni, yükseklere doğru çıkıldıkça Atmosfer'i oluşturan gazların yoğunluklarının yerçekimi etkisiyle azalmasıdır. Basınç ile yükselti arasında ters orantı vardır.
3. Termik Etkenler (Sıcaklık)
Sıcaklığın artmasıyla hava genişler, hafifler ve yükselir. Yükselen havanın yere yaptığı basıncın azalmasıyla, alçak basınç alanları doğar.
Sıcaklığın azalmasıyla soğuyan havanın hacmi daralır, ağırlaşır ve alçalır. Alçalan havanın yere yaptığı basıncın artmasıyla yüksek basınç alanları doğar.
Bu şekilde, ısınma ve soğumaya bağlı olarak oluşan basınç merkezlerine termik basınç merkezleri denir. Örneğin, Ekvator çevresi sürekli sıcak olduğundan, burada termik alçak basınçlar oluşmuştur. Kutuplar civarı ise, sürekli soğuk olduğundan burada da termik yüksek basınçlar oluşmuştur. Sıcaklık ile basınç arasında ters orantı vardır.
4. Dinamik Etkenler
Hava kütlelerinin alçalarak yığılması veya yükselerek seyrekleşmesi sonucunda ortaya çıkar.
Örneğin, troposferin üst kısımlarında, Ekvator'dan kutuplara doğru esen Ters (üst) Alize rüzgarları Dünya'nın dönme hareketinin etkisiyle 30° enlemleri civarında alçalarak yüksek basınç alanlarını oluştururlar.
Bununla birlikte, Batı ve Kutup rüzgarları da 60° enlemleri civarında karşılaşınca yükselirler ve burada alçak basınç alanlarını oluştururlar.
işte, bu şekildeki hava hareketlerine bağlı olarak oluşan basınç merkezlerine de dinamik basınç merkezleri denir.
5-Yoğunluk:Atmosferdeki su buharı ve gazların oranına atmosfer
yoğunluğu denir.
Yoğunluk arttıkça basınç ta artar.
Atmosfer basıncı, yere yaptığı basınç derecesine göre üçe ayrılır.
Normal Basınç: 45° enlemlerinde, deniz seviyesinde, 0°C sıcaklıkta, 760 mm yüksekliğindeki cıvanın yaptığı basınca eşit olan atmosfer basıncına normal basınç denir. Bu basınç 1013 milibardır.
Yüksek Basınç (Antisiklon): 1013 milibardan daha yüksek olan basınçlara yüksek basınç denir. Yüksek basıncın görüldüğü yerlerde alçalıcı hava hareketleri vardır.
Alçak Basınç (Siklon): 1013 milibardan daha az olan basınçlara alçak basınç denir. Alçak basıncın görüldüğü yerlerde yükselici hava hareketleri vardır.
YERYÜZÜNDEKI SÜREKLI BASINÇ ALANLARI
1. Termik Kökenli Basınç Alanları
Ekvatoral Alçak Basınç Alanı (Tropikal Siklon) Ekvatoral bölge üzerinde bütün Dünya'yı kuşatan sürekli bir alçak basınç alanı uzanır. Bunun nedeni buraların devamlı ısınmasıdır. Bu basınç kuşağı kışın güneye, yazın da kuzeye doğru genişler.
Kutuplar Yüksek Basınç Alanı (Polar Antisiklon) Kutuplar yıl boyunca soğuk olduklarından, buralarda sürekli bir yüksek basınç alanı oluşmuştur. Bu basınç alanı kışın genişler, yazın da daralır.
2. Dinamik Kökenli Basınç Alanları
Ekvator Üstü Yüksek Basınç Alanı (Subtropikal Antisiklon) Ekvatoral bölgede, ısınarak yükselen hava kütleleri üst alizeler halinde kutuplara doğru eserken, gerek Dünya'nın ekseni etrafında dönmesinden, gerekseyerçekimi ve soğumadan dolayı 30° enlemleri civarında alçalır. Sonuçta, bu enlemlerde yüksek basınç alanı oluşur.
Kutup Altı Alçak Basınç Alanı (Subpolar Siklon) Batı ve Kutup rüzgarları, 60° enlemleri civarında karşılaştıktan sonra yükselirler. Sonuçta bu enlemlerde alçak basınç alanı oluşur.
YÜKSEK BASINÇ ALANLARINDA;
Alçalıcı hava hareketi vardır. Alçalan hava ısınarak havanın nem açığını artırır. Bu sebeple yağış oluşmaz. Hava hareketi merkezden çevreye doğrudur. Hava genellikle açıktır. Yüksek basıncın etkili olduğu kış gecelerinde yerin ısı kaybı fazladır.Bu sebeple böyle olan kış gecelerinde ayaz olur. Termik Y.B alanı soğuk, Dinamik Y.B alanı sıcaktır.
ALÇAK BASINÇ ALANLARINDA;
Yükselici hava hareketi vardır. Yükselen hava soğur ve yağış bırakır. Hava hareketi çevreden merkeze doğrudur. Hava genellikle kapalıdır. Bu sebeple kışın böyle gecelerde yerin ısı kaybı azdır. Hava ılık olur. Termik A.B alanı sıcak, Dinamik A.B alanı soğuktur.
BASINÇLAR
A) YÜKSEK BASINÇLAR
1) Sibirya Termik Y.B: 60° enlemlerinde oluşmuştur. Türkiye'de kışın etkilidir. Etkili olduğu dönemlerde kışlar çok soğuk ve kar yağışlı geçer. Türkiye'ye Kuzeydoğudan sokulur.
2) Asor Dinamik Y.B: 30° enlemlerinden kaynağını alır. Türkiye'de bütün yıl etkilidir. En fazla yazın etkilidir. Etkili olduğu yaz mevsiminin kurak olmasının başlıca sebebidir (Alçalıcı hava hareketinden dolayı). Bu basıncın etkisiyle Ege Kıyıları boyunca kuzeyden esen Etezyen rüzgarı oluşur. Yurdumuza kuzeybatıdan sokulur.
B) ALÇAK BASINÇLAR
1) Izlanda Dinamik A.B: 60° enleminde kaynağını alır. Türkiye'de kışın etkilidir. Etkili olduğu dönemde kışlar ılık ve yağışlı geçer. Kuzeybatıdan sokulur.
2) Basra Termik A.B: (30° Kuzey) Türkiye'de yazın ekilidir. Yurdumuza Güney
doğu Anadolu Bölgesinden itibaren sokulur ve sıcaklığı artırır.
JEOLOJIK ZAMANLAR YERKÜRE'NIN YAPISI YERKABUÄžUNU OLUŞTURAN TAŞLAR
YERKÜRE'NIN YAPISI
Yeryuvarlağı, iç içe kürelerden meydana gelmiştir. Bunlara geosfer adı verilir. Geosferlerin yoğunlukları ve bileşimleri birbirinden farklıdır.
A. YERKABUÄžU
Litosfer ya da taşküre olarak da adlandırılır. Yerküre'nin en hafif ve en ince tabakasıdır. Yeryüzünden itibaren ortalama 33 km derinliğe kadar uzanır. Yerkabuğu, bileşimleri ve yoğunlukları birbirinden farklı iki tabakadan oluşur
1. Granitik Kabuk (Sial)
Bileşiminde silisyum ve alüminyum olduğundan bu ismi almıştır. Yoğunluğu 2,7 - 2,8 gr/cm3 tür. Katı halde bulunur. Kalınlığı okyanus tabanlarında az iken, kıta tabanlarında fazladır.
2. Bazaltik Kabuk (Sima)
Bileşiminde silisyum ve mağnezyum olduğundan bu ismi almıştır. Yoğunluğu 3 gr/cm3 dolayındadır. Sial'in tersine okyanus tabanlarında kalınlaşır, kıta tabanlarında incelir.
B. MANTO
Yer çekirdeğinin örtüsü durumunda olduğundan bu ad verilmiştir. Astenosfer adı da verilir. Yerküre'nin yaklaşık 33 km ile 2900 km derinlikleri arasında yer alır. Yoğunluğu yerkabuğuna oranla daha fazladır. (5 - 6 gr/cm3) Mantonun üst kısmındaki maddeler plastik özelliği gösterir. Sıvı haldeki manto malzemesine mağma denir. Mağma adı verilen akışkan manto volkan, deprem gibi olayların oluşmasına neden olan bir tabakadır. Mantonun sıcaklığı 1200 °C yi bulmaktadır. Manto, yeryuvarlağı hacminin % 80'ini kaplamaktadır.
C. ÇEKIRDEK
En kalın ve ağır olan katmandır. Barisfer adı da verilir. Mantonun altında başlar ve Dünya'nın merkezine kadar uzanır. Kalınlığı 3478 km dir. Yoğunluğu 10 gr/cm3 olan ve sıvı halde bulunan üst kısmına dış çekirdek denir. Bunun altında, yoğunluğu 13gr/cm3 olan ve katı halde bulunan iç çekirdek vardır. Dünya'nın merkezinde sıcaklık 4500 - 5000 °C yi bulmaktadır.
JEOLOJIK ZAMANLAR
Jeolojik zamanlar belirlenirken fosiller ve tortul tabakalar esas alınır
1. Ilk Zaman (Prekambrien)
En eski kıvrımlarla kıtaların çekirdek kısımları oluşmuştur. Zamanın sonlarında da bakteriler ve algler gibi tek hücreli canlılar ortaya çıkmıştır.
2. Birinci Zaman (Paleozoik)
Dünya'nın muhtelif bölgelerinde şiddetli kıvrımlar olmuş, kıtalar bu kıvrımların eklenmesiyle büyümüştür. Türkiye'de ve daha birçok ülkede, taşkömürü yatakları meydana gelmiştir.
3. Ikinci Zaman (Mezozoik)
Jeosenklinallerde büyük ölçüde tortulaşma ve birikmeler oluşmuştur. Bu dönem, Alp kıvrımlarına hazırlık dönemidir. Bu zamanda, yerkabuğu kırıklarla parçalanarak ayrı kıtalara bölünmeye başlamış, deniz ilerlemesi sonucu karalar denizlerin altında kalmıştır.
4. Üçüncü Zaman (Neozoik)
Dünya'da ve Türkiye'de şiddetli yerkabuğu hareketleri olmuştur. Alp kıvrımları oluşmuş ve eski kıta kütlelerine eklenmiştir. Kıtalar günümüzdeki görünümlerini kazanmışlardır. Şiddetli volkanik olaylar ve depremler meydana gelmiştir.
Atlas ve Hint okyanusları ile Türkiye'nin ana yerşekilleri oluşmuştur. Linyit, petrol, tuz ve boraksit yataklarının oluşumu da bu dönemlerdedir.
5. Dördüncü Zaman (Antropozoik)
Buzulçağı (Pleistosen): Şiddetli soğuma olmuştur. Bu nedenle Kuzeybatı Avrupa, Iskandinavya, Kanada gibi karalar, buzullar altında kalmıştır. Ege Denizi ile Istanbul ve Çanakkale boğazları bu dönemde teşekkül etmiştir. Insanın varlığı ve ilk prehistorik (tarih öncesi) kültürler bu dönemde görülmüştür.
Buzulçağı sonrası (Postglasyal): Iklim gittikçe ısınarak bugünkü şartlara geçmiştir. Şimdiki deniz seviyesine erişilmiş, Ingiltere Avrupa'dan koparak bir ada durumuna gelmiştir. Avrupa kıtası bugünkü şeklini kazanmıştır. Eski uygarlıklar ortaya çıkarak gelişmiştir.
Bu dönem ikiye ayrılır:
BUZUL ÇAÄžI:
2.5 milyon yıl sürmüştür.
Insanlar bu devirde yaratılmışlardır.
Şiddetli soğumalarla birlikte , K,Y,K de buzullaşma artmıştır.
Deniz ve kara seviyesinde değişmeler görülmüştür.
Istanbul ve Çanakkale boğazları oluşmuştur.
BUZUL ÇAÄžI SONRASI:
10 bin yıl sürmüştür.
Bugünkü iklim koşulları oluşmuştur.
Buzulların etki alanları daralmıştır.
Hayvanlar evcilleştirilmiş ve kültür bitkileri ortaya çıkmıştır.
YERKABUÄžUNU OLUŞTURAN TAŞLAR
1. Püskürük (Katılaşım) TaşlarIç püskürük taşlar: Mağma, her zaman yeryüzüne kadar çıkamaz. Bazen yerkabuğunun belirli yerlerine sokularak katılaşır. Soğuma yavaş olduğundan iri kristalli olurlar. Bu taşlara örnek olarak granit ve siyanit verilebilir.
Dış püskürük taşlar:
Mağmanın yeryüzünde soğuyup katılaşması sonucunda oluşur. Soğuma hızlı olduğundan kristalleşme ya hiç olmaz, ya da çok az olur. Bu taşlara örnek olarak andezit ve bazalt verilebilir.
ANDEZIT BAZALT
ÖZELLIKLERI
Yapıları kristallidir.
Tabakalaşma yoktur.
Içlerinde fosil bulundurmazlar.
Kütleler halindedir.
Asitten etkilenmezler.
2. Tortul (Sediment) Taşlar
Denizlerde, göllerde, çukur alanlarda biriken maddelerin tortullaşması ve çökelmesiyle düşen taşlardır.
ÖZELLIKLERI
Kristalli bir yapıya sahip değildirler.
Tabakalıdırlar.
Fosil bulundururlar.
TORTUL TAŞLAR 3'E AYRILIR
Kimyasal tortul taşlar: Sularda erimiş halde bulunan maddelerin kimyasal yollarla çökelmesi sonucunda oluşurlar. Kireçtaşı (kalker), traverten, kayatuzu, jips (alçı taşı) ve dolomit kimyasal tortul taşlardandır.
Mekanik (klastik veya kırıntılı) tortul taşlar: Akarsular, rüzgarlar ve buzullar gibi dış kuvvetlerin aşındırdığı materyalleri taşıması ve çukur alanlarda biriktirmesi sonucu oluşurlar. Kiltaşı, kumtaşı (Gre), buzultaşı (moren) ve konglomera kırıntılı tortul taşlardandır.
3. Başkalaşım (Metamorfik) Taşlar
Püskürük ve tortul taşların, aşırı sıcaklık ve basınç altında kalarak değişime uğramasıyla oluşurlar. Bu tür taşlar, eski özelliklerini kaybederek yeni özellikler kazanırlar. Mermer, killi şist, kristalli şist, gnays ve kuvars başkalaşım taşlarının en yaygın olanıdır.
ÖZELLIKLERI
Tabakalar halindedir.
Sert bir yapıya sahiptirler.
Fosil bulundurmazlar.
Bunlara örnek:
Granit - Gnays
Kalker - Mermere
Kuvars - Kuvarsit
IÇ KUVVETLER OROJENEZ,EPIROJENEZ,VOLKANIZMA VE DEPREMLER
A. DAÄžOLUŞUMU HAREKETLERI (OROJENEZ)
1. Kıvrılma
Akarsular, rüzgarlar ve buzullar gibi dış kuvvetlerin aşındırdığı maddeler, yer kabuğunun büyük çukurluklarında biriktirilir. Bu çukurluklara jeosenklinal adı verilir.
Jeosenklinallerde biriktirilen tortul maddeler, çeşitli yan basınçlara uğrarlarsa kıvrılarak deniz yüzeyine çıkarlar. Böylece yeryüzünün büyük kıvrım dağları oluşmuş olur. Kıvrılma sonucunda yüksekte kalan kesimlere antiklinal, alçakta kalan kesimlere de senklinal denir.
Avrupa'da Alp'ler, Asya'da Himalaya'lar, Türkiye'de Toros ve Kuzey Anadolu Dağları bu tür hareketlerle meydana gelmişlerdir.
2. Kırılma
Yer kabuğunun eskiden beri kara haline geçmiş, katılaşmış kısımları, yan basınçlara uğradığı zaman bükülüp katlanamazlar. Bu nedenle, bu gibi yerlerde kıvrılmalar yerine kırıklar meydana gelir. Kırıkların iki yanındaki kısım birbirine göre yer değiştirirse, bu özellikteki kırığa fay denir. Kırılma sonucunda yüksekte kalan kesimlere horst, alçakta kalan kesimlere de graben denir.
Türkiye'de, en yaygın horst ve graben sistemi Ege Bölgesi'nde bulunmaktadır.
TÜRKIYE'DEKI FAY HATLARI
Kuzey Anadolu Fay Hattı (KAF): Saroz Körfezi'nden başlar, Marmara Denizi, Sapanca Gölü, Adapazarı, Tosya ve Erzincan üzerinden Van Gölü kuzeyine kadar uzanır.
Doğu Anadolu Fay Hattı (DAF): Hatay grabeninden başlar, K. Maraş, Adıyaman, Malatya ve Elazığ ovalarından geçerek Bingöl'e kadar sokulur.
Batı Anadolu Fay Hattı (BAF): Ege Bölgesi'nde, kuzeyden güneye doğru uzanan çok sayıdaki fay hatlarından oluşur.
DÜNYADAKI EN BÜYÜK RIFT HATTI :
Afrika'daki Mozambik'ten başlar. Lübnan, Filistin, Suriye üzerinden Amik ovasına ve Maraş'a kadar uzanır. Bu çöküntülerin içinde çeşitli göller oluşmuştur.
Bunlar ,
Albert, Lut, Tanganika, Victoria, Rudolf, Nyasa, Kivu.
Fay hatları, yer kabuğunun zayıf ve hareket halindeki bölgeleridir. Volkanik sahalar, genç kıvrım dağları ve deprem alanlarının uzanışı fay hatlarıyla paralellik gösterir.
B. KITA OLUŞUMU HAREKETLERI (EPIROJENEZ)
Kara ve denizlerde düşey doğrultudaki alçalma yükselme hareketlerine epirojenez denir. Başka bir ifade ile, yer kabuğunun geniş alanlı yaylanma hareketleridir.
Farklı yoğunluktaki yer kabuğu parçaları manto üzerinde dengeli bir biçimde dururlar. Bu olaya izostazi, dengeye ise izostatik denge denir. Herhangi bir yerde epirojenez olayının olabilmesi için, izostatik dengenin bozulması gereklidir.
Izostatik dengeyi bozan olaylar şunlardır:
Iklim değişiklikleri
Yeni bir dağ oluşumu
Engebeli yüksek yerlerin fazla aşınması
Deniz çukurluklarında tortulanmanın fazla olması
Izostatik dengeyi bozan yukarıdaki olaylar sonucu karalar hafiflemekte ve yükselmektedir. Karalar yükselince deniz seviyesi gerilemekte, deniz altındaki alanlar kara haline gelmektedir. Bu şekilde, deniz seviyesinin alçalması olayına regresyon denir.
Karalardaki, lavlar, birikmeler, buzullaşma, vb. olaylar sonucunda da karaların yükü artmakta ve ağırlaşarak ya da iç kuvvetlerin etkisiyle çökmektedir.
Bu alçalma sonucunda denizler karalara doğru ilerlemekte ve kara parçaları sular altında kalmaktadır. Bu şekilde, deniz seviyesinin yükselmesi olayına da transgresyon adı verilir.
Epirojenik hareketlere örnek olarak, Iskandinav Yarımadası ve Kanada verilebilir. Buzul çağında buralarda 1 - 2 km kalınlığında bir buz tabakası vardı. Sonradan buzullar eriyince, karaların üzerindeki yük azaldı ve mağmaya doğru gömülen bu kara parçaları tekrar yükselmeye başladı. Bu yükselme, günümüzde de yavaş yavaş devam etmektedir.
EPIROJENIK HAREKETLERE ÖRNEKLER:* Venedik şehri yılda 4mm batmaktadır.
* Tokyo yılda 1.8 cm'lik batmaktadır.
* Ülkemizde Karadeniz ve Akdeniz havzaları çökmektedir.
* Iskandinavya üzerindeki buzulların erimesiyle her yıl yükselmektedir.
Epirojenik hareketler, Türkiye'de de olmaktadır. Anadolu milyonlarca yıldır yükselmekte, buna karşılık Karadeniz ve Doğu Akdeniz havzaları çökmektedir. Buna bağlı olarak, Çukurova Havzası ile Ergene Ovası hızlı bir çökme içine girmişler ve tortulanma alanı olmuşlardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder