5 Mayıs 2012 Cumartesi

dünyamızın genel bir değerlendirilmesi

GENEL DEĞERLENDİRME Sömürgecilik ekonomik siyasi ve ticari yönden güçlü olan devletlerin, diğer devletler ve toplumlar üzerinde kontrol ve nüfus kurması olup insan topluluklarının devlet şeklinde örgütlendikleri zamanlarda başladığı söylenebilir. Fenikeliler, Persler, Roma İmparatorluğu gibi devletleri ilk sömürge devletlerdir. Koloniler aracılığı ile Asya ve Afrika’ya kadar ulaşmıştır. Toplumlar devlet olarak var olduklarından itibaren, diğer devletler üzerinde kontrol ve nüfus kurmaya çalışarak hegemonik güç olmaya çalışmışlardır. Sanayi devrimi ile birlikte modernite olgusu ortaya çıkmıştır. Sanayi devrimini gerçekleştiren ülkeler gelişerek devrimi gerçekleştiremeyen ülkeleri kontrol ve nüfus altına alma eğilimlerini devam ettirmişlerdir. Bu dönemlerde her şey bilimsel gerçeklere dayandırılmaya çalışılmış, toplumsal yaşam katı kurallara bağlanmıştır. İnsanlar bir makine içine alınmıştır.  Post-modernizme moderizmi aşma çabası da denilebilir. Modernizmin maneviyatı dikkate alınmasının karşısındadır. Kültürel bir hoş görü mevcut olup pazatiuzim red edilmektedir. Her ne kadar modernizmdeki sınıf ayrımcılığına, nesnelerine karşı çıkılsa da modernizmin öteki yüzü de denilebilir. 1950’li yıllarda ise dünya gündemine küreselleşme kavramı girdi. Küreselleşme olgusu dünya savaşından galip çıkan amerikan hegemonyasına hizmet etmeye başladı. Amerika küreselleşme çerçevesinde dış ticaretini artırmış, dünya ülkelerini kendine bağımlı hale getirmeye çalışmıştır.  Toplumların devlet olmaya başladıkları zamanlarda ortaya çıkan sömürgecilik olgusu ortadan kalkmamış, kabuğunu değiştirmiştir. Geri toplumlar önceleri açıkça sömürgeleştirilmiş, günümüzde küreselleşme adı altında sömürgeleştirmeye çalışılmaktadır.   20. yy’a damgasını vuran küreselleşme  dünya ekonomik düzeyinde bütünleşmelerin artmasına neden olmuştur. Küreselleşme sürecinde ekonomik ilişkiler daha karmaşık bir hale geldiği için uluslar arası örgütlerin fraksiyonları da artmış bu tip kuruluşlar üye ulusların ortak kararı ile çalışıyor gibi görünülse de dünya hegemonik gücü Amerika’nın  güdümündedir ve onun çıkarlarına hizmet etmektedir. Bu gün Amerika dünyanın lider devleti durumunda Japonya ve Almanya ise bir çok alanda birbirine rakip haldedir. Uyuyan ejderha uyanmış son yıllardaki büyüme hızı ivme kazanmış, izlediği etkin politikalar sayesinde önümüzdeki 20 yıl içerisinde dünya dengelerini değiştirebilecek gibi gözükmektedir.  Sovyetler birliğinin dağılması ile mirasının büyük bir bölümünün üzerine oturan Rusya yaşadığı krizlere rağmen Putin’in izlediği sağlıklı politikalarla eski gücüne kavuşacağını iddia edilmektedir. Hindistan yazılım sektöründe oldukça büyük ölçüde gelişmeler kaydetmesine önemli ölçüde nüfus ve yüz ölçümü potansiyeli bulunmasına rağmen dünya ekonomisinde etkin olabilmesi için oldukça uzun bir zaman geçmesi gerekecektir. Başlangıçta kömür-çelik ticaretinin geliştirmek amacı ile kurulan A.K.Ç.T. ekonomik ve siyasi amaçlar güder hale gelmiş yani A.B. olmuştur. A.B.  her geçen gün genişlemekte ve Amerika karşısında bir tehdit unsuru olmaya başlamaktadır. Üye sayısının artması ise birliğin tekrar olmasını ve uygulamasını daha da  zorlaştırmaktadır. A.B.’ye ülkeler birlik içinde entegre olabildikçe belki de 21, yy’da Amerika’yı tahtından edebilecektir. Bağımsızlıklarını çok yeni elde eden Orta Asya Türki Cumhuriyetleri henüz kendi aralarındaki iç karışıklıkları çözümleyememiş durumdalar. Yüksek oranlarda enflasyon yabancı sermayenin girmeyişi ve bürokrasiden yoksun olma gibi problemler ekonomik ve siyasi yapının yeniden imarını zorunlu hale getirmiştir.  Güney Doğu Asya Uluslar arası Birliği ülkelerinin büyüme hızlarını da yakaladıkları gelişme diğer batılı ülkelerin dikkatinden kaçmamış hatta onların Asya krizi gibi bir önlem olmalarına neden olmuştur. Bu ülkelerin halen krizin verdiği zararı telafi etmekle meşguller. Amerikan hegemonyasının aracı olan dolar dünya piyasalarındaki aktör rolünü oynamaktadır 1 Ocak 1999 itibaren o kullanılmakta olan euro dolar için bir tehdit gibi gözükünce dolar uzunca bir zaman değerini yitirmeyecektir. İktisat teorilerine göre çoktan iflas etmesi gereken bir ekonomiye sahip olduğumuz ülkemizin en büyük sorunlarından birisi uzun vadeli düşünülmemesidir.  Türkiye sahip olduğu nüfus, doğal zenginlik ve potansiyelini değerlendirdiği ölçüde ekonomik istikrarı sağlayabilecek ve sömürülmeyecektir.
http://www.bilgiler.gen.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder